BRING BACK MONICA LEWINSKY

Güncelleme Tarihi:

BRING BACK MONICA LEWINSKY
Oluşturulma Tarihi: Mart 25, 2003 12:40

Le Monde’un birinci sayfanın göbeğinden verdiği kısa, güzel bir haberdi. Gazetenin ABD’nin Irak’a saldırısı sebebiyle New York’a gönderdiği bir muhabirin, Michèle Champenois’nın imzasını taşıyan. Bir zamanlar iflasın eşiğine gelen New York kentini kurtarma kampanyası sırasında yaratılan, meşhur I Love New York sloganının babası Milton Glaser ile yazar Philip Roth’un yeni sloganını anlatıyor haber : “Bring back Monica Lewinsky” yani “Monica Lewinsky’yi geri verin” !

Haberin Devamı

Michèle Champenois’nın yazısı şöyle :

Bir ABD vatandaşı Irak’taki savaşı çeşitli yollardan yoldan protesto edebilir : Yürüyüşlere katılarak, internetten mesajlar göndererek, ceketinin yakasına tepki rozetleri takarak, yahut aracının camına “No War” çıkartması yapıştırarak.

Aydınlar, sanatçılar, onlar da geri kalmıyor tabii ki. Mesela Milton Glaser, 73 yaşındaki meşhur grafikçinin Manhattan’daki atölyesinin telefonu çaldı geçenlerde, arayan arkadaşı Philip Roth idi : “Yardımına ihtiyacım var.”

“Leke” (The Human Stain)
kitabının yazarı, çok iyi bildiğiniz (Love kelimesinin yerinde bir kalp olan) “I Love New York” sloganının yazarından bir ricada bulunuyordu : “Bring back Monica Lewinsky” yani “Monica Lewinsky’yi geri verin” yazılı bir çıkartma çizmesini istiyordu. Sonuç ortada, mavi üzerine beyaz, göz alıcı, acımasız, Allah’ı kaymış bir yazı. The bumper sticker, yani tampon çıkartması, iki arkadaşın yakın çevresinden başlayarak yayılmaya başladı bile.

Artık herkes, 1998 yazında Beyaz Saray’da patlak veren skandalı hatırlatan bu slogandan istediği manayı çıkarır. Herkes, ABD Başkanı’nın hatalarını ölçüp biçecek, George W.Bush’un ülkeyi, sonu neye varacağı bilinmez bir çatışmaya sürüklediği şu günlerde, yalancı Clinton’ı herkes kendine göre yad edecek.

Philip Roth’a göre, 2000 yılında piyasaya çıkan Leke adlı romanda ele aldığı Monica Lewinsky olayı, “Political correctness denilen pisliğin herşeyi mahvettiği, aptallaştırdığı, tekdüze hale getirdiği” bugünkü Amerikan toplumunun bir ârazıydı. “Edep baskısı” dediği tutuma karşı isyanlarda olan aydın,  bugün, ülkesinin kötü gidişatı karşısında, birey olarak, toplum olarak, yapılacak tek şeyin babadan kalma metodlarla karşı çıkma olduğunu düşünüyor.

Kaleminden de inançlarından da vazgeçmeyen Milton Glaser da, The Nation dergisinde, savaş karşıtı mücadelesini sürdürüyor.

(La Vanguardia, Fortune, The Village Voice, L’Expresso gibi birçok yayım gibi) Görselini elden geçirdiği The Nation gazetesinin internet sitesinde (www.thenation.com) sanatçının çizdiği sloganlar yer alıyor: Mor üzerine “Secrecy promotes tyrannies” (Sırrın sonu zorbalıktır); mavi üzerine “Dissent protects democracy” (Başkaldırı demokrasiyi güçlendirir) veya “Surveillance undermines liberty” (Gözetim özgürlüğü kısıtlar) ya da, doğrudan, siyah üstüne beyaz “Oil War.” (Petrol savaşı)

1865’ten beri yayımlanan (düzen aleyhtarı) dergi de okurlarına “kalbinizi yakanıza takın” (“Wear your heart on your sleeve”) diye çağrı yapıyor. Milton Glaser, 11 Eylül’den sonra, “I love New York” sloganına “More than ever” yani “Her zamankinden çok” diye ilave etmişti. Monica çıkartmasıyla da, Philip Roth – her zamanki iğneleyici üslubuyla - ülkesini “her zamankinden çok” sevdiğini söylüyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!