Bu kez ucuz atlattık

Güncelleme Tarihi:

Bu kez ucuz atlattık
Oluşturulma Tarihi: Eylül 10, 1999 00:00

Haberin Devamı

İstanbul'daki 119 türbenin bazılarında hasar var. Rumeli, Anadolu ve Yedikule hisarlarında sorun yok. Müzeler iyi durumda. Ayasofya ve Topkapı Sarayı'nda da telafi edilemeyecek bir hasar yok. Depremden en fazla zarar gören bina Fatih millet Kütüphanesi.

İstanbul'u derinden yaralayan deprem tarihi eserlerde de bazı zararlara yolaçtı. Kültür Bakanlığı, depremden hemen sonra bakanlığa bağlı tüm binalarda inceleme yaptırdı. Başta Ayasofya Müzesi ve Topkapı Sarayı olmak üzere İstanbul'da Kültür Bakanlığı'nın sorumluluğundaki tüm yapılarda başlatılan incelemeler sürüyor.

Daha önce onarım kapsamına alınan ancak ödenek yetersizliği nedeniyle çalışma yapılamayan birçok eser de deprem nedeniyle yeniden hatırlandı. İstanbul'da Kültür Bakanlığı'na bağlı eserlerde hasar tespit çalışmalarını İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü yürütüyor. Değişik üniversitelerden birçok bilimadamıyla koordineli çalışan Müdürlük, hisarlar, müzeler, saraylar, türbeler ve kütüphanelerde detaylı incelemeler yaptırdı. Yapılan incelemeler sonucunda Ayasofya Müzesi ve Topkapı Sarayı'nda küçük çaplı hasarların oluştuğu gözlendi. Topkapı Sarayı ve Ayasofya'daki incelemeler sürüyor.

Rölöve ve Anıtlar Müdürü Serdar Tuğrul, İstanbul'daki tarihi eserlerin depremi ucuz atlattığını belirtiyor. Tuğrul, bakanlığa bağlı eser ve binalardaki hasarlara ilişkin de şunları söylüyor: ‘‘119 türbeden bazıları ciddi hasar gördü. Türbelerin ciddi bir onarıma ihtiyacı var. Bunların tespiti yapıldı. Raporlar hazırlandı. Anadolu, Rumeli ve Yedikule hisarlarında hiçbir sorun yok. Bakanlığımıza bağlı müzelerde de ciddi bir sorun yok. Kütüphanelerde bazı hasarlar var. Fatih Millet Kütüphanesi depremden en fazla hasar gören bina. Yapılan inceleme sonucunda kütüphane kapatıldı. Beyazıt Devlet Kütüphanesin'de de hasar tespit edildi.’’

AYASOFYA DEPREME HAZIR

Serdar Tuğrul, Ayasofya'da meydana gelen hasarla ilgili şu bilgileri verdi: ‘‘Ayasofya 1500 yıllık bir yapı. İstanbul'un en yaşlı yapılarından biri olmasına rağmen depremden çok az etkilendi. Minberin sağ kısmında, üst güney galeride ve mermer kapının doğu tarafından küçük sıva parçalarının düştüğünü tespit ettik.’’

Tuğrul, son on yılda Ayasofya'da kapsamlı çalışmalar yapıldığına dikkat çekerek, şunları söylüyor: ‘‘Ayasofya'da çok farklı bilimsel çalışmalar yapılıyor. Bazıları Kültür Bakanlığı'nın yaptığı çalışmaları eleştirirken 'boya, badana yapıyorlar', diyorla. Burada sadece boya badana yapmıyoruz.’’

Tuğrul, 1989 yılından bu yana sürdürülen çalışmaları şöyle anlatıyor: ‘‘Ayasofya Müzesi'nde yapısal sisteminin ve deprem güvenliğinin sağlanmasına yönelik tedbirlerin tesbiti başlığıyla 10 yıl önce bir çalışma başlattık. Bu çalışma çerçevesinde 1989'dan bu yana her yıl için bir dosya düzenlendi. Çevresel titreşim deneyleri yapıldı. Esas taşıyıcı elemanların ayrıntılı ve genelleştirilmiş raporları hazırlandı. Üstyapı ve altyapı teknik analizleri yapıldı. Yapının deprem davranışlarıyla ilgili ön belirlemeler saptandı. Ayrıca binaya 'akselerometre' sistemi kuruldu. Binanın dokuz noktasında titreşimleri ölçen aletler var. Dördü ana kubbede, dördü fil ayaklarda ve biri de zeminde olmak üzere dokuz cihaz 24 saat binadaki tüm titreşimleri tespit ediyor. Sadece depremle ilgili olanları değil. Bina etrafında farklı faktörlerden meydana gelen tüm titreşimler kaydediliyor.’’

Bütün verilerin bilgisayara yüklendiğine dikkat çeken Tuğrul, yapılan hesaplar ve incelemeler sonucunda Ayasofya'nın depremlerden nasıl etkileneceğini önceden tahmin edebildiklerini ifade ediyor. Tuğrul, ‘‘Bu çalışmaları yaparken sürekli aletsel büyüklüğü 7 ya da daha büyük bir depremde binanın durumu ne olur? sorusuna cevap aradık. 7.4 büyüklüğündeki bir deprem Ayasofya için bir çıta kabul edilebilir. Bu şiddetteki bir depremden binanın hasar almadan çıkacağını önceden tahmin ediyorduk. Tahminlerimizde yanılmadık. Fil ayaklarda endoskopi çalışmaları devam ediyor. Bilimadamlarımız Ayasofya konusunda ciddi ve özverili çalışmalar yapıyor. Bundan sonra olması muhtemel depremlere karşı binayı daha güvenli duruma getirmek için gerekli çalışmaların tümü yapılıyor’’ dedi.

Ayasofya'ya bu yıl bakanlık tarafından 410 milyar lira ödenek ayrılmış. Bakanlığın 1989 yılındaki ödeneği ise sadece 10 milyon lira idi. İki rakam kıyaslandığında Kültür Bakanlığı'nın Ayasofya'ya özel bir önem verdiği ortaya çıkıyor. Serdar Tuğrul'a, bakanlığa bağlı diğer yapılarda da aynı çalışmaların yapılıp yapılmadığını soruyoruz. ‘‘Bütün eserlere aynı hassasiyetle yaklaşmaya çalışıyoruz. Ama imkanlarımız çok kısıtlı. Ayasofya çok önemli ve çok yaşlı bir yapı. Ayrıca uluslararası ilgiye mazhar bir yapı. O nedenle burada çalışmalar fazla’’ cevabını veriyor.

TOPKAPI SARAYI’NDA BEKLENEN HASAR

Depremden etkilenen yapılardan biri de Topkapı Sarayı. Osmanlı hanedanına evsahipliği yapan 600 yıllık sarayın bazı bölümlerinde hasarlar oluştu. Depremden hemen sonra Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Filiz Çağman ve biliadamlarından oluşan bir heyet sarayda detaylı incelemeler yaptı.

Ön tespitler sonucunda sarayın depremden önce onarım programına alınan Mutfaklar ve Şehzadeler Dairesi bölümlerinde hasar meydana geldiği saptandı. İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürü Serdar Tuğrul, sarayın bu bölümlerinde meydana gelen hasarın kendilerini şaşırtmadığını belirtiyor. ‘‘Bu bölümler depremden çok önce onarım programına alınmış ve çalışmalar başlatılmıştı’’ diyor. Tuğrul, bir yıl önce bu bölümlerde başlatılan çalışmaların neden bu güne kadar sonuçlanmadığını sorduğumuzda şu cevabı veriyor: ‘‘Restorasyonda bir ilke vardır. Yapmamak yanlış yapmaktan daha iyidir. Restorasyon çok aşamalı bir iş. Bu aşamalara dikkat etmediğinizde tarihi eserde telafisi imkansız yanlışlar yapılıyor. O nedenle hasar gören bir tarihi eserin restorasyonu acil yapılamıyor.’’

Sarayın hasar gören bölümlerinden biri de Hünkar Sofrası. Tuğrul'un verdiği bilgiye göre, deprem, Hünkar Sofrası'nın kubbesinde daha önceden oluşan hasarın ortaya çıkmasına neden oldu. Sarayın değişik bölümlerinde sergilenen binlerce kıymetli porselen ve cam eşyalar depremde zarar görmedi. Ayasofya gibi Topkapı Sarayı ile ilgili de her yıl kapsamlı raporlar hazırlandığını hatırlatan Tuğrul, imkanların genişlemesi halinde bu yapılarda bakım ve onarım çalışmalarının daha kolay yapılabileceğine dikkat çekiyor.

Tuğrul, Topkapı Sarayı ve Ayasofya Müzesi'ndeki hasar tespitlerinin detaylarının önümüzdeki günlerde daha da netleşeceğini ifade ediyor. ‘‘Yeni bilgilere ve verilere ulaştıkça bakanlığımızı haberdar ediyoruz’’ şeklinde konuşuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!