OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 24, 2002 00:00
Hürriyet Gazetesi çalışanları pazartesi günlerini merakla bekler oldu. Çünkü o gün Hürriyet'e Mektuplar Köşesi yayımlanıyor ve kimsenin gözünün yaşına bakılmadan okurlar tarafından eleştiriliyor. İşte biz de, ne hata yapmışız, kimleri kızdırmış ya da sevindirmişiz, o haftaki eleştiri oklarına hedef olanlar arasında biz de var mıyız diye takip ediyoruz. Bu köşe bizim silahımızla bizi vuruyor. Hürriyet okuru bizden alenen o köşede hesap soruyor. Üstelik bunu Yazıişleri Müdürü ve Okur Temsilcisi Doğan Satmış eliyle yapıyor. Satmış, bu kurumun dünyadaki örneklerinde olduğu gibi bizi çok daha kaliteli bir gazeteciliğe yönlendireceğini söylüyor. Doğan Medya Grubu'nun açıklanan 20 maddelik yayın ilkeleri de zaten bunu gerektiriyor.Siz birbuçuk yıldır kendinizi göstermeden Hürriyet'in okur temsilciliğini yapıyorsunuz. Bu sıfatınız Doğan Medya Grubu Yayın İlkeleriyle birlikte daha da kurumsallaştı. Nedir bu okur temsilciliği?-Hürriyet'teki bütün
haber, fotoğraf, karikatürlerle ilgili okurların şikayetinin ulaştığı yer okur temsilciliği. Haberde bir yanlışlık gören, eleştiren, haberden dolayı mağdur olan, tekzip etmek isteyenler buraya başvuruyor. Geçen yıl mart ayında başladık bu mektupları yayımlamaya, o gün bu gün haftada ortalama on tane mektup yayımlıyoruz.Siz gazetenin aynı zamanda yazıişleri müdürüsünüz. Hem gazetenin, hem de okurun temsilcisi olarak aradaki dengeyi nasıl kuracaksınız? Şapkalar karışmayacak mı?-Dengeyi sağlamak için bence bu ikisinin birarada olması daha uygun. Ama yazı işlerinde olmam, her zaman hataları baştan kesebilme imkanı sağlamıyor. Mesela geçen gün, ‘‘Dul kadın 16 yaşında çocuğu kaçırdı’’ diye bir başlık kullandık. Buna dullar tepki gösterir dedim. Nitekim tepki aldık. ZAMANLA YARIŞIYORUZÖyle söylemenize rağmen ertesi gün yine aynı başlıkla çıkıyorsa, bundan okur temsilcisini takmıyorlar anlamı mı çıkıyor?-Gazetenin yapısında editörler bağımsız çalışır. Bu başlığın kullanılmamasını konuştuk ama haberin bir şekilde yayımlanması gerekiyordu. Haberi anlatacak daha iyi, daha cazip bir cümle de o anda aklımıza gelmedi. Bir de başlığın verildiği alana sığma sorunu vardı ve yine o başlıkla çıktı.En çok hangi tür haberler eleştiriliyor?-Çok kanlı haberlere ve kanlı fotoğraflara tepki geliyor. Tecavüz olaylarının detaylarına inilmesine ve
magazin haberlerinin çok uzatılmasına tepki gösteriyorlar. Bu okurlar arasında baÅŸyazarımız Oktay EkÅŸi de, Fatih Altaylı da, sen de vardın. Küçük bir çocuÄŸa tecavüz edilmesine iliÅŸkin haberde ‘‘kirlettiler’’ kelimesini kullandık diye bizi eleÅŸtirdin. Hem içimizden, hem de okurlarımızdan tepki geldi. Bunun doÄŸru olmadığını zaten biz de biliyorduk. Hatta, biz nasıl oldu da bunu böyle yazdık, bile dedik. Hürriyet'te çok fazla haber ve fotoÄŸraf yayımlanıyor. Zamanla yarışmanın verdiÄŸi telaÅŸla böyle hatalar yapabiliyoruz. Ä°ÅŸte bu köşe bize hem özür dileme ÅŸansı veriyor hem de bizi hizaya getiriyor. Okur mektuplarının altında bazen editörün notu baÅŸlığıyla açıklama yapılıyor. Bu editör siz misiniz yoksa gazetenin ilgili bölüm editörlerinin ortak aklı mı?-Hangi bölümün haberiyle ilgiliyse o bölümün editörüne danışıyoruz. Haberin doÄŸruluÄŸu ya da yanlışlığı ile ilgili bir notu olacaksa ona da söz hakkı veriyoruz. Bu bazen yayın yönetmeni, ekonomi, spor ya da dış haber müdürleri olabiliyor. BÄ°RBÄ°RÄ°MÄ°ZÄ° ELEÅžTÄ°RÄ°YORUZTepkiler e-mail ile mi, mektupla mı, faksla mı geliyor? En fazla hangisiyle geliyor? - Genellikle e-mail ile geliyor ama faks da, mektup da var elbette.Müşteri her zaman haklıdır der gibi, okur her zaman haklıdır diyor musunuz?- Okur, haklı olduÄŸu zamanlarda haklıdır. Her zaman haklı olmuyor tabii.Küfür geliyor mu?- Ağır küfürler geliyor. Ama küfretmiÅŸ diye görmezden gelmiyoruz, küfürlerini ayıklayıp asıl ne anlatmak istiyorsa onu yazıyoruz.Her gün yüzyüze karşılaÅŸtığınız arkadaÅŸlarınızın haberlerini, okur köşesinde en acımasız eleÅŸtiriyle koyuyorsunuz. O gün, bu arkadaÅŸlardan köşe bucak kaçıyor musunuz?- Kaçmıyorum ama bazen arada kalıyorum. Gazeteciler yaptığı iÅŸten dolayı özeleÅŸtiriye çok açık oluyorlar. Sen de biliyorsun ki gazetede, hep bir ekip halinde çalışırız. Bazen o okuyuculardan daha acımasız birbirimizi eleÅŸtiriyoruz. Dolayısıyla hataların ortaya dökülmesinden kimse gocunmuyor.Hürriyet'e Mektuplar Köşesi, gün gelir en çok okunan yazarlarımızın köşesine rakip olur mu?- Bilemem ama insanlar eleÅŸtirilerinin dikkate alındığını görüyor, baÅŸka hangi eleÅŸtiriler olduÄŸunu takip ediyor. Gazetesinde görüşü yayımlandığı için de mutlu oluyor. Zaten köşenin yüzde 99'u okuyucuların yazdıkları. Geri kalan yüzde biri de onlara cevaben bizim açıklamalarımız.Okurlar bizden ÅŸikayetçi, peki siz onlardan ÅŸikayetçi misiniz?- Küfür etmeseler iyi olur. Bunun haricinde okurlarımız kendilerini çok özgür hissetsinler. Bu gazete okurların malı. Gazeteyi kendilerinin gibi düşünüp eleÅŸtirmeye devam etsinler, iÅŸe yaradığını kendileri de görecekler. Zaten okuyucu temsilciliÄŸinin varlık sebebi, gazetenin kalitesini daha da yükseltmek. Bunu okuyucularla birlikte yapacağız.HAYATTAKÄ° TEÄžMENÄ°N FOTOÄžRAFINI ÖLDÃœ DÄ°YE BASMIÅžIZYahudi asıllı, Rum asıllı diye yazıyoruz. Bu kötü bir gelenek haline gelmiÅŸ, yapmamaya çalışıyoruz. Bir Çin uçağı düşmüştü. Çin Havayolları'nın başına iki ay önce bir kadın atanmıştı diye yazdık. Sanki kadın atandığı için uçak düşmüş izlenimi çıktı. Biz öyle düşünerek yazmamıştık ama okuyunca hakikaten öyle bir izlenim çıkıyordu. Özür diledik.Geçenlerde Ankara'da bir teÄŸmen evinde ölü bulundu. TeÄŸmenin fotoÄŸrafını yayımladık. Ertesi gün farkettik ki, aynı isimde iki teÄŸmen varmış ve biz hayatta olan teÄŸmenin fotoÄŸrafını kullanmışız. Ertesi gün hemen düzeltmesini koyduk.Bulmacalarımızda bir iki kez teknik hata oldu. Bununla ilgili bir okuyucu mektubu yayımladık. Bunu yayımlayınca, bulmacayı hazırlayan arkadaşımız çok kızdı. Bulmacada aslında ondan kaynaklanan hata yoktu, teknik bir hatadan dolayı noktaların yeri oynamış ve sorular kaymıştı. Okur da haklıydı, arkadaşımız da..Bir haberimizde 17 AÄŸustos depremini 18 AÄŸustos diye yazmışız. Böyle bir hata olabilir mi? Ama zamanla yarışacağız diye başımıza bunlar da geliyor. Yılan hikayesine dönen kayakçıHürriyet Pazar'da, ‘‘Kış Olimpiyatları'na katılan ilk kadın kayakçı’’ diye bir haber yayımlanmıştı. Haberden sonra ilk tepki, ‘‘19 yaşındaki bir kıza, kadın denmez. Bayan sporcu kavramını niye kullanmadınız’’ olmuÅŸtu. Sonra, eski milli kayakçı bir kadın sporcu, ‘‘ilk milli kadın kayakçı yazdığınız kiÅŸi deÄŸil, benim’’ dedi. Bundan sonra bir doktor, ‘‘o siz de deÄŸilsiniz’’ dedi ve 1948'de milli olan kayakçının adını yazdı. Sonra, ilk milli kayakçı benim diyen sporcu, ‘‘kendimle ilgili bilgiyi federasyondan aldım. Doktorun verdiÄŸi bilgiyi de yeni öğrendim’’ dedi. OKUR TEMSÄ°LCÄ°LİĞİ'NE: Hürriyet Pazar'da bu haberi yazan arkadaşımız Alp Ulagay'dan açıklama: ‘‘Yaptığım haber, Kış Olimpiyatları'na katılan ilk kadın kayakçıyla ilgiliydi. Ä°lk ‘milli kadın kayakçıyla' ilgili deÄŸildi. Dikkatinize sunarız.OKUR TEMSÄ°LCÄ°LİĞİE-mail: mektup@hurriyet.com.trFaks: 0 212 677 06 04Adres: Hürriyet Medya Towers GüneÅŸli/Ä°STANBULDOÄžAN SATMIÅž KÄ°MDÄ°R?DoÄŸan Satmış (41), 13 yıldır Hürriyet Gazetesi'nde çalışıyor. Gazeteci arkadaÅŸları arasında ‘‘müsekkin gibi adam’’ olarak biliniyor. Bağırıp çağırdığını gören pek yok. Bu meslekte 22 yılını doldurmuÅŸ biri olarak sakin kalabilmeyi baÅŸaran ender insanlardan. Marmara Ãœniversitesi Basın Yayın'ı bitirdikten sonra ve hatta daha bitirmeden Anadolu Ajansı'na stajyer muhabir olarak girmiÅŸ ve sonra da esaslı muhabir olarak devam etmiÅŸ. Sabah ve Bugün gazetelerinin çıkışında bulunmuÅŸ ve Günaydın'da gece sayfa sekreteri olarak çalışmış. Hürriyet'e geldiÄŸinde, geceden gündüze yumuÅŸak geçiÅŸ yapabilmek için yine üç sene gece çalıştı. Ve nihayet gündüz çalışmanın vakti geldi diyerek aramıza karıştı. Dokuz yıl sorumlu müdür olarak görev yaptıktan sonra, yazı iÅŸleri müdürlerimizden biri oldu. Ömer ve Burak adında iki oÄŸlu var. Hürriyet Gazetesi'ndeki geleneÄŸi bozmuyor, tenis ve squash oynuyor. Â
button