OluÅŸturulma Tarihi: Mart 24, 2000 00:00
BRAD PITT'I BEKLERKEN…Truman Burbank, küçük bir kasaba olan Seahaven'da doğarken, gözlüklü adamın henüz başında kasketi ve medyanın başında M harfi yokken, çok çok güzel bir günde, yolda yürürken daha çok, karşımıza bir ampül olarak çıkmıştır. Dili geçmiş zamanda değil de, geniş zamanda karşımıza çıkan bu ampül, 100 watlık bir ampüldür ve kendisi bilhassa oturma odasında bulunmuştur. Yanındaki halojene morali bozulmamıştır. Mutlaka farkında değildir. Herneyse… Truman, anadan doğma yakışıklı olmakla beraber günümüz medya, manipülasyon, EDTv reklam arası hayat, doymayan tüketici toplumu kargaşalarından son derece habersizdir. Tüketici gerçekten de doymaz. Çünkü yediklerini sindirmeden bir başkasına takılıp durur gözü. Mesela Truman'ın bir de salçalısını denemek ister, sonra ondan da sıkılıp Fransız mutfağına kayar. Mamafih Fransız mutfağı, içinde ne olduğu anlaşılmayacak kadar ağır ve acıklıdır. Demin belirttiğim gibi halojen lambadan da habersiz olmak, bütün bunlar bana vız gelir tırıs gider ben illa ki bilmemne adalarına gideceğim demek, ve fakat sonra birden aydınlanmak rolüdür Truman'ın. Bütün bu bulut-üstü-kültür fikirleri birdenbire değil, düşünerek ortaya çıkmıştır. Kimler anarşisttir, kimler faşist, yaşam tarzları ne renktir, ihtiyaçlar neden sonsuzdur -e o halde tüketici toplumu neden paparazzidir kuramları, elbet LAHMACUN yerken değil, oturup yazı masasında düşünürken bulunmuştur. Bu muhteşem fikirlerden de Truman'ın haberi yoktur. Hollywood, aslında bir bölge adı olmasına rağmen "sinemayı yapan insanlar grubu" olarak anılalı çok, çok, kimbilir kaç zaman olmuştur. Halbuki Hollywood'un bir uzakdoğu gribine yakalanmışçasına "Aslında başka bir yerde yaşıyormuşuz, hepimiz yanılıyoruz" şaşırtmacasını vurgulayıp, bizi hayretlerden hayretlere düşürmesi (Bkz. Matrix) o kadar da eskiye dayanmaz.Her zaman ilgimizi çeken işte bu kaçış hikayesidir. Sanal dünyanın, asırların felsefesinin, akşam yemeklerinin, bilgisayar oyunlarının yorgunluğudur. Ama Truman Show'u unutulmayacak kılan sadece bir kaçış hikayesi olması değil, herkesin içindeki yoğun gözetlenme duygusudur. Yönetmenin, senaristin, ve oyuncuların. Andrew Niccol senaryoyu getirdiğinde, Jim Carrey, "bu fikir herkese bir yerlerden tanıdık geliyor" demiştir. Andy Kaufman (ki Jim Carrey'nin oynaması tuhaf bir rastlantı) da bir röportajında "herkes dışarıda oyun oynarken, ben odamda oturur, ve bir kameraya konuşurdum. Bir yerlerde yayınlandığına emindim" der. Bu herkesin içine yerleşen tuhaf gözetlenme duygusu sadece paranoya değildir. Belki muhteşem bir yalnızlık duygusudur. Hem gurur, hem utangaçlık, hem de narsistlik bu yalnızlığı garip bir şekilde besler. Herkesin seni tanıdığına ve seyrettiğine inandırıverir. Bu anlık his, farkında olmadan hayat boyu sürer. "Kandırılıyoruz" fikrinin popülerliği ise, "nasıl olur da hala niye yaşadığımızı anlayamadık" derin uzay boşluğu kuruntusu yüzündendir. Hemen akabinde karşımıza çıkan "Tanrım, sonra da ölüyoruz!" davası, henüz hiç bir mahkemeye açılamadığı için Hollwood'a yem olmakla yetinmiştir. Bu çarçabuk "Holywood ağzıyla kuş tutsa da ölecek, halk medyaya isyan etse de seyredecek" teoremi beklenmedik bir şekilde bir şiirle biter. Aslında, belki de tek umudumuz, Azrail'in gerçekten Brad Pitt kılığında ortaya çıkmasıdır. Truman'ın gemisi duvara çarpar.Bizimki döner durur.Truman üzgündür, kırgındır…Bizim gemiler döner.Truman kandırılmıştır, aldatılmıştır!Gemiler…Sonra
film biter ve biz gideriz.Ev durduÄŸu yerde durur.Ä°ÅŸin garibi,Her felsefede,Muhakkak bir
yemek adı bulunur.Eda ALANSON - 24 Mart 2000, Cuma Â
button