Güncelleme Tarihi:
EN SİNSİ, EN BÜYÜK İHANET
“15 Temmuz darbe girişimi tarihimizde devlete, millete yapılmış ilk ihanet değildir. Fakat hedefleri, uygulayıcıları ve sonuçları itibariyle en sinsi, en pervasız, en büyük ihanettir.
15 Temmuz nasıl içeride hainlerle vatan aşıklarını ayırmış, ayrıştırmışsa, dışarıda da aynı görevi icra etti. Bu hadise dostlarımız, müttefiklerimiz için de turnusol kâğıdı oldu. Kara gün dostluğunu ilk anlardan itibaren ispat eden belli ülkeler dışında dayanışma ve destek mesajları ancak darbe teşebbüsü başarısız olduktan sonra gelmeye başlamıştır.
KOL KANAT GERİLİYOR
Bizim yaşadığımız hadiselerin onda birine maruz kalmayanların bile aldığı önlemler ortadayken anayasamıza ve uluslararası hukuka uygun olarak hayata geçirdiğimiz OHAL ve diğer tedbirler ilk günlerden itibaren bu çevreler tarafından insafsızca, acımasızca eleştiriliyor. Daha da kötüsü darbeciler, FETÖ üyeleri, eli kanlı katiller maalesef kimi Avrupa ülkelerinde mağdur gibi karşılanmakta, kol kanat gerilmektedir. Şu anda hâlâ devam ediyor sığınma hakkı.
Suriyeli masumlardan, Arakanlı mazlumlardan, Afganistanlı, Afrikalı gariplerden esirgenirken, FETÖ’cü ve PKK’lı teröristlere altın tepside bunlar sunuluyor. Canını kurtarmak için bir tas çorba için kapılarına gelenleri kovanlar, darbecilere ve azılı teröristlere sahip çıkmaktadır. Dost demeye dilim varmıyor ama en azından müttefik bildiğimiz ülkelere yakıştıramadığımız bu tablo karşısında elbette üzülüyoruz. Bakıyorsunuz şu anda ülkemizde kara listede olup kaçan FETÖ mensubu, Amerika’da bir üniversitede rektör olarak atanabiliyor. Bu ne menem iştir, bu nasıl bir şeydir?
40 yıldır sinsi bir kanser hücresi gibi içimizde büyüyen, son 25 yıldır dünyayı bir ahtapot gibi saran böyle bir örgütle mücadele muhakkak kolay değildir. Adalet terazisine halel getirmeden, sapla samanı karıştırmadan, masumla suçluyu iyi ayırt ederek mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
ATEŞLE OYNUYORLAR
Birileri ısrarla en fazla Müslümanlara zarar veren, elinde en çok Müslüman kanı olan DEAŞ’ın terörü üzerinden İslam düşmanlığı yapıyor. Ekonomik ve siyasi sorunları çözmekte başarısız olan kimi Batılı siyasetçiler adeta can simidi gibi bu istismara sarılmış durumdalar. Bunun da etkisiyle Avrupa’da insanlarımızın ibadethanelerine, işyerlerine, kurumlarına yönelik saldırıların arttığına şahit oluyoruz. Açık ve net söylüyorum bunun adı ateşle oynamaktır. Batıda yükselen kültürel ırkçılık, bu ülkelerdeki Müslüman azınlığın güvenliği hususunda endişelerimizi ciddi olarak arttırmaktadır.
AB, STRATEJİK TERCİH
Avrupa Birliği halen ülkemiz için stratejik bir tercihtir. Bir taraftan bu hedef doğrultusunda adımlar atarken birliğin ülkemize yönelik çifte standartlı politikalarına da eyvallah demeyiz. Avrupa Birliği’nin artık Göç Mutabakatı taahhütlerini yerine getirmesi, ipe un sermekten vazgeçmesi gerekiyor. Olumlu gündem noktasında Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerine öncelik verilmesi de isabetli olacaktır.”
BİRLİKTE MESAFE KAYDEDERİZ
ABD ile ilişkilerimiz ziyadesiyle hassas bir dönemden geçiyor. Terörle mücadelede karşılaştığımız sıkıntılar, Obama yönetiminin son yıllarda ortaya koyduğu bazı tercihlerle birleşmiş ve kamuoyumuzda, siyasette tartışma konusu haline gelmiştir. DEAŞ, FETÖ ve bölücü örgütlerden gelen tehditlere karşı müttefikimiz ABD’yi, kararlı, güçlü ve tereddütsüz bir biçimde yanımızda görmek istiyoruz. Bölgesel konularda sayın Trump ile anlayış birliğine vararak kısa zamanda mesafe kaydedeceğimize inanıyorum.