Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2004 01:24
Biri Kartacalı diğeri Eritre asıllı bir Rus. Biri MÖ 3. yüzyılda yaşamış, diğeri MS 17. yüzyılda. Aralarında tam 1800 yıl var. Biri askermiş, diğeri önce köleymiş sonra Rus Çarı’na danışman olmuş. Bu iki insanın şimdiye kadarki tek ortak noktası isimleriydi. Çünkü birinin adı Kartacalı Hannibal, diğerininki İbrahim Hannibal.
Ama şimdiden sonra isimlerine ek olarak insanların anılarında aynı mezarı da paylaşmak zorunda kalacaklar. Çünkü Kartacalı General Hannibal adına
Atatürk’ün isteğiyle Gebze sırtlarında yaptırılan mezar, 30 yıllık Rus rehber İvan Denisenko’nun tezine göre aslında Rus Şairi Puşkin’in büyük büyük dedesi İbrahim Hannibal’a ait. Üstelik bu görüş Rus Kültür Merkezi Müdürü Mustafa Boy tarafından da destekleniyor. Hatta Rus rehberler şimdiden mezara Puşkin’in dedesi orada yatıyor diye Rus turist götürmeye başladı bile. Gebzelilerin ise aklı karışmış durumda... Mezarı gören aynı şeyi soruyor: Şimdi bu mezarda yatan hangi Hannibal?
Ersin KALKANKARTACALI MI?
‘Ya yeni bir yol bulacağız ya da yeni bir yol yapacağız’ sözleriyle tarihe geçen Hannibal filleri tank gibi kullandığı ordusuyla MÖ 202’de Alp Dağları’nı aşarak bütün İtalya’yı ele geçirir. Ancak Romalılar’a yenilip Kocaeli’ndeki Bithynia kralına sığınır. Romalılar onu teslim almaya geldiklerinde ise Libyssa’da (Gebze’nin eski adı) zehir içerek intihar eder. Harp Okulu’nda Kartacalı General’in savaş taktiklerini okuyan Atatürk, 1934’te, Hannibal’in intihar ettiği Gebze’de bir anıt mezar yapılmasını ister. Kültür Bakanlığı da tam 47 yıl sonra 1981’de bu isteği yerine getirir.
İBRAHİM Mİ?
Kartacalı olmayan Hannibal, yani Rus şair Aleksandr Sergeyeviç Puşkin’in babasının dedesi İbrahim Hannibal Eritre’de 16. yüzyılın sonlarında doğar. Korsanlar tarafından esir alınıp İstanbul’a getirilir. Orada Rus Elçisi tarafından satın alınıp Çar Petro’nun yanına gönderilir. Mimari ve güzel sanatlara olan yeteneği sayesinde özgür kalır hatta Çar’ın danışmanı olur. Rehber Denisenko’ya göre, İbrahim Hannibal 82 yaşındayken Kudüs’e hacca gider ve dönüşte hastalanarak Gebze’de ölür. Sonra da Diliskelesi yakınlarında bir yere gömülür.