Bu manzaraya elveda... Türkiye Paris İklim Anlaşması'nı imzaladı

Güncelleme Tarihi:

Bu manzaraya elveda... Türkiye Paris İklim Anlaşmasını imzaladı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 08, 2021 07:00

Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı imzalayan 192. ülke olmasının ardından Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz’e anlaşmanın önemini sorduk. Gürbüz, “Yenilenebilir enerji dünyaya ve ekonomiye katkı sağlayacak. Kömür santralları yerine rüzgâr ya da güneş gibi yenilenebilir kaynaklara geçilmesi zor değil. Elektrikli araçların artması, dizel arabaların azalması gibi gelişmeler yaşanacak” diyor.

Haberin Devamı

TÜRKİYE’nin, Paris İklim Anlaşması’na taraf olması için hazırlanan kanun teklifi tüm partilerin oyları ile TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Peki 2015 yılında imzalanan 2016 yılında yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması neden önemli ve hayatımızda neler değiştirecek?

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında tüm ülkelerin ortak bir hedefle harekete geçmesini planlayan anlaşma, tüm ülkelerden sera gazı emisyonunu azaltmasını istiyor.

Uzun yıllar Paris Anlaşması için çalışmalar yürüten enerji analisti ve Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz’e, “Paris Anlaşması neden bu kadar önemli?” diye soruyoruz. Gürbüz yanıtlıyor: “Bu anlaşmada hiçbir ülke birbirine bir şey dayatmıyor. Her ülke kendi sera gazı emisyonunu nasıl sınırlandıracağını kendi beyanıyla ortaya koyuyor.. Yani her ülke “Ben ülkemdeki sera gazı emisyonunu bu kadar azaltabilirim, sınırlandırabilirim” diyor. Paris Anlaşması’nın temel amacı dünyanın ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 1,5°C ile sınırlı tutmak, başarılamazsa 2°C’yi geçmemesi olması için çaba harcamak. Biz bu anlaşmayı imzalayan 192’inci ülkeyiz. Diğer ülkelerin şu ana kadar yaptıkları beyan ve hedeflere bakıldığında Paris hedeflerinden uzak olduğumuzu 20100 yılında 2.4°C’lik bir artışa doğru gittiğimizi görüyoruz. Taahhütlere değil güncel politikalara bakarsak 3 dereceye ulaşmamız bile söz konusu. Yani hedeften uzağız. Ancak, Paris Anlaşması’nda taraf ülkelerden her 5 yılda bir beyanlarını gözden geçirmeleri isteniyor, bu yüzden de hâlâ şansımız var.. İstenen rakamlara ulaşılabilmesi için tüm ülkelerin elini taşın altına koyarak sera gazı emisyonu konusunda daha fazla çaba göstermesi gerekiyor.”

Haberin Devamı

Bu manzaraya elveda... Türkiye Paris İklim Anlaşmasını imzaladı

‘TÜRKİYE İÇİN FIRSAT’
Peki Türkiye sera gazı emisyonu konusunda nasıl bir durumda? Türkiye’nin 2012’de 430 milyon ton sera gazı salımı yaptığını belirten Gürbüz, “Türkiye, hiçbir önlem almadığı senaryoda seragazı emisyonlarının 1 milyar 175 milyon tona çıkacağını, Paris Anlaşması kapsamında ise emisyon 930 milyon tonun altında tutacağını taahhüt etti. Aslında bir azaltma değil, seragazı emisyonlarını daha az artırma taahhüdü bu. Yenilenebilir enerji kaynaklarının ucuzlaması, teknolojideki gelişmeler nedeniyle kolaylıkla yakalanacak bir hedef. Zaten 2019 yılında toplam seragazı emisyonu 506 milyon tonda kaldı ve 2030’da 700 milyon ton civarında olacak gibi görünüyor. Türkiye yeşil politikalarla bundan çok daha iyi rakamlara ulaşabilir. Bu yıl Glasgow’da yapılacak zirvede tüm ülkelerden bu rakamları güncellemeleri istenecek ve müzakereler başlayacak. Bizim beyan ettiğimiz hedefi tutturmakla ilgili hiçbir sorunumuz yok. Ama dünyanın 2 derece hedefine ulaşabilmesi için hem Türkiye’nin hem de diğer ülkelerin taahhütlerini iyileştirilmesi gerekiyor” diyor.

Haberin Devamı

Sera gazı emisyonuna karşı yenilebilir enerji kaynaklarına geçilmesi gerektiğini vurgulayan Gürbüz, “Bu anlaşma bir yol haritası kabul edilir, yeşil bir ekonomi oluşuturulursa ekonomide ve sosyal hayatta büyük değişiklikler olabilir. Yeşil mutabakat sayesinde birçok büyük işletme enerji ihtiyacını yenilenebilir enerjiyle karşılamak için harekete geçti. Enerji sektörü kendini en kısa sürede ve en düşük maliyetle yenileyecek grup. Kömür santralleri yerine rüzgâr ya da güneş gibi yenilebilir kaynaklara geçilmesi çok zor değil. Elektrikli araçların yaygınlaşması, petrolle çalışan araçların azalması gibi gelişmeler yaşanacak. İnşaat sektörü sera gazı salımının azalmasında önemli bir rol oynuyor. Tüm dünya sıfır emisyon binalardan bahsediyor. Bir bina yapıldığında 100 sene ayakta kalıyor. Eğer binaya iyi yalıtım yapılmazsa onun doğal gaz ve klima yükü artıyor. Doğalgaz kullanımını azaltmanın en iyi yolu yalıtım. Binaların çatılarında güneş panelleri kullanmak, binanın tükettiği enerjinin bir kısmını üretebilmesi çok önemli. Güneş paneli olan bir bina kendi suyunu ısıtıyor, elektriğini üretiyor. Bunlar hep uygulanan, bildiğimiz teknolojiler, iyi bir plan dahilinde Türkiye için iklim krizini ekonomik dönüşüm için fırsata çevirebiliriz. Örneğin Barselona’da yeni yapılan ya da restore edilen binaların sıcak su ihtiyacının yüzde 60’ını kendi imkanlarıyla karşılama zorunluluğu var. Böyle bir değişim elektrik faturalarına da yansır ve hanelerdeki faturalar düşer. Türkiye’de elektrik talebinin rekor kırdığı dönem Ağustos ayı çünkü klimalar çalışıyor. Isı geçirmeyen ışık geçiren camlardan, binanın konumuna kadar birçok önlem klima ihtiyacını azaltabilir ve Türkiye’nin elektrik talebi azalır.” diyor.

Haberin Devamı

‘GÜNEŞ VE RÜZGÂR ÜLKESİ’
Türkiye’nin bir güneş ve rüzgâr ülkesi olduğunu vurgulayan Gürbüz, “Türkiye’nin dünyadaki emisyon salınımındaki payı yüzde 1. Her ülkenin kendi önünü süpürmesi bekleniyor. Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke olduğunun farkındayız ve çok acımasız önlemler almasını beklemiyoruz. Ama bu tedbirlerin alınması ülke ekonomisine büyük fayda sağlayacak. İklim bize fosil yakıtlardan uzaklaş diyor, yani petrol, kömür, doğalgaz. Zaten Türkiye bunların çok önemli bir bölümünü dışarıdan alıyor. Bunlar yerine rüzgâr, güneş, biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanırsak, yeşil hidrojen gibi yeni teknolojiler eklersek dışa bağımlılığımız azalacak, ev ekonomisine kadar yansıyacak. Paris İklim Anlaşması’yla Türkiye büyük bir yükün altına giriyor gibi davranılıyor. Biz bir petrol ülkesi değil güneş ve rüzgâr ülkesiyiz” diye konuşuyor.

BAKMADAN GEÇME!