Güncelleme Tarihi:
KARAYİP KORSANLARI: ÖLÜ ADAMIN SANDIĞI
PIRATES OF THE CARRIBEAN: DEAD MAN'S CHEST
Yön: Gore Verbinski
Oyn: Johnny Depp, Orlando Bloom, Keira Knightley
Süre: 150 dk.
Tür: Aksiyon-Macera-Komedi
Hollywood korsan filmlerinden milyonlarca dolar kaybetmişken kim derdi ki başroldeki ayyaş korsanın seke seke yürüdüğü bir film bu kadar ilgi görecek, devamı çekilecek ve de o devam filmi vizyona girdiği ilk günde bir rekora imza atacak?
Korsan filmleri bugüne kadar aralarında Steven Spielberg ve Roman Polanski'nin de bulunduğu pek çok yönetmeni hayal kırıklığına uğrattı, gişede milyonlarca dolar kaybettirdi.
1991 yılında Steven Spielberg, Kanca (Hook) ile korsanlara el atayım dedi, hatta filme Robin Williams, Dustin Hoffman ve Julia Roberts gibi ünlüleri de yerleştirdi, ama beklediği başarıyı yakalayamadı.
Renny Harlin imzalı, 1995 yapımı Korsan (Cutthroat Island) çok da kötü bir film değildi, ancak 120 milyon dolarlık yapım masraflarına rağmen sadece 11 milyon dolar hasılat yapabildi. Ve de yapımcısını iflasa götüren film olarak tarihe geçti.
"YO HO, A PIRATE'S LIFE FOR ME"
Durum böyle olunca, 90'ların sonunda korsan filmlerine herkes tu kaka olarak bakmaya başladı. İçinde korsan olan bir filme para yatırmak akıllı bir yapımcının yapacağı iş değildi yani.
Bu nedenle, 2003 yılında izlediğimiz Karayip Korsanları için oldukça cesur bir hamle demek hiç de yanlış değil.
Buna bir de tüm filmin, "Yo ho, yo ho, a pirate's life for me. We pillage, we plunder, we rifle, and loot" diye başlayan şarkı eşliğinde gezilen 5 dakikalık bir Disneyland eğlence parkı atraksiyonuna dayandırıldığını ekleyelim. Gerisini siz düşünün artık.
Bu noktada, Karayip Korsanları nasıl oldu da başarılı oldu, çoğu eleştirmeni kendine hayran bıraktı, daha da ileri gidip 5 dalda Oscar'a aday oldu, gibi sorular gelebilir akla.
Film bir kere izleyiciye sıradan, tipik bir korsan filminden fazlasını verdi.
Aksiyon ve entrikalarla dolu olayların arasına esprileri ve komedi unsurlarını dozunda serpiştirmesini bildi. Ve de tabii yüzyılın en ayyaş ve de en yakışıklı korsanı Kaptan Jack Sparrow'la tanıştırdı bizi.
Johnny Depp, Rolling Stones'un efsanevi gitaristi Keith Richard'dan ilham alarak yarattığı Jack Sparrow karaktere zekasını, yaratıcılığını ve karizmasını ekleyince ortaya tüm zamanların en sevilen korsanı çıkmıştı. Bu korsana "hayır" demedi, diyemedi kimse. Onu bir kereyle bırakmaya niyetimiz yoktu, beyazperdeye geri gelmesi kaçınılmazdı.
Karayip Korsanları: Siyah İncinin Laneti'nde (Pirates od the Caribbean: The Curse of the Black Pearl) talihsiz korsan Jack Sparrow (Johnny Depp), birbirleriyle evlenmeye çalışan Elizabeth Swann (Keira Knightley) ve Will Turner (Orlando Bloom) ile heyecanlı bir serüvenin içinde bulmuştuk kendimizi.
Devam filminde macera yine aynı kadroyla çok daha hızlı bir şekilde devam ediyor.
Kaptan Jack Sparrow'un, korkunç yaratıklarla dolu hayalet gemi Uçan Hollandalı'nın efsanevi kaptanı Davey Jones'a (Bill Nighy) kan borcu var. Borç yiğidin kamçısı derler, ama üçkağıtçı Sparrow'a genelde borcunu ödemeden kolay yoldan sıvışmak daha doğru geliyor. Ne var ki bu kez iş ciddi. Sparrow, Ölü Adamın Sandığı adıyla bilinen hazineyi bulamazsa sonsuza dek lanetlenecek ve Davey Jones'un kölesi olacak.
Will Turner da Sparrow'un peşine düşenler arasında. Ona ulaşırsa sevgilisi Elizabeth'i, Doğu Hindistan Ticaret Şirketi'nin acımasız ruhlu korsan avcısı Lord Cutler Beckett'ın (Tom Hollander) elinden kurtarabilecek.Will, Sparrow'u bulduğunda kendisini bir kez daha Jack'in talihsizliklerle dolu maceralarının ortasında buluyor.
SEN DE Mİ BRÜTÜS
Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı'da karanlık öğeler ilk filme göre çok daha yoğun olarak kullanılmış. Karayip Korsanları da aynı Harry Potter serisi gibi her geçen filmle birlikte biraz daha yüzeyin altına iniyor ve izleyici için çok daha cazip hale geliyor.
Devam filmi, entrikalar konusunda da tavana vurmuş durumda. Bu filmde kimse bildiğiniz gibi çıkmayacak. Yapımcılar karakterlere farklı özellikler yükleyerek, tekrara düşmekten kurtulmuşlar. Bir örnek verelim; üçkağıtçılık ve kaypaklık konusunda Jack Sparrow'la yarışanlar bile var. Öyle anlar var ki, Jack Sparrow, sütten çıkmış ak kaşık gibi kalıyor!
İlkine göre üç kat daha fazla görsel efektin kullanıldığı filmde dev bir tekerleğin içindeki çatışma, üçlü kılıçla dövüş ve adadaki kovalamaca sahneleri hem soluk soluğa hem de kahkahalarla izleniyor.
Deniz mahsüllerinin resmi geçit yaptığı Uçan Hollandalı gemisi ve ada yerlileri için kullanılan makyajlardaki yaratıcılık, motifler ve renklerden söz etmeden olmaz.
Yosun ve midyelerle kaplı çürümeye yüz tutmuş güverte ve ambarları; pruva direğindeki iskelet ve timsah figürü; eğrelti otları, yumuşakçalar, midyeler, yosunlar, kısacası su altında yetişen her türlü deniz canlısının kendine yer bulduğu canavarlarıyla Uçan Hollandalı filmde ayrı bir karakter gibi duruyor. Geminin kendisi ve mürettebatı organik açıdan öylesine içiçe geçmiş ki, hangisinin nerede başlayıp nerede bittiğini ayırt edebilmek neredeyse olanaksız. İzlerken detaylara hayran kalıyorsunuz.
Ada yerlilerine ve onlara esir düştüğü sırada Jack Sparrow'a uygulanan makyaj da çok özel. Mimiklerini çok iyi kullanan ve yüzüne ne sürülse çok iyi taşıyan Johnny Depp sayesinde kendini iyice gösteriyor.
En büyük itirazımız kayıktaki çekimlere bu arada. Arka plandaki deniz manzarasının yapıştırma olduğu ve sahnenin stüdyoda çekildiği fazlasıyla belli ve böylesine büyük bütçeli bir filmde fena halde sırıtıyor.
Son olarak finalle ilgili bir uyarıda bulunalım. İlk filmin sonunda yapılan hoşluk yine tekrarlanmış. Jenerikler bittikten sonra süper bir sahne gelecek, sakın koltuğunuzdan erken kalkmayın. Bazı sinemalarda ne yazık ki jenerikle birlikte ışıklar açılıyor ve salon boşaltılıyor. Böyle bir durumla karşılaşırsanız itiraz etmekten de çekinmeyin lütfen. Filmleri yarım yamalak değil, sonun dek izlemek herkesin hakkı. Hele bir de söz konusu olan finalinde nefis bir sahne barındıran böyle bir filmse!
Karşımızda sinemaya eğlenmek, kafa dağıtmak için gitmek isteyecekleri fazlasıyla memnun edecek müthiş bir yaz bombası var. Bugüne dek korsana hep "hayır" dedik, ama korsanın adı Jack Sparrow olduğunda şöyle bir duruyor, aynı 2003'te yaptığımız gibi bir kez daha "evet" diyoruz.
Üçüncü kez "evet" hakkımızı da saklı tutuyoruz tabii.
2,5 saatin nasıl geçtiğini anlamayanlara, daha fazlasını isteyenlere ve aklı Jack Sparrow'da kalanlara müjdeyi verelim. Üçüncü film, Pirates of the Carribean: At World's End'in çekimlerinin çoğu ikinciyle eş zamanlı olarak yapıldı. Jack Sparrow'la olan keyifli yolculuğumuza 2007'de kaldığımız yerden devam edeceğiz.
BİLGİSAYAR OYUNU YAPILDI
Yapımcılar ilk filmde yan ürünler konusunda hazırlıksız yakalanmışlardı. İkinci filmin başarısı önceden kestirildiğinden bu kez daha tedbirliler. Karayip Korsanları: Jack Sparrow Efsanesi adlı oyun piyasaya sürüldü bile. Ünlü aktör Johnny Depp'in, filmde canlandırdığı Kaptan Sparrow'u seslendirdiği oyunda, Sparrow ve Will Turner denizlerde maceradan maceraya koşuyor.
EN İYİ PERFORMANS DEPP'İN
Genellikle kaçak güreşen, sürekli zigzaglar çizip taraf değiştiren, batıl inanışlı, çelişkili ve güvenilmez ahlak anlayışına sahip, kişisel hijyene önem veren Jack Sparrow karakteri, yeni yüzyılın ilk anti-kahramanı kimliğini kazandı.
Kaptan Jack Sparrow, örgülü uzun saçları, özenle baktığı sakalı, çeşit çeşit incik boncuktan oluşan rengarenk takıları, altın ve gümüş kaplamalı dişleri, giysilerinin çeşitli yerlerinde asılı duran çeşit çeşit nazarlık ve muskalarıyla ünlendi.
Jack Sparrow rolünde oynayan Johnny Depp'in performansı da takdir toplayarak Premiere dergisinin Mayıs 2006 sayısındaki tüm zamanların en iyi 100 performansından birisi olarak adlandırıldı. Sözkonusu derginin kapağında Kaptan Jack Sparrow'un resminin yayınlanması, aslında diğer 99 performansa üstünlük sağladığının bir göstergesi olsa gerek.
O BİR YETENEK AVCISI
Karayip Korsanları'nın 60 yaşındaki yapımcısı Jerry Bruckheimer, Hollywood'un en başarılı isimlerinden biri. Genç yetenekleri erken keşfetmesiyle ünlenen Bruckheimer, Orlando Bloom'u daha Lord of the Rings üçlemesinin gösterime çıkmasından önce çevirdiği Kara Şahin Düştü adlı filmle keşfederek gerekli anlaşmayı yapmıştı. Aynı şekilde Keira Knightley'in yeteneğini de henüz 17 yaşında olduğu sırada fark ederek gözüne kestirmişti. Güzel oyuncuyu dünya çapında üne kavuşturan Bend It Like Beckham adlı film o günlerde henüz gösterime bile girmemişti.
KORSANIN İLHAM KAYNAĞI BİR GİTARİST
Kaptan Jack Sparrow karakterinin dış görünümünde kendi payının da olduğunu belirten Johnny Depp, bu karakteri yaratırken Rolling Stones grubunun efsanevi gitaristi Keith Richards'tan esinlendiğini ifade ederek şöyle diyor: "Jack Sparrow karakterini yaratırken, aynı Keith Richards gibi çıktığı yolculuk ve maceralarda gördüğü şeyleri alarak saçına başına takan bir karakter olmasını düşündüm. Saçına taktığı her incik boncuğun bir öyküsü olmalıydı. Örneğin bandanasının kenarından sallanan kemik, bir rengeyiğinden aldığı incik kemiğidir. Ayrıca çeşitli boncuklar, bir piliç ayağı, bir verimlilik sembolü, tuhaf hayvan kuyrukları gibi tuhaf görünümlü takılar da vardır."
MATRIX VE YÜZÜKLERİN EFENDİSİ GİBİ
Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı'nın çekimlerine 28 Şubat 2005 tarihinde Meksika'nın Costa Alegre sahilinde başlandı. Filmin çekimlerinin bir bölümü de Dominik Cumhuriyeti'nde gerçekleştirildi. Film yapımcıları çekimlerin büyük kısmını tıpkı The Matrix Reloaded ve The Matrix Revolutions'ta olduğu gibi iki bölümü aynı anda çekme yöntemini izledi. İki devam filmi aynı anda çekilmekle beraber Yüzüklerin Efendisi üçlemesindeki geleneğin aynısı uygulanacak ve iki bölüm bir yıl arayla gösterime girecek.
Johnny Depp
Dünyanın en popüler aktörlerinden birisi olan Johnny Depp, bugüne kadar oynadığı filmlerde çarpıcı kariyerine damgasını vuran çok sayıda başarılı performans sergiledi. 2003'ün Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl ve Peter Pan kitapları yazarı J.M. Barrie'nin portresini çizdiği 2004'ün Finding Neverland adlı filmlerindeki performanslarıyla Oscar ve Altın Küre adaylığı aldı. Johnny Depp'in 1980'lerin sonlarından beri devam eden başarılı kariyerinde Cry-Baby, What's Eating Gilbert Grape?, Ed Wood, Benny & Joon, Edward Scissorhands, Don Juan DeMarco, Donnie Brasco, Fear and Loathing in Las Vegas, Sleepy Hollow, Chocolat, Blow, Once Upon A Time in Mexico, Charlie and the Chocolate Factory gibi ses getiren yapımlar yer alıyor.
Orlando Bloom
Will Turner rolünü üstlenen Orlando Bloom, Peter Jackson'ın ödüllü The Lord of the Rings üçlemesinde portresini çizdiği Legolas rolüyle uluslararası düzeyde star oldu. O günden beri yıldızı hızla parlayan genç aktör, Ridley Scott'un yönettiği Jerry Bruckheimer prodüksiyonu Black Hawk Down, Wolfgang Petersen'in yönettiği Troy, Ridley Scott'un Kingdom of Heaven ve Cameron Crowe'un Elizabethtown adlı yapımlarında oynadı.
Keira Knightley
Elizabeth Swann karakterinin portresini çizen Keira Knightley, Pride and Prejudice adlı filmde canlandırdığı Elizabeth Bennet rolüyle en iyi kadın oyuncu kategorisinde 2005 Oscar ve Altın Küre adaylığı aldı. Güzel oyuncunun uluslararası izleyiciyle ilk tanıştığı film ise Bend It Like Beckham'dı. Kendisini, Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl'ün yanısıra Love Actually, Jerry Bruckheimer prodüksiyonu King Arthur, The Jacket ve geçen haftalada sinemalarımızda gösterilen Domino'da da izledik.