Bu kez sınava öğrenciler değil Milli Eğitim Bakanlığı giriyor

Milli Eğitim Bakanlığı’yla yeni bir proje üzerinde çalışıyorsunuz. Bunun detaylarını öğrenebilir miyiz?  �
- Bu proje aslında bir durum tespiti. Şu ana kadar öğrencilerimizi sınava sokuyorduk. Çocukların eğitimi sınavla başlayıp sınavla bitiyordu. Bu yıldan itibaren öğrencilerimizin durumlarını tespit edeceğiz. Bu dışarıdan sınav gibi görünebilir, ancak değil. Öğrenciler her derste belli kazanımlar elde etmiş olmalı. Biz edebilmiş mi, alması gerekenleri alabilmiş mi bunu test ediyoruz.
Sınav olmadan çocuklar aynı anda merkezi bir şekilde mi test edilecek?

- Sınav değil. Çocuğa hiçbir etkisi yok, dolayısıyla yarışmayacak. Herhangi bir okula girişini ya da üniversite sınavını etkilemeyecek. Bunu yapmamızın amacı eğitim sistemimizin ne durumda olduğunu tespit etmek. Derslerde kazandırmak istediğimizi kazandırabilmiş miyiz, bunu ölçeceğiz. Aslında Milli Eğitim Bakanlığı’nın sistemini sınava sokuyoruz ve bu ilk kez oluyor. Sistem ne ölçüde başarılı olmuş onu görmüş olacağız. Daha da önemlisi seneden seneye karşılaştırma yapacağız. Sistem onu aşağı mı, yukarı mı çekmiş bunu ölçeceğiz. Böylelikle milli eğitim politikalarının hedeflere ulaşıp ulaşmadığını kontrol edeceğiz.
Kaçıncı sınıflar bu sınava girecek?
- Bu sene 4’üncü sınıftan itibaren 12’nci sınıfa kadar her öğrenci her yıl bu sınava girecek. Geçen yıl bunu yaptık. 10 bin öğrenciyle pilot uygulama olarak denedik.

ÜNİVERSİTE SINAVINDAN DAHA BÜYÜK
Bir öğrenci kaç dersten sınava girecek?
- Şimdilik altı ders üzerinden planlıyoruz. Sınıftan sınıfa değişecek ama. Matematik, geometri, fen bilimleri (biyoloji, fizik, kimya), Türkçe ve İngilizce.
Bu yıl mı başlıyor?
- Evet. Şu anda planlarımızı yapıyoruz. Lojistik olarak üniversite sınavından bile daha büyük sınav. 14 milyon öğrenciyle altı değişik branşta durum tespiti yapılmasından bahsediyoruz. Kolay iş değil.
İlk sınav ne zaman?
- Çalışmalara başladık. Sorular hazır. Bu yıl bahar döneminde ikinci sömestrde yapmayı planlıyoruz. Soru kitapçıklarını görmek istedim. Tek tek okuyorum.
Bilgi ağırlıklı sorular mı?
- Bilgi bazlı soru istemiyoruz. Örneğin savaşların hangi yılda yapıldığının sorulmasından yana değiliz. Gerçekten çocuklar analitik düşünebiliyor mu, çıkarımlar yapabiliyor mu? Çocukları o tarafa itmemiz gerekiyor.
Açık uçlu sorular mı olacak?
- Hayır. Herkesi altı değişik branşta sınava sokmak zor. Test şeklinde olacak.

TÜRKİYE’NİN FOTOĞRAFINI ÇEKECEĞİZ
Amacınız ne?
- Tüm Türkiye’nin fotoğrafını çekmek, resmini yapmak değil. Amaç, öğrencilere kazanım ve beceri elde ettirmek.
SBS yerine mi geliyor bu sınav?
- Tam tersi. Öğrencilerin hayatını bir şekilde etkilerse sınav olmaya başlar. Birinci kriter sınav olmasın. Öğrencinin hayatına dokunursa sınav olur, hazırlanma olur, dershane olmaya başlar. Biz o gün o saat bu öğrenci ne biliyor, neyi kazanmış onu ölçmek istiyoruz. Bunun için Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendisine güvenmesi lazım. Bakanlıkla bir komisyon kurduk, sorular hazırlandı. Sistemin oturması birkaç sene alabilir.

Rol modelim yok, etkilendiğim kişiler var

OdaTV davasında celse arasında mahkemeye ulaşan 2. TÜBİTAK raporu ortalığı karıştırdı. Hatta Soner Yalçın “TÜBİTAK’ı affetmeyeceği”ni söyledi.
Siz ne söyleyeceksiniz?
- Bu konuda konuşmak istemiyorum. Çünkü konu yargıda, mahkeme süreci devam ediyor.
Peki biraz sizden bahsedelim. Özel sektördeki yüksek maaşınızı bırakıp devlete geldiniz. Neden?
- Etki yapabilmek için. Burası, ülke için çok şey ifade eden kritik bir kurum. Ciddi anlamda bir fark yaratacağımı düşünüyorum. Devletin imkanlarıyla özel sektörün imkanları kıyaslanamaz. Maaşımda ciddi düşüş oldu, oturduğum evin metrekaresi
bile küçüldü.
Hayatınızda sizi etkileyen kişiler kimler?
- Rol modelim yok. Michael Hart’ın dünyanın en etkili 100 liderini ele aldığı bir kitabı var. Küçük yaşlardan itibaren okuduğum bir kitap. Oradaki kişiler ve hayatları beni etkiledi. Beni etkileyen dini kişiler: Hz Muhammed, Hz İsa, Buda, Zerdüşt. Bilim adamıları; Isaac Newton, Richard Feynman. Devlet adamlarıysa Fatih Sultan Mehmet, Atatürk ve Turgut Özal.
Küçükken de bilime meraklı mıydınız?
- Hayatımın her döneminde sorgulayan biriydim. Daha ilkokul üçte deneyler yapardım. Çok fazla param yoktu. İlkokulda mıknatıs vardı. Elektrik motoru ilgimi çekiyordu. Kitaplarda gördüklerimi yapmaya çalışıyordum.
Ne okuyorsunuz?
- Audible kitap kulübüne üyeyim. Her ay iki kitap alıyorum. Sesli kitaplar. ABD’de işe gidip gelirken bir buçuk saatim yolda geçiyordu. Bu sürede onları okudum.
Daha çok bilimsel kitaplar okuyorum.
Ne izliyorsunuz?
- ‘The Big Bang Theory’ dizisini ailece izliyoruz. Bir de ‘Star Trek’ var.

En genç başkan

“Orta gelirli bir aileden geliyorum. Annem ev hanımı, babam veteriner. Eşim de mühendis. Beş yaşında kızım ve 12 yaşında oğlum var. Onlar da bir yıl önce ABD’den döndü. Türkiye’ye alışma süreci yaşıyorlar”

Prof. Dr. Yücel Altunbaşak 1971’te Kayseri’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kayseri’de tamamladıktan sonra İzmir Fen Lisesi’nde okudu. Bilkent Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü burslu tamamladı. 1992’de doktora eğitimi için ABD’ye gitti. Mezuniyet sonrası, Hewlett-Packard’ın Silikon Vadisi’ndeki Palo Alto Araştırma Laboratuvarları’nda araştırmacı mühendis olarak çalıştı.
Stanford Üniversitesi’nde danışman-yardımcı doçent olarak görev yaptı. 1999’da Georgia Institute of Technology’de (GATECH) yardımcı doçent olarak işe başladı. 10 sene burada çalıştıktan sonra video sıkıştırıcı cihazı üreten bir firma onun geliştirdiği ürün prototipini lisanslayarak satışını yaptı. 2003-2006 yaz aylarında Sabancı Üniversitesi’nin Network Öğretim Üyesi kadrosunda çalıştı. Yine 2006’da Vestel ile çalışarak, Altunbaşak üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde, LCD TV’ler için TÜSİAD Jüri Özel Ödülüne layık görülen ‘Pixellence’ markalı görüntü işleme projesinin başlatılmasına öncülük etti. 2009-2011 arasında TOBB ETÜ’nün rektörlüğünü yaptı. 170’ten fazla makalesi ve 43 patenti var. TÜBİTAK’ta göreve geleli bir yıldan fazla oldu. Üstelik kuruma bugüne kadar gelen en genç başkan. Bu bir yılda basından hep uzak durdu.