OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 06, 2003 00:00
Yıl 1965. Roma'nın ünlü Ariston Sineması'nda Doktor Jivago filminin son sahnelerini nefesimizi tutarak seyrediyoruz. Perdeye Doktor Jivago rolünü üstlenen Ömer Şerif'in tramvayda camı iki eliyle yumruklayarak kaldırımda yürüyen Julie Christie'nin oynadığı Lara'ya umutsuzca haykırışı yansıyor. ‘‘Laraaa, Laraaa, Laraaa!’’ Sinemada herkes bir ağızdan ‘‘Dön bak, dön bak Lara, ne olur dön Lara’’ diye yalvarıyor. Ama Lara dönmüyor ve bir aşk böylece son buluyor.
Film bitiyor, seyirciler ağlıyor. O dönemde milyonları kendisine aşık eden Ömer Şerif'e Venedik'te soruyorum: ‘‘Lara ya dönseydi ve Doktor Jivago'yu görseydi?’’ Boris Pasternak'ın kahramanına yakışır bir yanıt veriyor: ‘‘O zaman ne roman yazılır, ne de film çekilirdi.’’ 38 yıl geçmiş aradan. 71 yaşındaki Ömer Şerif, önceki hafta Venedik Film Festivali'nde bütün meslek hayatı adına aldığı Özel Altın
Aslan ödülüyle kendini hatırlattı. ÇekiciliÄŸini ve oyunculuk yeteneÄŸini yıllarca briç ve poker masalarında dirsek çürütürken bile kaybetmediÄŸini, festivale katılan iddialı filmi ‘‘Mösyö Ä°brahim ve Kuran'ın Çiçekleri’’ filmiyle kanıtladı. Ömer Åžerif'le Venedik'te konuÅŸtuk.Hani bir daha kamera karşısına geçmeyecektiniz?-Evet öyle demiÅŸtim. Sinema benim için bitmiÅŸti. Hele 13. Savaşçı filminde Antonio Banderas'ın yanında aldığım küçük rolden sonra bunu kesinlikle düşünmüştüm. ‘‘Yeter artık bu ÅŸarlatanlıklar. Kötü filmler sadece parası için kabul edilir’’ diye düşünmüştüm. Rezil bir senaryoyu daha da rezil hale getiren yeteneksiz yönetmenlerin emirlerine rıza göstermeyi bir haysiyetsizlik olarak görmeye baÅŸlamıştım. Zaten doÄŸrusunu isterseniz son 25 yıldır heyecanımı kaybetmiÅŸtim. Ama sonra Kahire'deki evime postalanan ‘‘Mösyö Ä°brahim ve Kuran'ın Çiçekleri’’nin senaryosunu okuyunca irkildim, hatta aÄŸladım. Zaten adım sulugözlüye çıkmıştır. Tam bana göre, yani yaşıma ve ilkelerime göre bir film olabilirdi bu. Çok anlamlı, ince ve dokunaklı bir dini hoÅŸgörü dersi çıkabilirdi bu filmden. Yönetmen François Dupeyron'u tanımıyordum. Ama eserin yazarı Eric-Emmanuel Schmitt'i beÄŸeniyordum. Benim oÄŸlum önce bir Yahudi'yle, sonra bir Katolik'le evlendi, en sonunda da bir Müslüman'da karar kıldı. Kısacası her türlü dine her zaman açık oldum. Ä°ÅŸte bu rol beni bunun için heyecanlandırdı.Film çok beÄŸenildi hatta size Özel Oscar ödülü getirebileceÄŸi sözleri dolaÅŸtı ortalıkta. Ayrıca filmin bir bölümü Türkiye'de çevrildi, deÄŸil mi? -Siz Türk olduÄŸunuz için çok ÅŸanslısınız. Türkiye tam yaÅŸanacak bir yer. Ä°nsanları hoÅŸgörülü. Film, yaÅŸlı Ä°brahim ile küçük Momo arasında din farklılığına raÄŸmen yeÅŸeren bir dostluÄŸun, güvenin, umudun öyküsü. Altı yedi yıldır sinemaya yeter derken iÅŸte yine buradayım. Venedik'teki ödül de benim için bir doping sayılabilir. Oscar'ı düşünmek ise çok uzak.Arınmış gibiyim Biraz geçmiÅŸinize gidelim. Sizi uluslararası platformda Arabistanlı Lawrence filminde tanımıştık. Åžeyh Ali rolünde. Tam 41 yıl önce.-Aman, yıllardan söz etmeyelim! Ama itiraf edeyim ben Åžeyh Ali rolünü her zaman Doktor Jivago'ya tercih ettim. Peter O'Toole (Lawrence rolünde) ile oynamak, Mısırlı tanınmamış bir aktör adayı için hayal bile edilemezdi. Ardından Doktor Jivago ile yolum açıldı. Peki niye Doktor Jivago'yu o kadar benimsemediniz?-Doktor Jivago'yu kadınlar duygusal açıdan çok beÄŸendiler. Benim için konu aşırı duygusaldı diyebilirim. Ama eleÅŸtirmenler Lawrence of Arabia'yı sinema tarihinin en kiÅŸilikli filmlerinden biri olarak kabul edip yönetmeni David Lean'i ilah ilan ettiler.YaÅŸamınızda her ÅŸeyi elde ettiniz, kadınlar, para, şöhret... Kadınlar hálá ilginizi çekiyor mu?-Bugün sokakta yüzüne bakılabilecek güzel bir kadın hálá dikkatinizi çekebiliyor. Ama 71 yaşında baÅŸka ÅŸeylere de ilgi duyabiliyorsunuz. ÖrneÄŸin operaya. Ailenize, torunlarınıza...Ya kadınlar?-Barbra Streisand hepsinden daha deÄŸiÅŸikti. Sofia Loren akÅŸamları ÅŸehvetli yemekler piÅŸirirdi. Onun spagettisini en seçkin lokantalarda yiyemezdiniz. Ä°ngrid Bergman'ı tanıdığımda dinsel bir güzellikle karşılaÅŸtığıma inandım...Ama siz kumara düşkündünüz. Hatta paranız kadar mesleÄŸinizle de kumar oynadınız.-Maalesef kariyerimde Andrzej Wajda, Francesco Rosi, Fred Zinnemann, Blake Edwards, Herbert Ross, William Wyler gibi ünlü yönetmenlerle çevirdiÄŸim filmler düş kırıklığı yarattı. Meslek hayatı satranç oyunu gibi. Elbette parayı seviyorum. Ama para biriktirmekten nefret ediyorum. Ev yerine bir otelde yaÅŸamayı tercih ederim. Para, harcamak için kazanılır. Bunu benim gibi bir briç ÅŸampiyonu söylerse dikkate alın!Hollywood'u neden terk ettiniz?-Çünkü Los Angeles'ten üç saatte Teksas'a gidebilirsiniz. Oysa Londra'dan bir saatte Paris veya Roma'ya uçabilirsiniz. Ayrıca ben hamburger ve sosisli sandviç sevmem.Bu filmi çevirdikten sonra kendinizi nasıl hissediyorsunuz?-Kendimi arınmış hissediyorum. Çok film çevirdim, ama son 25 yıldır pek kaliteli bir ÅŸey yapamadım. Belki bu film mesleÄŸimin son ÅŸansıydı. Son zamanlarda yaÅŸadığınız en büyük mutluluk neydi?-Mösyö Ä°brahim rolünü Antonio Banderas'a deÄŸil bana verdikleri için gerçekten mutluluktan uçtum.Son sözünüz? -Türkiye'nizin kıymetini bilin.NE YAZIK KÄ° NE BEN, NE TORUNLARIM ORTADOÄžU'DA BARIÅžI GÖREBÄ°LECEĞİZGerçek adım Michael Shallhoub'dur. Herkes bilir. Annem inanılmaz koyu bir Katolik'ti, hep azizlerden söz ederdi. Ben dini okullarda çok katı disiplinle büyütüldüm. Ama büyüdüğümde Müslüman olmayı tercih ettim ve Ömer Åžerif adını aldım. Åžimdi hayatımdan memnunum ama OrtadoÄŸu'da, dünyada yaÅŸananlardan utanç duyuyor ve üzülüyorum. Maalesef ne ben, ne çocuklarım, hatta ne de torunlarım OrtadoÄŸu'da barışa tanık olacağız. Belki torunlarımın torunları... Kim bilir. Ä°ÅŸte bunun için ‘‘Mösyö Ä°brahim ve Kuran'ın Çiçekleri’’ filminde oynadım. Belki bende birikenleri kafamdan atmak için. Ä°ki insan birbirini sever ve güvenirse ırk, din ve dil sorun olmaz. Evet ben barış konusunda kötümserim. Terörizm hoÅŸgörüyü sildi attı. Ama arkasındaki gerçek neden sınıf farkı. Azınlıktaki zenginlere karşı imrenme duygusu ve fakirlik terörizmin esas nedenleri. Komünist deÄŸilim ama dünyayı bu hale devletler getirdi. Sulugözlüyüm ya, 11 Eylül'de aÄŸladım. Irak veya Ruanda için de aÄŸlanır. Her insanlık dışı faciada aÄŸlamak gerekir.FÄ°LMÄ°N ÇEKÄ°MLERÄ° TÃœRKÄ°YE’DE YAPILDIYahudi bir çocukla bir Müslüman bakkalın dostluÄŸuMösyö Ä°brahim ve Kuran'ın Çiçekleri (Monsieur Ibrahim et les fleurs du Coran), son yıllarda hem romanları hem de piyesleriyle Fransa'nın dünyadaki en popüler yazarlarından Eric-Emmanuel Schmitt'in (43) çok satan bir romanı. Yönetmen François Dupeyron tarafından sinemaya uyarlandı. Olay 1960'larda Paris'te geçiyor. 12 yaşındaki Momo'nun (Pierre Boulanger) babası, akıl dengesi pek yerinde olmayan Yahudi bir avukattır. Paris'in genelevlerinin bulunduÄŸu bir semtte yaÅŸamaktadır. Mahallenin Müslüman bakkalı Mösyö Ibrahim'le (Ömer Åžerif) tanışır. Ä°brahim bir sufidir. Uzak bir doÄŸu ülkesinden gelmiÅŸtir. Momo'nun en yakın dostu olur. Ona hayatın sırlarını anlatır. Sonunda bir gün bakkala kilidi vururlar, kırmızı bir spor araba alırlar ve birlikte Ä°brahim'in o uzak ülkesine, mevlevi derviÅŸlerin döndüğü, çiçeklerin, ÅŸiirin ülkesine giderler. Fantastik romanda o ülke belirsizdir, filmde ise Türkiye'dir. Filmin Türkiye'deki çekimleri BeyoÄŸlu'nda, Behramkale'de (Assos), Kapadokya köylerinde, Ä°stanbul Atikali'deki Cerrahi Dergahı’nda yapıldı.Ömer Åžerif 1932'de Mısır'da Ä°skenderiye'de doÄŸdu. Hıristiyan bir ailenin çocuÄŸu olan Michael Shalhoub, bir Ä°ngiliz okuluna gönderildi. ÇocukluÄŸunu ÅŸakayla karışık şöyle anlatıyor: ‘‘Çok ÅŸiÅŸman bir çocuktum. Annem beni iÄŸrenç bir mutfaÄŸa sahip Ä°ngilizlerin okuluna göndermeseydi, Hollywood yıldızı olamazdım. Çünkü ne zayıflayabilir, ne de Ä°ngilizce öğrenebilirdim.’’ Daha sonra Müslüman olup Ömer Åžerif (Omar Shariff) adını alan oyuncu, yönetmen David Lean tarafından keÅŸfedildi. Arabistanlı Lawrence filminde oynadı. Doktor Jivago filmiyle şöhrete kavuÅŸtu. Yaklaşık 70 filmde oynayan Ömer Åžerif ÅŸimdi Fransa'da yaşıyor. Hayatta iki tutkusu var: Atlar ve kumar. Ömer Åžerif, son 25 yıldır iyi filmlerde oynayamıyordu. François Dupeydon'un yönettiÄŸi ‘‘Mösyö Ä°brahim ve Kuran'ın Çiçekleri’’ filmi, Venedik Film Festivali'nde önceki hafta gösterildi ve çok beÄŸenildi. Film ilk olarak 17 Eylül'de Paris'te gösterime girecek.Â
button