Güncelleme Tarihi:
Yakın arkadaşı Greg Perano, sonradan cenazede ne olduğundan habersiz 16 aylık Tiger Lily için şunları yazdı; ‘‘Bu babanın son şovuydu. O kadar sıkılmıştı ki, arkadaşları onu bir kutunun içinde taşımak zorunda kaldı.’’
INXS grubunun karizmatik solisti Michael Hutchence geçen Kasım ayında, yanında kız arkadaşı Paula Yates ve kızı olmadan ülkesi Avustralya'ya dönmüştü. Ama onları kısa bir süre sonra görecekti. En azından öyle olmasını umuyordu!..
Hutchence, doğduğu kent olan Sydney'e, grubun doğuşunun 20. yılını kutlamak için konserler vermek üzere gidiyordu. 20 yıllık bir geçmiş rock tarihi için hiç kuşkusuz uzun bir zamandı. Bu da grup ve üyeleri için dayanıklılık, hayatta kalma isteğinin bir göstergesiydi.
Aslında Hutchence pek belli etmese de kendine çok güvenen biri değildi. Kopenhag'da geçirdiği bir bisiklet kazası(1992) sonucunda tat ve koku alma duygularını yitirmişti. Bu olay hayatında önemli bir dönüm noktası olmuştu. Bir arkadaşına artık kız arkadaşının bile tadını alamadığını söylemişti.
Onun gibi duygusal bir insan için bu büyük bir felaketti. Bundan sonra sık sık depresyona nöbetlerine girmeye başladı. En ufak bir nedenden dolayı gözünden yaşlar boşanıyordu. 1995'in sonlarına doğru tartışmalı bir anti-depresyon ilacı olan Prozac kullanmaya başladı. O tarihten sonra da bu ilacı sık sık kokain ve ecstacy'le birlikte aldı. Tüm bunlara bir de Paula Yates ile olan fırtınalı ilişkisi eklenmişti. Dışarıdan bakıldığında mükemmel görünse de, her taraftan kapana kısılmış gibi hissediyordu.
GELDOF CAYDI
Hutchence, kendisi gibi 37 yaşında olan kız arkadaşı Paula Yates ve 16 aylık kızları Tiger Lily'nin yanına gelmeleri için hazırlıklar yapıyordu. İngiliz gazetelerinde onlar hakkında çıkan haberlerden çok bunalmıştı. Yates ile eski kocası Bob Geldof, bu evlilikten olan üç çocukları üzerinde bir türlü anlaşamıyorlardı ve davalar bitmek tükenmek bilmiyordu. Bütün bunlardan bir an önce kurtulmak isteyen Hutchence, yeni ailesiyle herşeyi düzene oturtup, sonra da kariyerine solo albümlerle ve oyunculuk yaparak devam etmek niyetindeydi.
Yapılan plana göre Paula ve Tiger Lily, Noel'de Hutchence'ın yanında olacak ve üç ay orada kalacaklardı. Ancak, Paula yanında Geldof'tan olan iki kızını da getirecekti. İlk başta Geldof bunu kabul etti. Ama, sonradan fikrini değiştirdi. İş yine mahkemede sonuçlanacaktı. Geldof'un kızlarının gelememesi, Paula ve Tiger Lily'nin de gelemeyeceği demekti.
İşte o gece Hutchence, Double Bay'daki Ritz Carlton otelindeki odasında eski kız arkadaşı Kym Wilson ve onun şimdiki erkek arkadaşı Andrew Rayment ile birlikteydi. Hutchence onlara Paula ve kızını ne kadar yanında istediğini anlatırken, Bob Geldof'tan pek hoşlanmadığını da belli etmişti. Sabah 4.30'da Rayment'ın uykusu gelince Hutchence onlara evlerine gitmelerini söyledi. Öyle yaptılar, ama ertesi gün kalkıp radyoyu açtıklarında ilk duydukları dostlarının ölüm haberi oldu.
Odasında yalnız kalan Hutchence, bir saat kadar sonra telefonun sesiyle irkilmişti. Arayan Paula Yates'ti. Avustralya'ya gelemeyeceğini söylüyordu. Yates'in sonradan söylediğine göre bu haber Hutchence'ı son derece üzmüştü. Telefonu kapar kapamaz Geldof'u aradı ve çocukların gitmesine izin vermesini istedi. Geldof sonradan Hutchence'ın telefondaki sesini ‘‘kabadayı, küfürbaz ve tehditkar’’ olarak tanımlayacaktı. Ritz Carlton'da, Hutchence'ın yan odasında kalan bir kadın da, sonradan o saatlerde ünlü rock yıldızının bağıran ve küfür eden sesiyle uyandığını belirtti.
YAŞAMI SEVERDİ AMA...
Hutchence, o gece iki kız arkadaşını telefonla aramış ama bulamadığı için mesaj bırakmıştı. Sonradan dinlenen mesajlarındaki sesi sarhoş ve birşeylerden etkilenmiş izlenimi veriyordu. Yavaş ve derinden konuşmuştu. En son 09.54'te, önceden de aramış olduğu Michele Bennett'i buldu ve Bennett hemen oraya geleceğini söyledi. Ancak kapıyı çaldığında açan olmadı. Resepsiyona bir not bıraktı ve evine döndü.
Oysa Hutchence odadaydı. Boynuna bir kemer bağlayarak kendini asmıştı. Ünlü rock yıldızının çıplak cesedi, öğleden önce odaya giren temizlikçi tarafından bulundu.
Ölüm haberinin yayılması Avustralya'yı şoka sokmuştu. Onlar için INXS, ülkeden çıkan en ünlü gruplardan biri, Hutchence ise en büyük rock yıldızıydı.
İngiliz basınında çıkan yazıların bazıları Hutchence'ı suçlar nitelikteydi. Çünkü o, aziz Bob Geldof'un karısını baştan çıkartmıştı. Gazeteler o gece, yanlarında kızın erkek arkadaşı olmasına rağmen, eski kız arkadaşıyla seks yaptığını yazıyordu. Ancak Kym Wilson tüm bunları yalanladı. Araştırma yapan memurun vardığı sonuç ise, Hutchence'ın intihar ettiğini doğruluyordu.
Ancak Yates bu kararı kabul etmek istemiyordu. Olaydan bu yana ilk kez bu ayın başında Avustralya televizyonu Kanal 9'a geniş bir röportaj veren Yates, Hutchence'ın intiharı korkak bir davranış olarak gördüğünü ve asla bu yolla hayatı terk etmeyeceğini söyledi. Hutchence, seks yaşamında her şeyi denemekten büyük zevk alıyordu. Ve yine bir seks fantazisi denerken kaza sonucu kendisini öldürmüştü.
Olayı araştırmakla görevli olan memurun görüşlerinden biri de, yıldızın yaşadığı fırtınalı ilişkinin ve o sırada aldığı ilaçların intihara neden olduğuydu. O an yaşadığı depresyon, kanında bulunan alkol, kokain, Prozac ve diğer ilaçlarla daha da artmıştı. Peki bu ilaçların Prozac'la birlikte etkileşimleri nasıl oluyordu? Aslında rapor, cevapladığından çok daha fazla soru ortaya çıkarmıştı.
Ünlü film yapımcısı Richard Lowenstein, Prozac'ın yakın arkadaşı olan Hutchence'ın ölümüne katkıda bulunduğuna inanıyor ve şöyle diyor ‘‘Şeker yer gibi Prozac alırdı. Çok sık seyahat ettiğinden dozları kontrol eden tek bir doktoru da yoktu.’’ Bir başka yakın arkadaşı Greg Perano da, sadece birkaç dakikalığına ölümü istemiş olabileceğine inanıyor.
İsteyerek ya da istemeyerek, Hutchence da sonunda intihar eden diğer ünlü rock ilahlarının arasına katılmıştı. Brian Jones, Jimi Hendrix, Jim Morrison, Kurt Cobain derken o da genç yaşta hayranlarının gözyaşları arasında aramızdan ayrılmıştı.
Michael Hutchence'ın cenaze töreninin canlı yayın hakkı için bir ticari bir televizyon ağıyla anlaşılması INXS üyelerini ve onun yakın arkadaşlarını kızdırdı. Avustralyalı şarkıcı Nick Cave arkadaşı için söylediği şarkının televizyona çekilmesini reddetti. Paula, Hutchence'ın en sevdiği şarkı olan Tom Jones'un ‘‘What's Pussy Cat’’ini söylemek istiyordu. Ama Hutchence'ın ailesi bunu istemediği için Jones, cenaze töreninde şarkı söylemek yerine ancak ağlayabildi!
Cesedin yakılmasından sonra Hutchence'ın külleri ailesi, Paula ve Tiger Lily arasında paylaştırıldı...