Bu filmlerin sermayesi dostluk

Güncelleme Tarihi:

Bu filmlerin sermayesi dostluk
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 08, 1998 00:00

Haberin Devamı

Kudret Sabancı ve Serdar Akar iki yeni yönetmen. İlk uzun metrajlı filmlerini yönettiler. Kudret Sabancı'nın filmi 'Azize' ve Serdar Akar'ınki ise 'Gemide' adlarını taşıyor.

Silkinme ve kendine gelme çabasında olan Türk sinemasına iki yeni yönetmen daha katılmış oldu. Bir sezonda yapılan yerli filmlerin sayısı iki elin parmağını geçmezken, bu önemli bir adım. Sabancı ve Akar'ın filmlerini önemli kılan sadece bu değil; bu iki film arkasında yapımcı desteği olmaksızın, tamamiyle filmlere destek verenlerin maddi manevi katılımlarıyla yapılmış. Bir tür imece usulü diyebileceğimiz çalışmaları sonucu ortaya iki film çıkmış.

Gemide ve Azize. Her iki filmin öyküsü de Serdar Akar'a ait. Projenin ilk adımını Serdar Akar atıyor. İki film olarak düşünülüyor proje. Ama her iki film de kendi başına bir öykü. Serdar Akar'ın deyişiyle öykünün bir 'trük'ü yani bir oyunu var. Bu oyun da projeyi iki film haline getiriyor. Bu açıklama çok mu karışık? Evet biraz. Ama daha fazla açıklama filmlerin öykülerini uzun uzun anlatmayı gerektiriyor ki, bu yönetmenlerin 'hiç istemedikleri' bir şey. Ama şunu ısrarla belirtiyorlar: ‘‘Her iki film de tek başlarına seyredilebilir.’’ Ama gönüllerinden geçen her ikisinin bir biri ardına seyredilmesi. Çünkü böylece filmlerin senaryosuna koydukları oyunlar, dipnotlar daha iyi anlaşılacak.

Bu yüzden 'Azize' ve 'Gemide' filmlerinden söz ederken 'iki film birden' esprisini yapıyorlar. En çok da basında bu iki filmin birer devam filmi olduğu kanısının nasıl oluştuğunu merak ediyorlar. İlk film, 'Azize' bir Laleli öyküsü. Değişen Laleli'yi anlamaya, anlatmaya çalışıyor. Kudret Sabancı, filmden önce herkes ne kadar tanıyorsa o kadar tanıyormuş orayı: ‘‘Sonra benim meselem oldu. Laleli'ye gittik. İlk gün kendimizi yabancı hissettik. Oranın insanı da bizim yabancı olduğumuzu hemen anladı zaten. Sonra esnaf ile Laleli insanları ile tanıştık’’ diyor.

'Gemide' filmi ise bir kum gemisinde geçiyor. Farklı insanların öyküsünü anlatıyor yani. İlk filmin Azizesi, Gemide filminde de oynuyor. Ekibi daha dar, sadece kum gemisinin mürettabatı ve Azize. Bir de her iki filmin baş rol oyuncuları diğer filmin figüranları olmuş. Bu da oyunun bir parçası.

YENİ SİNEMACILAR

Her iki film de 'Yeni Sinemacılar' adındaki bir yapım şirketinin. Dört arkadaş kurmuşlar ama kimin kurduğu, şu an içinde kimin yer aldığı çok önemli değil. 'Yeni Sinemacılar', sinema yapmak isteyen insanların bir araya geldiği resmi bir isim sadece. Yeni Sinemacılar'ın logosunda dört kişinin siuleti var, kim oldukları belirsiz dört kişi bu. Bunun anlamı da zaten belirli bir 'Yeni Sinemacı'nın var olmadığı, bu kurumdaki insanların değişebileceğinin göstergesi. Şirket önümüzdeki sezonda gösterime girecek olan Turgut Yasalar'ın 'Leoparın Kuyruğu' adlı filmin de prodüksiyon çalışmasını yapmış.

Azize ve Gemide filmlerinin en çarpıcı tarafları belki de yerli sinemanın en ucuz filmleri olması. Ucuz filmden ucuz iş anlamamak gerekiyor. Filmlere el atanlar, gönüllük usulü yaptıkları iş için para almamışlar. Bu nedenle Sabancı ve Akar ışık ekibine ve ekipmanına, ham filmlere, oyunculuğa, dekorlara, sesçilere ve ses ekipmanına ve bir film çekmek için ne gerekiyorsa hiçbirisine para harcamamışlar. Bu da bu iki filmi en ucuz filmler yapmaya yetiyor.

Serdar Akar insanların kendilerine yaptıkları yardımı şu sözlerle anlatıyor: ‘‘Filmlerin başında insanlarla kurduğumuz bir ilişki var. Bu doğru bir ilişkiydi. Tüm proje boyunca devam eden iyi bir ilişkiydi.’’ Filmler karşılık beklenmeksizin hediye ediliyor, piyasanın en iyi ses, ışık ekipleri geliyor, hepsi iyi oyunculardan oluşan kaliteli bir kast oluşuyor, filmin müziklerini Uğur Yücel yapıyor.

DOĞULU İŞİ

Sonuçta ortaya bildik prodüksiyon şirketlerinden ya da sponsor firmalardan para almamış, bağımsız bir iş çıkıyor. Roberto Rodriguez'in Meksika'da benzer bir biçimde çektiği ve onu tüm dünyaya tanıtan 'El Mariachi' adlı filmi konuşuyoruz. Rodrigez sadece 20 bin dolar harcayarak çektiği filmi daha sonra büyük bir prodüksiyon ile 'Desporado' adıyla çekmiş ve baş rolünde Antonio Banderas'ı oynatmıştı. Rodrigez 'El Mariachi' ile Amerikan Bağımsız sinemasının gözde yönetmenlerinden olmuştu. Onlara göre Amerikan Bağımsız Sineması ile benzerlik kurmak zor. ‘‘Her şeyden önce orada Bağımsız Sinema ciddi bir güç, bir kurum oldu. İyi bir projeyle gidip, çok önemli bir oyuncuyu üç kuruşa filminizde oynamaya ikna edebilirsiniz. Ama bizim filmlerde ekonomik bir ilişki yok. Arkadaşlık var. Bizde öyle bir güç, öyle bir kurum da yok’’ diyor Akar. Kudret Sabancı'ya göreyse kendilerinin yaptığı daha 'doğulu işi'.

28'er günde, kameradaki film bitmeden sahnede yer alan oyuncuların son sözünü bitirmesi heyecanla beklenen, çalışan herkesin 'bizim film' dediği ilgi çekici bu iki film önümüzdeki sezon dağıtıma girecek. Kaç salonda, kaç hafta gösterileceği henüz belli değil ama izleyiciyi yakalayacak, üzerine çok konuşulacak filmler olmaları beklenebilir. Çünkü en azından bu filmler, Türkiye koşullarında paranız olmasa da film çekilebileceğinin kanıtı.

GEMİDE

Set öyküleri

Heyyt, ne oluyor! Mekan Laleli, film çeken kameralar, oyuncular, spotlar, mikrofonlar tabii sokaktaki adamın ilgisini çekiyor. Zaza Cemal ise Laleli eşrafının en ilginç simalarından. Film ekibini görüp geliyor. Aslında omuzuna attığı ceketi, elinde tesbihi ve ‘‘Heyyt, ne oluyor burada’’ nidasıyla film setini basıyor. Hemen ekipten Laleli alemini tanıyan biri durumu açıklıyor: ‘‘Ya işte ekmek parası, çalışıyoruz’’ filan. Zaza Cemal 'ekmek parası' lafını duyunca, ‘‘Ekmek parasına saygımız vardır’’ diyor ve seti basmaktan vazgeçiyor. Bu arada tipi çok beğeniliyor ve filmde rol alması teklif ediliyor. Zaza Cemal profesyonel bir oyuncu disiplini ile sete gelmeye başlıyor, sahnesini bekliyor, setçilere yardım ediyor.

FİLM ÇALALIM

Her iki film için Sabancı ve Akar'ın ekibi ham film bağış kampanyası başlatarak, piyasada ne kadar elde kalmış yarım film varsa topluyor. Filmi olmayandan para alıyor. Bu tür bir çalışma elde ne kadar filmin olduğunun, ne kadar malzemenin yeteceğinin hesaplanmasında zorluklar doğruyor. Azize'nin çekiminin ortasında birden film bitiyor. Günlerden pazar, üstelik bayram tatili, film bulmak olanaksız. Kudret Sabancı 'Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni'ndeki Şener Şen gibi ‘‘Film çalalım’’ diyor. Ama nereden çalacak, en yakın set Gemide'nin seti. İhtiyaçları kadar film kaldırıyorlar diğer setten. Bu arada Serdar Akar çekimde. Kameraman film bitti diyor. Setçilerden birini gönderiyorlar film almaya, adam geri geliyor, ‘‘Abi orada film yok’’ diyor. Serdar orada bir makara filmin daha olduğundan emin. Hırsızı yakalamaları çok zor olmuyor tabii ki.

SİLAHLI BASKIN

Bir de yine Laleli'de silahların konuştuğu başka bir set basma olayı yaşanmış. Pavyon çekimi yapılıyor. Yan pavyonun sahibi elinde silah içeri dalıyor. Sağa sola ateş etmeye başlıyor. Neyse ki kimseye bir şey olmuyor. Pavyon sahibi saldırganı sakinleştiriyor. Film ekibi olayı sonradan anlıyor. Saldırgan yan pavyonun sahibi, film ekibini televizyoncu sanmış. Adını kötüye çıkartıyorlar diye dellenmiş. İçerdekilerin sinemacı olduğunu anlayınca sakinleşmiş.

Azize

Yönetmen: Kudret Sabancı

Senaryo: Kudret Sabancı, Önder Çakar

Montaj: Nevzat Dişiaçık

Kamera: Gökhan Atılmış, Metin Balekoğlu, Mehmet Aksun

Oynayanlar:

Güven Kıraç, İştar Gökseven, Cengiz Küçükayvaz,

Ella Manea, Emin Gümüşkaya, Fikret Urucu,

Ertan Vecdi, Bahtiyar Engin, Mutlu Polat

Müzik: Uğur Yücel

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!