Bu ’google’ davasıdır

Güncelleme Tarihi:

Bu ’google’ davasıdır
Oluşturulma Tarihi: Haziran 17, 2008 00:00

AKP, savunmasında Başsavcı Yalçınkaya’yı sert dille eleştirdi. "Başsavcı delilleri arama motoru google’dan toplamıştır.Bu bir google davasıdır" denilen savunmada, türban değişikliğinin iptal edildiği hatırlatılıp, "Davanın en önemli dayanağı ortadan kaltığından, laikliğe aykırı eylemlerin odağı olma iddiası çöktü" denildi.

AKP, kapatma davasıyla ilgili esas hakkındaki savunmasını, tanınan süreden 13 gün önce dün Anayasa Mahkemesi’ne sundu. Savunmada, Başbakan Tayyip Erdoğan’a dönük 61 suçlamayı 152 sayfalık özel bölümle yanıtladı.

Üç bölüm halinde üç klasörden oluşan savunma, iki klasör ek belgeyle birlikte mahkemeye verildi. 92 sayfalık birinci bölümde genel savunma, 152 sayfalık ikinci bölümde Erdoğan ile ilgili yanıtlar, 156 sayfalık üçüncü bölümde ise yasak istenen 69 kişiyle ilgili savunmalar yer aldı. "Davalı" yerine "Cevap veren" denilen savunma özetle şöyle:

Deliller YARSAV’da toplandı Delil olarak sunulan gazete haberinin "YARSAV Yönetim Kurulu" imzalı kağıdın arkasına yapıştırılmış olması manidardır. Bu delilin YARSAV’da oluşturulduğu izlenimini vermektedir. Yasayla dahi kapatılamayacağını ileri süren YARSAV’ın partimizin kapatılması için delil oluşturma sürecine katkıda bulunduğu anlaşılmaktadır.

Başsavcı RTE jargonunda 46 nolu iddianın delilleri arasında bulunan gazete kupüründe el yazısıyla "RTE röportajı" şeklinde bir ifadenin bulunması da delillerin siyasi yaklaşımla toplandığını göstermektedir. Bazı köşe yazarlarının Başbakan’ı sözde tahfif için kullandıkları jargonun iddianame eklerinde el yazısıyla kullanılması düşündürücü.

Türban düzenlemesi Birincisi söz konusu Anayasa değişiklikleri birer yasama işlemi olup partimize isnat edilemez. İkincisi bir an için iktidar partisinin hukuken sorumlu tutulabileceği kabul edilse bile şeriatı yerleştirme amacıyla çıkarıldığı söylenemez. Üçüncüsü, Başsavcı’nın kapatma davasında en önemli delil olarak sunduğu ve temel sebebi olarak gösterdiği bu Anayasa değişiklerinin iptal edilmiş olması, davanın en önemli dayanağını ortadan kaldırdı. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra partimizin laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğu iddiası çöktü.

Dehşete düştük Başsavcılığın tasavvur ettiği toplum modeli hakkında dehşete düşmemek mümkün değil. Farklılıkları düşman gören, çoğulculuğa, çok partili yaşama, siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, aydınlara, derin adamlarına ve üyesi bulunduğumuz uluslararası kuruluşlara kuşkucu ve komplocu bakış açısıyla karşı karşıyayız. Dava, partimizi ve milletimizin hür iradesini tasfiye projesinin parçası.

Laiklik yaşam biçimi değildir Partimizin anlayışında laiklik "yaşam biçimi" değil. Bu devletin totaliter ve dayatmacı devlete dönüşmesine yol açar. SSCB tecrübesi, laikliğin ancak totaliter bir ideolojinin çatısı altında bir yaşam biçimine dönüşebileceğini göstermekte. Laiklik bir yaşam felsefesi olamaz.

Yoğunluk ve kararlılık yok Eylemlerin kararlılıkla işlenmiş sayılabilmesi için sürekli ve benzer olması gerekir. Bu davada yoğunluk ve kararlılık şartları geçerleşmemiştir. AİHM içtihadına göre partimizin kapatılması mümkün değildir.

Katı ideolojik yaklaşım Başsavcı’nın anlayışına göre din mabedin kapısında başlamalı ve kapısında bitmelidir. Bu anlayışa göre dini bayramların resmi tatil olması da laikliğe aykırıdır. Dinin dünya işlerine kesinlikle karıştırılmaması gerektiği şeklindeki katı ideolojik yaklaşımın hiçbir batılı demokratik laik sistemde karşılığı yoktur.

İnsan kul olmaktan çıkmaz Başsavcılığın din anlayışı sosyolojik gerçeklikle bağdaşmamakta. Lakliğin insanı kulluktan çıkardığı tezi, kendini hem birey hem yaratıcının bir kulu olarak gören inançlı insanlar açısından oldukça incitici. İddianamede dine, İslam’a ve Diyanet’e yönelik perspektif, indirgemeci ve dogmatik bir ideoloji ürünü olarak temayüz etmekte.

Militan laiklik anlayışı Başsavcılığın pozitivist ve militan laiklik penceresinden bakıldığında, başsavcılığın demokratik laiklik alerjisi anakroniktir. Laiklik bütün dünyada tartışılmaktadır. Tek Avrupa hedefinde en çok tartışılan konuların başında laiklik gelmektedir. ’Bizim laikliğimiz sadece bize özgüdür’ sözü, sadece demokrasi karşıtlığını temellendirebilir. Demokrasiyi imkansız hale getiren bir laikliği savunmak, kestirmeden azınlık diktasını savunmak demek. İnsan hakları literatüründe laiklik hakkı diye bir kavram yok.

Google davasıdır Önce dava açmaya karar verilmiş daha sonra da bunun için delil toplanmıştır. Bu dava adeta bir "google davası"dır. Başsavcı dava açma tarihine yakın bir zamanda anahtar kelime yazarak "google" arama motorundan arama yapmak suretiyle delil elde etmiştir. Haber ve yorumların cumartesi ve pazar günleri indirildiği görülmektedir. Başsavcılığın hafta sonu tatilinde bile yoğun mesai yaptığı görülmektedir.
/images/100/0x0/55eb025bf018fbb8f8a5170a


Toplam 5 klasör

AKP’nin savunmasını AKP Grup Başkanvekilleri Sadullah Ergin ve Bekir Bozdağ ile Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, Anayasa Mahkemesi’ne sundu. Üç bölüm halinde üç klasörden oluşan savunma, iki klasör ek belgeyle birlikte toplam 5 klasör olarak dün Anayasa Mahkemesi’ne verildi. Birinci bölümde genel savunma, ikinci bölümde Erdoğan ile ilgili suçlamalar, üçüncü bölümde ise yasak istenen kişilerle ilgili suçlamalara ilişkin savunma yer aldı. AKP’li iki görevli karton kutular içindeki savunma klasörlerini taşıdı.

Türban yok

Savunmayı Anayasa Mahkemesi’ne getiren AKP heyeti adına açıklama yapan AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, savunmada, mahkemenin son türban kararına yer vermediklerini belirterek, "Her şeyden önce gerekçeli kararı görmek lazım. Şu anda bununla ilgisi yok" dedi.

Beyaz çarşafla çıktık yola

Savunmada Başbakan Erdoğan’ın "beyaz çarşaflarla yola çıktık" sözü için, "Türk demokrasi tarihinde ’bayramlık elbise-idamlık elbise’ ifadesi, Başbakanlar tarafından bir demokrasi savunusu olarak sürekli kullanılagelmiştir. Bu bir demokrasi retoriğidir" denildi.

Başsavcıya ideolojik suçlaması

AKP, ön savunmasında olduğu gibi esas hakkındaki savunmasında da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’yı ağır ifadelerle hedef aldı. Yalçınkaya ile ilgili şu görüşler savunuldu:

İddia makamına siyasi ideolojik bir dil hakimdir. İddia makamı önyargılı ve ideolojik tutumunu ısrarla devam ettirmiştir. Emperyalizm, ihanet, irtica, mürteci, din tacirleri, tertipçi, semürgeci, mandacı, işbirlikçi, gerici, iç ve dış odaklar ve siyasi hegamonya projesi gibi hukuken tanımlanması imkansız ve fakat belli bir siyasi ideolojik tavrı yansıtan kavramlarla doludur.Tarihi yorumlamak veya tarihi yargılamak hiçbir kapatma davasının konusu olamaz. İddia makamı, delil yokluğunun ortaya koyduğu çaresizliği ve açığı, tarihe subjektif atıflar yaparak gidermeye çalışmaktadır.

Tekzip etsin

Başsavcı hakkında yakın zamanda basın yayın organlarında binlerce haber yer almış ve bir kısmında da çeşitli ithamlarda bulunulmuştur. Eğer Başsavcı bunları tekzip etmediyse doğru olduğuna mı hükmetmek gerekir?,
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!