Güncelleme Tarihi:
Kentucky eyaletindeki Centre College'da yapılan ve 90 dakika süren oturumda, federal bütçe açığı, vergiler, işsizlik, sağlık sistemi gibi Amerikan ekonomisini ilgilendiren konuların yanı sıra, Libya, Afganistan, Suriye ve İran gibi dış politika konuları ve kürtaj konusu tartışıldı.
Biden-Ryan karşılaşması, içeriğinin yanı sıra geçen hafta nispeten “nazikane” bir havada geçen Obama-Romney düellosunun aksine daha hararetli bir tartışmaya sahne olmasıyla hafızalara yerleşti.
Tartışmalarda, ikilinin sık sık birbirlerinin sözünü kestiği, konularda son sözü birbirlerine kaptırmamaya çalıştığı görüldü.
Biden'ın, dış politikanın tartışıldığı sırada Ryan'ın sözünü keserek, “Saygısızlık etmek istemem ama bunlar palavra” demesi, vergilerin tartışıldığı sırada yine Ryan'a hitaben, “Oh şimdi de Jack Kennedy mi oldunuz? Bu harika” şeklindeki sözleri, Ryan'ın ise “yüzde 47” konusunu açan Biden'a, onun da sık sık gaf yapmasına göndermede bulunarak, “Başkan Yardımcısı, kelimelerin bazen ağızdan doğru şekilde çıkmadığını çok iyi bilir” diye hitap etmesi, hem salondakileri güldürdü hem de gecenin akılda kalan anlarını oluşturdu.
ABD Başkanı Barack Obama'nın geçen haftaki münazarada Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Mitt Romney'nin karşısında “pasif” kaldığı eleştirileri ve son günlerdeki anketlerde puan kaybetmesinin baskısı altında olan Biden'in, hem bu eleştirileri savuşturmak hem de “tedirgin” parti tabanını tekrar canlandırmak gayesiyle, oturumda agresif ton takınması gözlerden kaçmadı. Hatta bir ara, Biden tarafından sözünün kesilmesine sinirlenen Ryan, “Sayın Başkan Yardımcısı, hasarı telafi etmek için çok büyük baskı altında olduğunuzu biliyorum, ama birbirimizin sözünü sürekli kesmezsek insanlara daha iyi hizmet etmiş oluruz” şeklinde çıkışta bulundu.
BERABERE KALDILAR
Biden'ın oturumda, Başkan Obama'nın aksine mimiklerini daha çok kullanması, Ryan konuştuğu sırada zaman zaman abartıya da kaçan derecede gülmesi ve “şaşkınlık” ifadesi olarak kollarını yukarıya kaldırması dikkati çekti. Biden'ın gülmeleri, kimi yorumcular tarafından “antipatik” bulunurken, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da da alay konusu oldu.
Tartışmada, Biden, Obama'nın münazarada üzerinde hiç bahsetmeyerek destekçilerinde “hayal kırıklığı” yarattığı Romney'nin “yüzde 47” gafına da atıfta bulundu. Biden'ın oturumun başında ve büyük bölümünde güçlü bir sesle konuştuğu, sonlara doğru ise kürtaj gibi daha kişisel konular gündeme geldiğinde ses tonunu yumuşattığı gözlendi. Ryan'a ise başta federal bütçe açığını nasıl azaltacakları konusu olmak üzere sorulara somut yanıtlar vermediği ve spesifik detaylardan kaçındığı eleştirileri yapıldı.
Oturum, salondaki izleyicilerin tavrı açısından da Obama-Romney düellosuna göre farklılıklar içerdi. Obama-Romney tartışmasında “sessiz” bir izleyici profili, Biden-Ryan tartışmasında ise sunucu Martha Radditz'in alkışlamamaları yönündeki uyarısına rağmen zaman zaman kahkahalarıyla tartışmaya müdahil olan bir izleyici profili vardı.
Amerikan medyasında münazarayla ilgili yapılan tartışmalarda, Biden ve Ryan'ın “berabere” kaldığı yorumları ağır bastı. CNN/ORC International'ın anketine göre ise oturumu izleyen kayıtlı seçmenlerin yüzde 48'i Ryan'ı galip ilan ederken, Biden'ın kazandığını düşünenlerin oranı ise yüzde 44'te kaldı.
TABAN TABANA ZIT
Biden ile Ryan, ilk kez yüz yüze geldikleri açık oturumda, iç ve dış politikada tamamen birbirine zıt yaklaşımlar ortaya koydu.
Kasım'daki başkanlık seçimleri için yarışan iki başkan yardımcısı adayı, Kentucky eyaletindeki Centre College'da yapılan ve 90 dakika süren oturumda kozlarını paylaştı.
Tartışmada, federal bütçe açığı, vergiler, işsizlik, sağlık sistemi gibi Amerikan ekonomisini ilgilendiren konuların yanı sıra, Libya, Afganistan, Suriye ve İran gibi dış politika konuları ve kürtaj konusu tartışıldı.
İlk kez seçim münazarasına çıkan Ryan'ın, dış politikada pek deneyimi olmamasına rağmen, oturumda hem bu alanda hem de diğer konularda olumlu bir izlenim bıraktığı, Biden'ın ise oturumdaki agresif ve atak tavrıyla, ABD Başkanı Barack Obama'nın geçen haftaki “hayal kırıklığı” yaratan performansı sonrasında parti tabanına tekrar hareketlilik getirmeyi başardığı yorumları yapıldı.
Moderatör Martha Raddatz'in de geçen hafta Obama-Romney düellosunun moderatörünün aksine daha müdahaleci bir tarz izlediği, takip sorularına daha sık başvurduğu, iç ve dış politika konularını karışık şekilde sorduğu görüldü.
LİBYA
Ryan oturumda, Obama yönetiminin ülkeyi yanlış yola götürdüğünü, ekonomik toparlanmayı başaramadığını ve ABD'nin dünyadaki nüfuzunu zayıflattığını öne sürdü.
Ryan, oturumun ilk konu başlığı olan Libya konusunda, Cumhuriyetçiler'in Obama yönetimine yönelik eleştirilerini tekrarlayarak, Bingazi'deki Amerikan Konsolosluğu'na düzenlenen saldırıda yaşamını yitiren ABD Büyükelçisi Chris Stevens'a yeterli koruma sağlanmadığını öne sürdü. Yönetimin saldırıyla ilgili açıklamalarının zaman içinde değişim göstermesini eleştiren Ryan, hem Ortadoğu'daki gelişmeler hem de Libya'daki olaya atıfta bulunarak, Obama'nın dış politikasının “çöktüğünü”, dünyayı daha fazla kaosa sürüklediğini, ABD'yi de daha az güvenli hale getirdiğini savundu.
Biden ise Ryan'ın eleştirilerine cevaben, “Söylediği şeylerin tek bir tanesi bile doğru değil” diye konuştu. Biden, Ryan'ın başkanlık ettiği Temsilciler Meclisi Bütçe Komitesi'nin, yönetimin diplomatik güvenliğe fon talebini 300 milyon dolar düşürdüğünü belirtti.
SURİYE
Biden, Suriye konusu tartışılırken, “Yardımı hak edenleri saptamak için Türklerle, Ürdünlülerle, Suudilerle ve bölgedeki herkesle el ele çalışıyoruz, böylece Esad gittiğinde, ki gidecek, onun yerini El Kaide destekli değil, meşru bir hükümet alacak” dedi. Suriye'nin Libya olmadığına işaret eden Biden, “Vali Romney'e bu konu sorulduğunda bir sürü laf kalabalığı yapıyor, ama sıkıştırıldığında, bizim şu anda yaptığımızdan farklı bir şey yapmayacağını söylüyor. Sahaya Amerikan askerlerini, hava sahasına Amerikan uçaklarını konuşlandırmamızı mı istiyorlar? Eğer teklif ettikleri buysa, bunu açıkça söylemeliler. Ama hayır, söyledikleri bu değil” diye konuştu.
Ryan ise hiç kimsenin Suriye'ye asker gönderme gibi bir teklifte bulunmadığını belirterek, Obama'nın, uluslararası baskılar arttıktan sonra “Esad gitmeli” sözlerini sarf edeli bir yılı aştığını, ama hala Suriye'de katliamların devam ettiğini söyledi. Bu durum devam ettikçe El Kaide gibi grupların da etkisinin arttığını savunan Ryan, “İşin başında daha iyi bir planımız olsaydı, Türkler, Katarlılar, Suudiler gibi müttefiklerimizle çalışarak, Özgür Suriye Ordusu, özgürlük savaşçılarını daha kolayca tanımlayabilirdik. Ama hayır, (BM-Arap Birliği'nin eski Suriye temsilcisi) Kofi Annan'ın bir anlaşmayla ortaya çıkmasını bekledik, Esad zaman kazandı. Rusya'ya, çabalarımızı veto etme gücü tanıdık, Rusya'nın bize yeşil ışık yakmasını bekledik ve bu arada 30 bin Suriyeli öldü” diye konuştu.
Biden ise Ryan'ı kastederek, “Dostum farklı olarak ne yapardı? Dikkat ederseniz, soruyu hiç cevaplamıyor” ifadesini kullandı. Biden, “şu anda, insani ve diğer yardımların, ABD'nin, Türklerin, Ürdünlülerin, Suudilerin Suriye içerisindeki özgür güçler olduklarına inandığı güçlere ulaşmasını sağlamaya çalıştıklarını” söyledi.
İRAN
İran konusunda ise Ryan, Obama yönetimi göreve başladığında İran'ın bir bomba üretebilecek nükleer materyale sahip olduğunu, şimdi ise elindeki nükleer materyalin 5 bomba üretmeye yetecek derecede olduğunu, İran'ın nükleer silah kapasitesine dört yıl daha yakın olduğunu savundu.
Ryan, Obama yönetimini İran konusunda karmaşık sinyaller vermek, yaptırımları sulandırmak ve bu konuda kredibilitesini kaybetmekle suçladı.
İran'ı, “dünyada terörün en büyük destekçisi” olmakla niteleyen Ryan, nükleer silah sahibi bir İran'ın, Ortadoğu'da nükleer silah yarışını tetikleyeceği, İran nükleer silah sahibi olursa, bölgedeki diğerlerinin de nükleer silah peşinde koşacağı görüşünü dile getirdi.
Biden ise Obama yönetimi döneminde İran'a tarihin en etkili yaptırımlarının uygulandığını ve Tahran yönetimine ciddi darbenin vurulduğunu söyledi. İranlıların elinde şu anda, zenginleştirilmiş uranyumu koyacağı silahın olmadığını ifade eden Biden, “Eğer silah üretme sürecine başlarlarsa, bunu biz de İsrailliler de bilir. Bu atıp tutmaları sürekli duyuyorum, savaşa mı gitmek istiyorsunuz, istediğiniz bu mu? Neden bahsediyorlar? Daha fazla kredibilite sahibi olmaktan mı bahsediyorsunuz? Başkan daha ne yapabilir? İran'ın nükleer silah edinmesine izin vermeyeceğiz, nokta.” diye konuştu.
Biden, tartışmanın bu bölümünde, Ryan'ın sözlerine ilişkin “bunlar saçmalık” şeklinde bir çıkışta bulundu.
İkilinin, oturumda anlaştığı tek nokta, Afganistan'daki Amerikan askerlerinin tamamının 2014 yılında çekilme takvimi oldu. Ancak Ryan, burada da Obama yönetiminin tarih vermesini eleştirdi, bunun ABD'nin düşmanlarını cesaretlendirdiğini savundu. Biden ise Irak ve Afganistan'dan örnek vererek, buradaki yönetimlerin inisiyatif üstlenmesi için tarih vermenin önemli olduğunu söyledi.
ROMNEY'NİN "YÜZDE 47" GAFI
Biden, Obama'nın aksine, oturumda Romney'nin “yüzde 47” gafına da birkaç kez atıf yaptı. “Yüzde 47 lafının canına tak ettirdiğini” söyleyen Biden, Romney-Ryan ikilisi için “sorumluluk almalarının zamanı geldi” ifadesini kullandı.
Biden, oturumun kapanış sözleri sırasında da yine Romney-Ryan'ı kastederek, “Onların Amerikan halkına karşı tavırlarından duyduğum hayal kırıklığını muhtemelen fark etmişsinizdir. Romney, yüzde 47'lik kesimin sorumluluk almayacağını söylüyor. Benim annem, babam hakkında, doğup büyüdüğüm yerler, komşularım hakkında konuşuyor. Bahsettiği kişiler, bu ülkeyi inşa edenler. Bu kişilerin tek istediği eşit fırsatlar” dedi.
Ryan da Romney hakkında, “Bu kişi, gelirlerinin yüzde 30'unu, yani burada ikimizin verdiği toplam miktardan daha fazlasını yardım amaçlı bağışladı. Mitt Romney iyi bir insan. Bu ülkedeki Amerikalıların yüzde 100'üne önem veriyor” dedi.
DİĞER KONULAR
Federal bütçe açığı konusunda da hararetli bir tartışmaya sahne olan münazarada Ryan, Obama yönetimini ortaya somut plan koymamakla eleştirerek, “Başkan, bir planı olduğunu söylemeyi seviyor. Ama bu yönetimden gördüğümüz tek şey, konuşma metinleri. Liderlik görmüyoruz” dedi.
Biden ise Cumhuriyetçilerin planı uygulansaydı, “orta sınıfın önem verdiği şeylerin tamamının içinin boşaltılmış olacağını” savundu.
Ryan, ülkede 23 milyon kişinin iş bulmak için mücadele verdiğini, yüzde 15'lik kesimin yoksulluk içinde yaşadığını belirterek, “Gerçek toparlanma böyle bir şey değil” ifadesini kullandı.
İkilinin, “işsizliği ne zaman yüzde 6'nın altına düşüreceksiniz?” sorusuna net bir yanıt vermedikleri gözlenirken, Biden, ülkenin Obama yönetiminde doğru yönde ilerlediğini savundu, Ryan ise Demokratlar, Obama'nın ilk iki yılında Kongre'de çoğunluğu oluşturmasına rağmen ekonomik sıkıntıların hala sürdüğüne işaret etti, “Bize yaratılacağı söylenen 5 milyon yeşil istihdam nerede?” diye sordu.
Biden, Romney ve Ryan'ın vergi ve sosyal yardımlar konusunda sunduğu önerilerin orta sınıfa zarar vereceğini ve zenginlerin işine yarayacağını savundu.
Kürtaj konusunun da gündeme geldiği oturumda Ryan, sadece dini değil, mantık ve bilimsel nedenlerle de kürtaja karşı olduğunu dile getirirken, Romney yönetiminin izleyeceği politikanın, tecavüz, ensest ilişki ve annenin hayatının tehlikede olduğu durumlar hariç kürtaja karşı çıkmak şeklinde olacağını belirtti.
Biden ise bağlı olduğu Katolik mezhebinin bu konudaki pozisyonunu kabul ettiğini, ancak bu pozisyonu diğer dinlere mensup kişilere empoze etmeyi reddettiğini söyledi. Biden, bunun kadınlarla doktorları arasındaki bir karar olduğu yönündeki görüşünü dile getirdi.