Bu festivale katılan oyun oynayıp eğlenecek

Güncelleme Tarihi:

Bu festivale katılan oyun oynayıp eğlenecek
Oluşturulma Tarihi: Kasım 07, 2008 00:00

Üzerine basıldığında şekil değiştiren sensörlü halı, yüzünüze mimik ekleyen aynalar, bloglarda geçen kelimelerin sıklığına göre hareket eden nesneler. Bütün bunlar Amber Festivali’nin parçaları. Bu enteresan işleri, bugünden itibaren İstanbul’da Sümerbank Binası, Talimhane Tiyatrosu, Akbank Sanat, Sahne, BM Suma, Çıplak Ayaklar Dans Stüdyosu ve Çatı Dans Stüdyosu’nda görebilirsiniz.

İlk kez geçen yıl düzenlenen Amber Festivali, Beden İşlemsel Sanatlar Derneği’nin (BİS) bir etkinliği. Amaçları sanatta teknoloji kullanımını ve teknoloji aracılığıyla sanat eğitimini yaygınlaştırmak. Etkileşimli yerleştirme sergisi, performans, gamerz, seminerler ve atölye çalışmaları 16 Kasım’a kadar sürecek festivali oluşturuyor. Sanat Yönetmeni Ekmel Ertan teknolojinin aslında kolaylıkla ve eğlenceli bir biçimde kullanılabileceğini söylüyor: "Biz teknolojiyi cep telefonu, bilgisayar, playstation gibi aletlerle çok kullanan bir milletiz. Ama bir yandan da teknolojiyle mesafeliyiz. Sadece kullanıcıyız. Bizim yapmaya çalıştığımız internette dolaşan, chat yapan ya da oyun oynayan veya cep telefonu kullanan bireyi aynı teknolojik ortamda yaratıcı ve estetik olmaya çağırmak."

BU SERGİDE OYUN OYNANIYOR

60’tan fazla sanatçının katılacağı festivaldeki işlerle ziyaretçi, izleyici konumundan katılımcı konuma geçecek. Çünkü eserlerin çoğu interaktif. Sahnede dijital teknoloji kullanan öncü gruplardan Palindrome (Almanya) Oklo Fenomeni adlı oyunuyla bugün festivalin açılışını yapacak. Diffus (Danimarka) bilgisayar kontrollü kostümleri ile bir dans gösterisi sunacak. Luka Frelih’in (Slovenya) Frida isimli işinde katılımcılar bir bisikletle dolaşarak kendi Beyoğlu haritalarını çıkaracaklar. Festivalde bu yıl ayrıca Fransa’dan M2F Creations grubuyla Gamerz bölümü hazırlandı. Buradaki oyunların her biri bedenin hareketleriyle çalışıyor. 20’den fazla oyunda bir robotla taş-kağıt-makas oynayabilir ya da kollarınızı açıp şehrin üzerinde uçabilirsiniz. Bunun için oyunlarda sensörler, kameralar, kablolar ve mikrofonlar kullanılıyor. Örneğin Emrah Kavlak’ın işinde bir otomobil yarışı var. Ama otomobil, izleyicinin hareketi ve sesiyle yönünü buluyor.

Festivalin bu seneki seminer bölümüne "İnterpasif Persona" ismi verilmiş. Konu, interaktif dünyada insanoğlunun yeni kimliği. İnternetten ATM makinalarına, sanatsal uygulamalardan cep telefonlarına kadar her alanda gündelik hayatımızın parçası haline gelen interaktif ilişkilerin, kimliğimizi nasıl değiştirdiği düşünür ve sanatçıların katıldığı tartışmalarla irdeleniyor.

Profesör Dowell’ın Başı

Bu iş, Alexander Beliaev’in kaleme aldığı Rus bilimkurgu romanı "Profesör Dowell’ın Başı"nı referans alıyor. Mutluluğunu kaybetme karşılığında vücudundan ayrılmış başını yapay olarak hayatta tutmaya çalışan bir profesörün hikayesi bu. Heykeltıraş Krists Pudzens’in hazırladığı robot, siz karşısında hareket ettiğinizde sürekli takip ediyor.

Shout ’em Up

Bir otomobil yarışı. Beden hareketlerinizle otomobili sağa ya da sola yönlendiriyorsunuz. Ancak hızlanması ya da durması için bağırmanız gerekiyor.

İngiliz sanatçı Alexa Wright’ın işi. Aynanın karşısına oturduğunuzda çerçevenin arkasındaki projeksiyon fotoğrafınızı çekiyor. Ardından daha önce kaydedilmiş bazı mimikleri sizin fotoğrafınız üzerinde kullanıyor. Mesela aynadan kendi yüzünüz size göz kırpabiliyor.

Japon Bahçesi

İtalya’dan TPO adlı grubun hazırladığı performansta her biri farklı bir duyuyu öneren beş küçük bahçe yaratıldı. Oyunculardan biri bir hikaye başlatıyor sonra izleyicileri bahçeyi keşfe davet ediyor. Bahçeler, tepeden projeksiyonla yerdeki beyaz, dokunmaya duyarlı halı üzerine yansıtılarak oluşturuluyor. Seyirciler bu halının çevresine oturuyor. Dansçılar, halının üzerinde bastıkları yerdeki sesi, ışığı ve görüntüyü beden ağırlıklarıyla değiştiriyorlar.

Biz sanat değil terörizm yapıyoruz

Bastien Vacherand, Counter Strike adlı oyundan etkilenerek hazırlamış oyunu. Oyuncu, sanatçının mezun olduğu Aix-en-Provence Sanat Okulu’nun birebir kopyası olarak yaratılmış sanal bir ortamda, terörist olabiliyor, etrafa korku saçabiliyor, insanları rehin alabiliyor.

Nabız

Bu alet, blogger.com’daki kişisel web bloglarında yazılan duygusal ifadeleri görselleştiriyor. Bu ifadeler eşanlamlılar listesine göre dilbilgisine uygun ayrıştırılıyor. Daha sonra ortadaki kırmızı nesnenin üzerine Robert Plutchik’in temel duygular listesine göre yazılmış güven ya da hayranlık gibi kelimelerle eşleştiriliyor. Örneğin siz bu aletin önündeyken, bloglarda en çok güven kelimesi yazılmışsa, kırmızı nesnedeki o bölüm şişiyor.

Kent Geçirmez

Dev bir ekran ve anaglif gözlüklerden oluşan, izleyicinin bir kent ortamına sokulduğu bir video yerleştirmesi. Dokunmatik bir yüzey izleyiciye üç boyutlu olarak bu sanal dünyada hareket etme imkánı sunuyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!