Bu kitap aynaya bakalım çağrısıdır

Güncelleme Tarihi:

Bu kitap aynaya bakalım çağrısıdır
Oluşturulma Tarihi: Mart 12, 2000 00:00

Haberin Devamı

Taha Akyol, Haricilerle Hizbullah'ın ortak noktalarını ortaya çıkardı.

Diyarbakır'daki mezar evde, iki çocuklu Hizbullahçı aile yıllarca yaşamıştı. Bütün odaları büyük bir merakla dolaşmıştım. Hayatın renklerine ilişkin tek ipucu bulamamıştım. Ne bir oyuncak ne bir minik biblo...

Mutfak, 13 cesedin gömüldüğü dehlizin tam üstündeydi. Evin kadını yemeğin tuzuna bakarken ne düşünmüştü?

Evi, eşyaları, cesetlerin gömüldüğü dehlizi anlayamıyordum. Bir başka galaksinin fizik kanunlarının oluşturduğu farklı bir hayattı. Bu hayatın nedenlerine cevap bulamamıştım.

CNN Türk Genel Müdürü ve Milliyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol'un Doğan Kitap'tan yeni çıkan ‘‘Hariciler ve Hizbullah/İslam Toplumlarında Terörizmin Sosyal Kökleri’’ adlı son kitabını okuduktan sonra bu soruları boşuna sorduğumu anladım. Bilmiyordum ki Hariciler'de de, onların Türkiye'deki temsilcisi Hizbullah'ta da kabileye karşı hata yok, suç vardı. Cezası işkenceli ölümdü. Suçun sorumluluğu kolektifti. Birey yok, kabile vardı. Bu zihniyet, Hz. Ali'yi bile ‘‘Kafir’’ diye katletmişti. Tarihin akışına karşı çıkıp feodal kabile düzenini getirmeye soyunmuştu. Hüseyin Velioğlu, Nafi bin Ezrak ve Şükrî Mustafa'ya ne kadar da benziyordu.

Kitap, İslamiyet'in ilk dönemlerinde ortaya çıkan Hariciler'le Türkiye'deki Hizbullah arasında şaşırtıcı benzerlikleri keşfettiriyor. Her iki İslami terör örgütünün ortaya çıkışının ortak sosyolojik nedenlerini tek tek aydınlatıyor.

Gülden AYDIN

Hizbullahçılar'ın hasta ruhlu oldukları kanaatindeyim. Böyle olmaları, akıl hastası oldukları anlamına gelmez. Bunların cezai ehliyeti var. Bunlar akıllı, bilinçli, planlayarak cinayet işliyor.

Beykoz operasyonundan sonra Hizbullah'la ilgili gerçekler gün ışığına çıktığı anda Hariciler'e ilişkin ilk olarak hangi olayı hatırladınız?

- Abdullah İbn Habbab ve hamile eşinin karnının yarılarak öldürülmesi aklıma geldi hemen. Çünkü vahşette beraberlik var. Bütün terör eylemleri vahşidir. Bir insanı tabancayla, çapraz ateşle, bombayla öldürmek vahşidir. Çırpındıra çırpındıra, boğarak, domuz bağıyla, karnını deşerek öldürmek daha vahşidir. Haricilerle Hizbullah arasındaki sadece terörist olmanın değil, vahşi olmanın benzerliğidir.

12 yıl önce yazdığınız Hariciler'e Çağımızda Kabileleşme ve Hizbullah Örneği'ni ekleyerek İslamcı kesimin de hafıza tazeleyip Hizbullah teröründen ders çıkarmasını mı amaçladınız?

- Evet. Türkiye'deki İslami kesimin de İslam tarihine bir laboratuvar gibi bakmasını ve İslam tarihinde de bu tür fanatik hareketlerin olduğunu, bütün fanatik hareketlerin derin sosyal değişme dönemlerinde psikolojik ve sosyal kriz olarak ortaya çıktığını anlatma ihtiyacı duydum. Türkiye derin bir sosyal değişim sürecinde yaşıyor. Yalnızlaşma duygusu ortaya çıkıyor. Ait olma ihtiyacı daha da artıyor. Bunların hepsi anlaşılabilir ve normal olaylardır. Fakat politize olunduğunda, şiddete başvurulduğunda 12 Eylül öncesi akla geliyor. Başka ülkelerdeki sağ-sol kavgasından daha şiddetli olmasının nedeni, bilinçaltındaki mezhep kavgasıdır. Bir Maraş olayı olduysa, sağ-sol ihtilafı bir de mezhep ihtilafından.

Maraş'ta da hamile kadınlar öldürüldü?

- Maraş'ta da Sivas'ta da buna benzer şeyler oldu. Yahut ülkücüler de benzer şekilde öldürüldüler. Bu kitap, aynaya bakalım çağrısıdır. Hizbullah, Lübnan Hizbullahı'nda olduğu gibi, birkaç faktörün birden keskinleştirdiği bir durum. Dolayısıyla işin ciddiyeti, 'böyle bir terör grubu var' demenin ötesinde bir ciddiyet.

Kitabınızda Hizbullah, PKK kadar kitle tabanı bulamaz diyorsunuz. İslamiyet'in ilk yıllarında doğan Hariciler de sayıca azdı ve kasabalarına çekilmişlerdi. Vahşetlerinin ve sebep oldukları büyük toplumsal karışıklıkların niteliği önemli değil mi?

- DHKP-C ve Dev-Sol gibi çok sınırlı da olsa politik güç sahibi olamazlar. Hizbullah'a dünya ve Türkiye terörist muamelesi yapar. Batı bunların hiçbirini siyasi sığınmacı olarak kabul etmez. Bu kadar vahşi olmak, yayılmanın da sınırını getirir.

Haricileri yaratan Sıffin Savaşı, İslam tarihinde kara bir milad olarak karşımıza çıkıyor.

- Bunların toplumun marjinal kesimi olduğu belli. Dindar kesimlerde taraftar bulamaz. Çünkü bizim bin yıllık geleneğimizde din, devlete bağlıdır. Devletin kontrolü altındadır. Din adamı devlet memurudur. İran'daki gibi ayetullahlar yoktur. Türkiye'nin medeni gelişme düzeyi yüksektir. Hizbullah hareketinin geleceği olmadığına inanıyorum. Ama çok barbarlık yapabilirler. PKK'nın Terkos tesisatına zehir atacağı konuşulmuştu, olmadı. Bunların imkanı olsun, yaparlar. O imkanı inşallah bulamayacaklar.

HASTA RUHLAR

Hariciler, Kur'andaki ayetlere dayanarak katliam yaptılar. Karşılarındaki kişinin doğru delilleri, onları daha vahşileştirdi. Hizbullah da sorguladığı Müslümanlara böyle yaptı?

- Hz. Ali'yle tartışmalarında, Hz. Ali'nin üstün bilge yönü, mantıki tutarlılığı karşısında çaresiz kalıyorlar. 'Bununla konuşulmaz' diyorlar. Yanlış düşünmeyi aşan psikolojik bir maraz, hasta ruh var.

Hariciler, tarihin akışına ve yerleşik medeniyete karşı koyarak zaman içinde Afrika ve Mağrip ülkelerindeki gettolarına çekildiler. Hizbullah da Güneydoğu'da kendi gettolarını oluşturdu?

- İnsanın hayat tarzı, duygu ve düşünce dünyasını etkiler. Afrika'da hálá kabile savaşları var. Ama Avrupa ve Türkiye'de kabile yok. Bu nedenle ekonomik ve sosyal gelişmeye önem vermek gerekiyor. İnsanların hayatları, vazgeçemeyecekleri kadar yaşanmaya değer olmalı.

Hüseyin Velioğlu'nun Batman'daki cenazesinde toplanan kalabalık, Hariciler'in Darü'l-İslam'ında gibi davrandı. Karşılarındaki gazetecileri ise Darü'l-Harp'in fanileri gibi gördüler?

- Darü'l-İslam kavramı, Kur'an'da geçmez. Hz. Peygamber zamanında yoktu. Sonradan İslam devletleri, Müslüman olmayan devletlerle savaşlarını ve barışlarını hukuki formüle bağlama ihtiyacı duydular. Sünni ulemaya göre Darü'l-İslam, Müslümanların yaşadığı ülkedir. Orada şeriatin uygulanıyor olması şart değildir. Bugün laik Türkiye Cumhuriyeti'ni Darü'l Harp yani düşman ülkesi ilan edemezsiniz. Ama onlara göre hamile kadının karnını yardıkları gibi ülkeyi de Darü'l-Harp olarak görüyorlar. Bu, kurtarılmış bölge mantığıdır.

TARİHÇİLER HİZBULLAHI SORGULAYACAK

Hizbullah'ın örgüt içi eğitimlerinde Hariciler'in liderlerinden Nafi bin Ezrak ya da Şükrî Mustafa'nın öğretilerinden yararlanmışlar mı?

- İçişleri Bakanı'ndan rica ettim. Araştırma yaptıklarında benim de haberim olacak. İçişleri Bakanı, Türk Tarih Kurumu'ndan profesörleri görevlendirdi. İnceleyecekler.

Bizden olmayan bize düşmandır: Teori. Bizden olmayan öldürülmelidir: Pratik. Haricilerin bu zihniyeti Hizbullah'ın bir marşında var: O Allah'ın kılıcı/Allah'ın partisidir/Müminlere şefkatli/Küfüre şiddetlidir? Nedir bu ölüm ve ölüseverlik?

- Bunlar, öldürdükleri ölçüde kendilerini güçlü hissederler. Bu nedenle Hizbullah'ta da kan çok önemlidir. Öldürmek, şehit olmak arasındaki yakın ilişki, bunlarda çok mariz. Darü'l-Harp'te ne yaparsan yap!

Yıllar önce Hariciler'i araştırıp yazdığınızda, Türkiye'nin Hizbullah vahşetini yaşayabileceği olasılığı aklınıza gelmiş miydi?

- Hayır, aklımdan geçmedi. Bu kitabı yazarken Hizbullah'tan ziyade zihni bağnazlığı öngörmüştüm; aman böyle olmasın diye. Kürt meselesi, PKK meselesi bu kadar gündemde değildi. Hizbullah sadece din fanatizmi hareketi değil. Etnik boyutları var, PKK terörünün içinden geliyor.

Haricilik nedir?

Harici, dışta, hariçte kalan, İslam'dan çıkan anlamına gelmez. Huruç eden yani baş kaldıran anlamındadır. Nitekim Hz. Ali ve klasik İslami kaynaklar Hariciler için ‘‘Dági ve bági’’ (azgın ve asi) deyimlerini kullanmışlardır

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!