Güncelleme Tarihi:
Ankara Devlet Opera ve Balesi, Yozgatlı halef-selef baş baletleri ile dikkat çekiyor. Dünya çapında pek çok ödülün sahibi olan eski baş balet, koreograf Volkan Ersoy (48) yerini, Yozgatlı hemşerisi İlhan Durgut’a (30) bıraktı. Ersoy’un Harem balesinde taktığı padişah kavuğu, şimdi aynı eserde dans eden Durgut’ta bulunuyor.
‘O BENİM TOPRAĞIM’
Ersoy, Durgut’a “Evlat, toprağım” diye seslenirken, Durgut da “Hem Yozgatlı hem abi. Yozgatlılık her zaman başka” diyerek karşılık veriyor.Balet Ersoy, 1994’den itibaren aktif dans sürecinde Fransa’dan, Japonya’ya kadar çok sayıda ülkede düzenlenen bale yarışmalarından ödülle döndü. 2008’den itibaren de Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün çeşitli idari kadrolarında yer aldı. 2019’da Genel Müdür Yardımcılığı görevinde de bulunan Ersoy, son yıllarda da koreografisini yaptığı eserlerle bale dünyasında adından söz ettirdi. “Troya”dan, “Kamelyalı Kadın”a, “Yunus Emre”den, “Göbeklitepe Mabedin Hüznü”ne kadar çok sayıda yerli eserin altına imzasını attı.
KAVUĞU DA DEVRETTİ
2008’de sahnedeki dans kariyerini noktalayan Ersoy, yerini halefi İlhan Durgut’a bıraktı. Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin baş baleti olan sanatçı, Amadeus Uyuyan Güzel’den, Hamlet’e kadar pek çok eserde sahne aldı. 2015 Uluslararası İtalya Spoleto Bale Yarışması’nda altın madalyanın sahibi olurken, 2014 Uluslararası Grand Prix of Siberia Krasnoyarsk Bale Yarışması’nda da finalist olarak diploma kazandı. 2000 yılında Harem Balesi’nde ‘Padişah’ başrolünde dans eden Ersoy’un yerinde şu anda Durgut bulunuyor. Halen eserin repertuvarda olduğunu belirten Ersoy, “Kavuğu İlhan’a devrettim. Ben ilk padişah, son padişah da İlhan. Bizim kavuk da onda” hatırlatmasını yapıyor. İki baş balet, dönemler farklı olsa da Anadolu’dan yetişmiş dansçılar olarak aynı zorlukları paylaşıyorlar. Akraba çevresinden, mahalle arkadaşlarına kadar baskılara maruz kalan sanatçılar, bugüne uzanan yolculuklarını Hürriyet’e anlattı:
ESKİ BAŞ BALET Volkan Ersoy
YOĞURT KABINDAKİ BALE İLANI
* Bale hikâyen nasıl başladı?
Annem ev hanımı. Babam Yozgat doğumlu bir maliyeci. Ankarada Cebeci’de oturuyoruz. 7 yaşındayken, annem mahalle bakkalına yoğurt almaya gönderdi. Bakkalın yoğurdu sardığı gazetenin üzerinde bir çocuk balesi ilanı vardı. O gazete hikâyemin başlangıcı. Devlet Opera ve Balesi altında ilk defa böyle bir birim açılıyor. İlanı görünce aileme ‘Buraya gitmek istiyorum’ dedim.
* Baban itiraz etmedi mi?
Tabii ilk başta ‘Bale de nereden çıktı?’ diye kızdılar. Ama ben ısrar edince ‘Tamam’ dediler. Babam ve annemin hakkını ödeyemem. İnanılmaz bir öngörü, hoşgörüleri vardı. 1980’lerin Türkiye’sinde bir erkek çocuğunun baleye yönelmesine izin verdiler. Özellikle de babam. Hayatında hiç bale izlememiş Yozgatlı bir adam. İlk kez sekiz yaşında kulis tozunu yuttum. Ben de babama söz verdim, ‘Yozgatlı bir ailenin çocuğu nerelere gelecek, seni göğsünü kabartarak gezdireceğim merak etme baba’ dedim. Ömrüm boyunca da halen o sözü yerine getirmeye çalışıyorum.
KÖÇEK Mİ OLACAK BU!
* Zorluklar yaşadın mı erkek çocuk olarak?
İlk başlarda, ‘Sen oğlanı nereye verdin, çocuğunu köçek mi yapacaksın’ diye aileme çok tepki geldi. Cebeci’de büyüdüm. Mahalle arkadaşlarımızın bakış açısı farklıydı. Kendimizi öyle göstermekten pek hoşlanmazdık tabii.
GÜREŞÇİ DE TAYT GİYİYOR
* En çok da tayt giyilmesine yönelik sesler yükseliyor sanırım...
Bu işin teknik özelliği, balede erkek sanatçılar tayt giyiyor. Güreşçiler de tayt giyiyor. Bisiklet taytı da var. Buna baktığınız göz çok önemli. Bizim bedenimiz enstrüman. Tayt, karşıya gösterirken estetik anlamda en kolay vücudu gösterecek araçtır. Mesleğim sayesinde sahneye çıkmadığımız ülke kalmadı. Tüm devlet başkanları, sanat, siyaset adamları ile tanışma fırsatı buldum. Bu meslek sayesinde nice kapılar açtım. O tayt sayesinde. Tayt aslında altın anahtar.
TIPTAN BİLE ZOR MESLEK
* Siyah Kuğu (Black Swan) filmindeki gibi bedensel zorluklar yaşıyor musunuz?
10 yıl; tıp eğitiminden daha fazla eğitim görüyoruz. Times Dergisi’nin araştırmasına göre dünyada en zor meslekler arasında maden işçiliğinden sonra ikinci sırada geliyor. Bir balerinle dans ediyoruz. Birçok hareketi de ona yaptırmaya çalışıyoruz. Bir halterci kadar ağırlık kaldırıyorum. Çünkü dans ettiğiniz balerin yeri geliyor 40, yeri geliyor 50 kilogram. Ortaokuldayken rekabeti öğreniyorsunuz. Yanındakinden daha iyi olmak zorundasın, çünkü başrol oynamak zorundasın. Onu ezeceksin ki yukarı çıkabilesin.
* Yozgatlı balet olmak nasıl bir duygu?
Yozgat anahtar bir kelime. Yozgatlılık ters köşe bir hikâye. Yozgat ve bale. Kırmızı siyah kadar ters hikaye. Bunun sentezini yapmaya çalışan kimlikleriz. Zor bir kimlik taşıyoruz.
YENİ BAŞ BALET İLHAN DURGUT
BİZİM CAMİADA YOZGAT’IN BALETİ MEŞHUR
* Baleye nasıl başladın?
Arkadaşımın babası bana baleyi önerdi. Her aile çocuğunu yönlendirerek başlar, ben biraz ailemi yönlendirdim. Aileme anlattılar. Yozgattan gelen bir aile için kolay değil, balet mesleğini kabul ettirebilmek. O zorlukları görüyoruz, yaşıyoruz. Çocuk balesi, konservatuvar, öyle başladık.
* Aileni nasıl ikna ettin peki?
Ailemi ikna süreci uçuktu benim için. Bir erkek çocuk olarak özellikle baleye yönlendirilmem, babama ilk başlarda tuhaf geldi. Akrabalarımıza ne diyeceği konusunda bayağı bir düşündü. Zamanla alıştılar. Dans ettikten, madalyalar kazandıktan sonra gurur duymaya başladılar.
* Toplumda zorluklar yaşadın mı?
Her erkek gibi otobüste, metroda, okula gelip giderken kolaylıkla bazı yerlerde ‘baletim’ diyemiyorsun. Bazı yerlerde diyorsun, ‘nasıl yani’ diyorlar. Balet olacağınız kimsenin aklına gelmiyor maalesef ülkemizde.
* Yozgatlı olduğun öğrenildiğinde şaşkınlıklar yaşanıyor mu?
Bizim camiada Yozgatlı olmak o kadar da acayip bir şey değil. Çok iyi baletler de varmış, Volkan abi de bunlardan biri. Volkan abi operaya geçiş sürecimde de geçtikten sonra da en çok yardımcı olanlardan biri.
* Sanırım Volkan’dan bir hemşeri torpili olmuş gibi...
Toprakçılık olmaz olur mu? Yozgatlılık her zaman başka. Benim kırılma noktalarımda arkamızda, sağımızda solumuzda hep Volkan abi vardı. Gittik altın madalya ile döndük. Hem Yozgatlı hem abi hem hoca. Her şey.
* İmkânın olsa farklı bir mesleği seçer miydin?
Bir daha dünyaya gelsem yine mesleğimi seçerim. Dans ediyor olmak çok özgür hissettiriyor. Üstündeki bir çok baskıyı omuzlarından atıyorsun.
TAN SAĞTÜRK: ESKİSİ KADAR MAHALLE BASKISI YOK
Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından balet Tan Sağtürk de Anadolu’daki erkek balet portresini şöyle çizdi: “Çocukluğumda mesela bir minibüse binerdim, ‘Sen ne iş yapıyorsun’ derlerdi. Saçlarım uzundu o zaman ‘Bale yapıyorum’ dediğim zaman ‘asıl mesleğin ne olacak’ diye karşılık veriliyordu. ‘Olsun’ diyenler oluyordu. Şimdi bu bakış açıları değişmeye başladı. Ben de bu durumdan çok mutluyum. Ön yargıların kırılabilmesi için, daha da katedecek yolumuz var; ama eskisi gibi değil artık. Bilinçlendirme arttı. ‘Bale yapıyorum’ dediğim zaman artık şaşırmaların, mahalle baskılarının eskisi gibi olmadığını hissediyorum.”