Güncelleme Tarihi:
*Sizi tanıyabilir miyiz?
Yaklaşık 25 sene önce Hürriyet gazetesinden ayrıldıktan sonra ortağımla tesadüfen kurduğumuz spikerlik ve sunuculuk kursu özel televizyon ve radyo kanallarının yaygınlaşması ile birlikte dört bir yandan sarıldığım bir meslek haline geldi. O zamanlar bizim için ön planda olan, işin maddi boyutuydu. Ancak bu sektörün benim için ne kadar önemli olabileceğini ve maddî çıkarların yerini manevî duyguların alacağını, yetiştirdiğimiz kursiyerlerimin başarısını ve Türkçemizin gençler üzerindeki olumlu etkilerini gördükçe öğrendim.
Daha sonra yaklaşık 20 sene kuruculuğunu üstlendiğim bu ilk eğitim merkezini ortağıma devrederek kendi ismimi taşıyan yeni bir merkez kurdum. Ancak sonuçta ne kadar iyi olursa olsun kurs eğitimlerinin, yani gruplar halinde verilen eğitimlerin kaçınılmaz dezavantajlarını burada daha iyi yaşadığımdan benim için çok değerli olan ve ismimi taşıyan Hakan Öztürk Medya Eğitim Merkezi'ni de beraber çalıştığım arkadaşlarıma devrederek, bireysel eğitimlere ağırlık verdim. Türkiye'de bir ilk olan Medya Koçluğu'na başladım.
*"Medya Koçluğu" nedir? "Medya Koçu" ne yapar, anlatır mısınız?
Medya Koçunun genel tanımı şöyle; Spikerlik, sunuculuk veya medyanın farklı kollarında eğitim almak, yönlendirilmek isteyenlere spikerlik kurslarında verilen genel ve grup eğitimleri yerine; baştan yapılan bir seviye tespit çalışması neticesinde, kişilerin yetenekleri ve durumuna göre, onlara çok özel programlar çıkarır.
Adayların sadece eksikleri yönünde bir yön haritası çizerek onların amaçlarına en kısa sürede ulaşmasını sağlar.
Medya Koçu, hedefe ulaştırmada -bir nevi- "nokta atışı" yapılmasını sağlayan profesyonel yol arkadaşıdır. Medya koçu kişiyi motive eder, ilerlemek istediği yolda ona destek olur. Eksiklerini tamamlar ve onu sonunda hedefe ulaştırır.
*Peki "Medya Koçluğu" ile "Spikerlik, Sunuculuk Kursları" arasındaki farkı nasıl değerlendirirsiniz?
İlk fark, spikerlik kurslarında grup eğitimleri veriliyor. Yani 15-20 kişilik gruplardan bahsediyoruz. Burada hiçbir kursun yetersiz olduğunu kastedmiyorum.
Kursların önlenemez dezavantajlarından tüm kurslar nasibini alıyorlar. Yani grup ne kadar kalabalıksa öğrenci o kadar az çalışabiliyor. 15 kişilik bir kursta tam gün eğitim bile olsa kişi sayısına böldüğünüz zaman kişiye düşen uygulama zamanı 15-20 dakika ile sınırlı kalıyor.
Aynı şekilde, çok sayıda eğitmeni olan bir kursun eğitmenleri 5-6 haftada bir dönüşümlü eğitimlere gelebildiği için zaten kalabalık olan öğrencilerin durumunu birebir hatırlayamıyor ve eksiklerini söyleyemiyorlar. Ticari kaygı nedeni ile baştan bir elemeye tabi de tutulmayan her seviyeden öğrenciler kurslara alınabiliyor. Yani 8-10 kişi ve yukarısında grup eğitimi alan kursiyerler eğitmen ne kadar iyi olursa olsun bu dezavantajı yaşıyorlar…
Medya Koçluğu sisteminde ise her öğrenci ile bizzat görüşüyor ve her biri ile yaklaşık 45 dakika süren bir test yapıyorum. Tabi bu seviye çalışması için stüdyolarımızda her türlü teknik cihaz vevcut. Bu testte kişinin genel kültüründen, okumasına, teknik bilgisinden, duruşuna kadar öğrencinin yetenek ve bilgi birikimini çok ince bir elekten geçiriyorum. Bu çalışmanın sonucunda kişinin ne kadar süre bir eğitim alacağına, bu eğitimleri kimlerin verebileceğine, birlikte karar veriyoruz. Çoğu zaman spiker adayının yetenekli olduğu konuların eğitimleri verilmediği için belki de bir kursa ödediği ücretten daha ekonomik olabiliyor. Ayrıca Medya Koçluğunda bireysel çalışmalara ağırlık verildiği için adayın istediği gün, saat ve süre de eğitim alabilme avantajı da var.
Sonunda bu kişileri yayın kuruluşları ile irtibat içine de sokabiliyoruz. Zaten işimizin bir parçası da danışmanlık.
*Bu mesleğe ilgi var mı?
Herkesin evindeki ekranlar sayesinde misafir ettiği, akşamları masada seyrettikleri, kahvaltıyı birlikte yaptıkları, kadınların, çocukların kısaca herkesin sevgilisi haline gelen spikerler ve sunuculara gıpta etmemek mümkün değil.
Özel yayın kuruluşlarının da gün geçtikçe artması, spikerlik ve sunuculuk mesleğine olan ilgiyi her zaman üst seviyelerde tutuyor. Özellikle genç kişiler ekrandaki kişileri örnek alıyor ve yerlerinde olmak istiyorlar. Eğer bu kişilerin ses tonları da biraz iyiyse ve çevresindeki insanlar tarafından bu özellikleri kendilerine sürekli hatırlatılıyorsa, ister istemez kendilerinin bu işi yapabileceklerini hissediyorlar.
*Size Sadece Spiker olmak isteyenler mi başvuruyor?
Hayır, bizim tam olarak yaptığımız iş Medya ve İletişim Koçluğu. Sadece spikerliği meslek edinmek amacıyla olduğu kadar, düzgün ve temiz bir Türkçeye sahip olmak isteyen kişilerle, iletişimini üst seviyede tutmak isteyen bir çok kişi de müracaat edebiliyor. Çeşitli meslek gruplarından gelip daha etkin ve profesyonel konuşmak isteyenler için "Etkili Konuşma" adında profesyonel iletişim tekniklerini içeren bir çalışma da sunuyoruz. Ancak yeniden hatırlatmak istiyorum, bizim çalışmalarımız kişilere özel, yani farklı kişilerden oluşan gruplara eğitim vermiyoruz ve bu yapılan grup halinde verilen bir bir kurs değil...
*Birçok başarılı spiker ve sunucu yetiştirmiş bir kişi olarak, bu mesleğe yeni başlayanlara ne gibi tavsiyelerde bulunacaksınız?
Öncelikle, bu işe gönül vermiş olanlar, herhangi bir spikerlik kursuna veya benzer bir eğitim kurumuna müracaat etmeden önce mutlaka benim gibi bir danışman ve yol gösterici ile görüşmeleri gerekir. Ben bu görüşmeyi tamamen ücretsiz yapıyorum. Bazen adayları dinledikten ve konuştuktan sonra o kişiyi tamamen ayrı bir pozisyonda başarılı olabileceğine ikna ediyorum. Zira başarılı olamayacağı bir alanda uzun zaman harcamanın da bir anlamı yok.