A.A
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2010 10:47
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sır, yaptığı açıklamada, çocuklara ait işlenen cinsel suçların tahmin edilenden daha çok sık karşılaşılan bir olay olduğunu, yapılan çalışmaların dünya genelinde kız çocuklarının yaklaşık beşte birinin, erkeklerin ise yüzde 15'inin istismara uğradığının belirlendiğini belirterek, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte dünya genelinde bunun oldukça sık olarak rastlanan bir olay olduğunu kaydetti.
Dicle Üniversitesi (DÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aytekin Sır, cinsel istismar ile ilgili haberleri verirken üslubun önemli olduğunu söyledi.
Türkiye'de bu konunun yeni yeni konuşulmaya başlandığını, hata çoğu zaman böyle bir olayın olmadığının iddia edildiğini anlatan Sır, “Bu tür olaylara gözümüzü kapatıyoruz. Diğer ülkelerde ise bu konu konuşulmuş, konuyla ilgili çok ciddi cezalar getirilmiştir. Örneğin İngiltere'de çocuğun başı dışında herhangi bir yerine dokunduğunuz zaman ciddi tepki alırsınız. Bizim ülkemizde ise bir çocuğu sevmek ve başını okşamak sıradan bir olaydır. Hatta anne-baba çocuğunun sevildiğine sevinir” dedi.
İstismarın ciddi bir travmaya neden olduğunu, bu tür haberlerin çok dikkatli sunulması gerektiğini belirten Sır, şunları söyledi:
“Nasıl ki savaş haberleri verilirken kan gösterilmemesine dikkat ediliyorsa, bu tür haberleri verirken de üslup çok önemli. Çocukların gözü önünde haberle ilintili uygunsuz sahneler gösteriliyor. Çocukların çevrelerine olan güveni sarsılıyor. Öğretmeninden, çevresinden ürkmeye başlıyor. Çocuk hayatın güvenli bir yer olduğuna inanır. Bu konuları konuşalım ama üsluba da dikkat edelim.
Haber yapılırken bir kent, bir bölge karalanabilir, rencide edilebilir, münferit bir olay olarak değerlendirilmesi gerekir.”
İSTİSMARCILAR TANIDIKSır, cinsel taciz suçunu işleyenlerin neredeyse yüzde 60'nın tanıdık olduğunu, çocuğun tanıdığı biri olduğunu, bir kısmının akraba, yüzde 10'nun ise yabancı kişiler olduğunu belirterek, istismarcıların genellikle yakın çevreden çıktığını kaydetti.
Cinsel tacizin farklı yönleri olduğunu, bunun konuşulmasında yarar bulunduğunu da ifade eden Sır, şöyle devam etti:
“Ben hastalarımdan biliyorum. Hasta geliyor, 6 ay sonra bakıyorsunuz ki ağlayarak küçükken dayısından veya bir akrabasının ona ne yaptığını anlatmaya başlıyor. Bu nedenle ailelerin mutlaka bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bizde cinsel eğitim denilince hemen doğum kontrol geliyor. Oysa bu eğitimin çok küçük yaşta anaokulunda verilmesi lazım.
Çocuklara, 'başının dışında sırtına veya herhangi bir yerine dokunulduğundan o kişiden hemen uzaklaş. Eğer tenha bir yerdeysen kalabalık bir yere git veya resmi giysili birinin yanına git' gibi telkinde bulunulması lazım. Bu tür olaylara aile maruz kaldığında olayı örtbas ediyor. Yapılan ciddi bir hata da budur. Hatta aile çocuğun giysilerini yakıyor ve çocuğun kirlendiğini düşünerek banyo yaptırıyor. Farkına varmadan bütün delilleri de ortadan kaldırıyor. Bu tür olaylar daha çok kapalı toplumlarda yaşanabiliyor.”