Bu gençlerden 3 bin tane var

Güncelleme Tarihi:

Bu gençlerden 3 bin tane var
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 16, 2003 00:00

Ä°stanbul'daki Lütfi Kırdar Kongre Sarayı'nda 10 AÄŸustos'tan bu yana devam eden 21. Dünya Felsefe Kongresi bugün sona eriyor. 85 ülkeden 2 bin felsefecinin katıldığı kongrenin izleyicileri arasında bir grup liseli dikkat çekiyordu. Üç yıl önce 15 öğrenciyle yola çıkan Türkiye Liseleri Felsefe Kulüpleri Platformu bugün 3 bin üyeye sahip. Genç felsefeciler kongreyi izlemekle kalmadı, Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi'nin yardımıyla Felsefe Kongresi kapsamında bir ilki gerçekleÅŸtirdi. 14 AÄŸustos'ta Notre Dame de Sion Fransız Lisesi'nde buluÅŸup ‘‘Birey Açısından Felsefenin Rolü’’ ile ‘‘Medya ve Etik’’ konusunu tartıştılar. Yaşıtları denizde serinlerken yuvarlak masa etrafında hayatı sorgulayan, tebliÄŸ hazırlayan 16-17 yaşındaki bu gençlerden üçünü size tanıtmak istedik.DAMLA TURGUT Sainte-Pulchérie Lisesi 3. sınıf öğrencisi KayboluÅŸ, çöküş, sadizm insan doÄŸasının parçası mıdır?Günlerdir, burnunda hızması, kızıla boyanmış saçları ve rengarenk giysileriyle kongre salonlarında dolaşırken dikkatimizi çeken Damla Turgut, dünyada en fazla adalete ihtiyaç olduÄŸu kanısında. Bu nedenle hukuk eÄŸitimi almaya kararlı. Felsefe okumaya baÅŸlamasının nedeni metafizik ve dine duyduÄŸu ilgi. Üç yıl önce varoluÅŸa iliÅŸkin soruların peÅŸine düşmüş. Neden yaşıyoruz, ölüm ve ötesi, dünyaya gelmeden önce neredeydik diye sormuÅŸ kendine. ‘‘Önceleri felsefeyi hiçbir iÅŸi olmayan orta yaÅŸlı, birikimli insanların uÄŸraşı olarak görürdüm’’ diyor. Soruların yanıtını kitaplarda ararken, bir müddet sonra ‘‘Yahu ben bu iÅŸten çakıyorum’’ diye düşünmüş.Biraz daha derinleÅŸince, düş kurmak, soyutlamaya yönelmek gereÄŸini hissetmiÅŸ. Biraz daha ilerleyince ‘‘aslında hayatın farkında olmadığını’’ tespit etmiÅŸ. Artık filozofların erdemli varlıklar olduÄŸunu düşünüyor. Damla Turgut, kendi içinde süren felsefe serüvenini tamamladığına inandığı andan itibaren dış dünyaya dair akıl yürütmelere koyulmuÅŸ. KüreselleÅŸme, silahlanma, savaÅŸ, barış, adalet kavramlarını sorgulamaya baÅŸlamış. Bunları anlatırken ansızın susup, biraz tefekkürden sonra, ‘‘Modernite aslında insanın içindeki benliÄŸi alıp onun yerine bir makine yerleÅŸtiriyor’’ diyor. Dame de Sion'daki toplantıda arkadaÅŸlarıyla sunduÄŸu tebliÄŸden bize heyecanla iki paragraf okuyor. Damla'nın okuduÄŸu metni bir bakışta anlamak pek kolay deÄŸil. Yine de, çevresine sorularla bakan bir gencin, hayatın tüm boyutlarıyla insansızlaÅŸtırılmasından duyduÄŸu endiÅŸe ortada.‘‘Modern dünya, içinde insanlar olmadan da 'insan kültürler' yapabilecek bir dünya. Sanki bu haliyle, yüzyıllar boyu sallanacak ve giderek suyun dibine batacak bir sandal gibi. Sanayi uygarlığından bilgi çağı uygarlığına geçiÅŸ sürecinde yalnızca ekonomik sistemin ve teknolojinin deÄŸil, tüm kurumların, kavramların, deÄŸerler sisteminin, kültür ve yıkık dünyasının, insanlığın, çarpıcı deÄŸiÅŸime uÄŸramanın... Bunu yalnızca bir geçiÅŸ dönemi olarak kabul edebilir miyiz?'Yeni insan' denen varlık, pasifize edilmiÅŸ, parçalanmış, unutturulmuÅŸ, kafası iktidar hırsıyla, banka hesaplarıyla, futbol maçlarıyla uyuÅŸturulmuÅŸ insan deÄŸil midir? Bu kayboluÅŸ duygusu, bu çöküş psikolojisi, gücün sadizmi insan olanın tam içinde midir, yoksa biz bunu içinde zannedecek kadar kendimize yabancılaÅŸtık mı?...’’ÇİÇEK Ä°LENGÄ°Z Tevfik Fikret Lisesi 2. sınıf öğrencisiKaleminizi káğıdınızı verin bana kendi jargonumla yazayım! Kongre boyunca oturumları müstehzi bir ifadeyle izleyen Çiçek Ä°lengiz, üniversitede sosyoloji ya da felsefe okumayı düşünüyor. Ortaokul döneminde edebiyat ve sosyoloji üzerine kitaplar okumuÅŸ. Okudukça soruları artmış ve bu sorular onu felsefenin dehlizlerine çekmiÅŸ. Felsefe nedir, neden felsefe diye soruyorum. ‘‘Perspektivist yaklaşıma ulaÅŸma yöntemi...’’ diye cevaplıyor. Takılıyorum, ama fark edemeyecek kadar heyecanlı: ‘‘Yani?..’’‘‘Genellikten kurtulup özele inerek yeniden genele ulaÅŸmak’’ diye devam ediyor. Tekrarlıyorum: ‘‘Yani?..’’ Hırsla ‘‘Ne yanisi’’ diye çıkışıyor. ‘‘Bunda anlamayacak bir ÅŸey yok, yani bireyselliÄŸimi toplum içinde yapabilme durumu...’’ Aslında karmaşık hale getirmeye çalışsa da düşüncelerini ifade edebiliyor Çiçek. Felsefeye baÅŸlamadan önce bu konuda zorlanıyormuÅŸ. ‘‘Dünyayı daha çok açıklayarak bu alemde kendi yerimi belirlemek için böyle bir çalışmaya baÅŸladım. Felsefe, verili olanları kendince iÅŸleyip kabul ya da reddetmeni saÄŸlıyor’’ diyor. Ardından yine felsefi kavramlar silsilesiyle konuÅŸmayı sürdürüyor. Ben yine ‘‘yani’’lere geçiyorum. Açık konuÅŸsun ki aktarırken tefsir gerekmesin. Söylediklerinin çeviri süzgecinden geçtiÄŸini görünce ‘‘gazetecilere güvenilmez, verin o kalemi bana, ne demek istediÄŸimi kendi jargonumla anlatayım’’ diyor. Elimden kalemi ve not defterini alıp yazmaya koyuluyor:‘‘Normatifin dışında kendini ifade edebilme ve otonomluÄŸu pratiÄŸe aktarabilme yönünde bir araç olarak gördüğüm felsefe, bilginin perspektivist olduÄŸunu savunarak sürekli geliÅŸimi imgeler.’’ Yazıyı bitirdikten sonra başını kaldırıp, ‘‘Bir kez daha yani derseniz, kalemi iade etmem. Gazetenize böylece yazın. Anlamayan sözlük kullansın’’ diyor.EDA ELODÄ°E MAREAU Atatürk Anadolu Lisesi 1. sınıf öğrencisiFelsefe tıkanmış aklın, körleÅŸen gözün tek ilacıdırEda Elodie Moreau, BeÅŸiktaÅŸ Atatürk Anadolu Lisesi birinci sınıf öğrencisi. Karma bir ailenin kızı olarak Fransa'da dünyaya gelmiÅŸ. Ailesi, Türkiye'ye yerleÅŸmeye karar verince Ä°stanbul'a gelmiÅŸler. Önce Türkçe, ardından da Ä°ngilizce hazırlık sınıfı okumuÅŸ. Fransızca, Ä°ngilizce ve Türkçe'yi aynı akıcılıkta konuÅŸuyor. Ä°lerde felsefeci olmayı hedefliyor. En son Dostoyevski'nin ‘‘Yeraltından Notlar’’ını okumuÅŸ. Hint ve Çin felsefesini çok seviyor. Felsefenin insana aklını kullanmayı öğrettiÄŸine inanıyor. ‘‘Hayat bir yolculuktur’’ diye söze baÅŸlıyor, ‘‘felsefe bize bu yolculuk boyunca geçtiÄŸimiz güzergahı açıklayan bir harita ve kilitli kapıları açacak bir anahtar veriyor’’ diye devam ediyor.Felsefenin Türkiye'de çok yanlış tanındığı kanısında. Bu düşünce biliminin öğrencilere tarih gibi ezbere dayalı bir ÅŸekilde öğretilmeye çalışıldığını, böyle bir eÄŸitimin öğrencilerin düşünce koridorlarını tıkadığını savunuyor. ‘‘Oysa’’ diyor, ‘‘felsefe tıkanmış olan akılları, körleÅŸen gözleri, sağırlaÅŸan kalpleri açmak için tek ilaçtır.’’Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!