Bu kez hayat yolcuları
Güncelleme Tarihi:
Suriye’deki savaşta eşini kaybeden Maha Mansour, 6 çocuğuyla İzmir’den botla Yunan adalarına doğru açılmaya hazırlanırken, karşılarına çıkan Doç. Dr. Şüra Baykan hayatlarını değiştirdi. Mansour Ailesi düzenlenen kampanya sayesinde Kanada’ya kabul edildi.
AHA Mansour (32) eşini Suriye’deki iç savaşta kaybetti. Biri 40 günlük 6 çocuğuyla Ege’de ölüm yolculuğuna çıkmak üzereyken İzmir’in Basmane semtinde sığınmacıların sorunları ile ilgili alan çalışması yapan Halkların Köprüsü Derneği üyeleri ile karşılaştı. Dernek üyesi Doç. Dr. Şüra Baykan önce aileyi kendi evine götürdü, ardından bir ev kiralayıp tüm ihtiyaçlarını karşıladı.
Bu sırada da Halkların Köprüsü Derneği ailenin Kanada hükümeti tarafından kabul edilmesi için kampanya başlattı. Kanadalı gönüllülerin de desteği ile Kanada hükümeti aileyi mülteci olarak kabul edeceğini duyurdu. Maha Mansour, 7 aylık Muhammed, 2 yaşındaki Sidra, 3 yaşındaki Büşra, 4 yaşındaki Aya, 7 yaşındaki Nour ve 8 yaşındaki Muntuha Alabsi’nin hayatı bu haberle değişti.
İSTANBUL’DAN KANADA’YA
Mansour, çocukları ile İstanbul’da Kanada devleti tarafından sağlanan kısa bir uyum eğitimine alınacak ve birkaç gün sonra okyanus ötesine, Kanada’nın Toronto kentine yeni bir hayata doğru uçuş başlayacak. Mansour, Türkiye’yi çok sevdiğini, ayrılmanın kendileri için hiç de kolay olamayacağını belirterek, “Bu iyi insanlar beni Ege Denizi’nde ölüm yolculuğuna çıkmadan buldu. Şu anda çocuklarımla hayattaysam bu insanlara çok şey borçluyum. Hâlâ rüyada gibiyim. Çocuklarımın geleceği kurtuluyor. Orada hemen okula başlayacaklar. Bombalardan, ölümlerden, umutsuzluktan uzak insanca bir yaşamımız olacak” dedi.
BİLİNMEZLİĞE GİDECEKLERDİ
DEVLETLERİN politikalarını değiştirmesini ve Avrupa sınırlarının açılmasını isteyen Doç. Dr. Şüra Baykan, duygularını şöyle anlattı: “Çocuklar sevgiyi, duyguyu hissediyorlar. Ben ve benim gibi 7 aydır ilgilenen arkadaşlarla çocuklar, aynı sevgi bağını kurdular. Çocuklar Kanada’ya gittiklerinin çok farkında değiller. Asıl sevinen Maha. Çünkü bir bilinmezliğe gidecekti, nereye gideceği belli değildi. Ama Kanada’ya gideceği belli olduktan sonra rahatladı. ‘Başımı yastığa rahat koyuyorum’ diyor. Kanada vatandaşlarının sahip oldukları her hakka sahip olacaklar. Aslında insanca bir yaşama kavuşacaklar diyebilirim.”