Güncelleme Tarihi:
Bakan Bozdağ, Şırnak Valisi Hasan İpek'i makamında ziyaret etti. Bozdağ, burada yaptığı konuşmada, adliye hizmetlerinin idari yönden ve yapılması gereken yatırımlar açısından yeniden gözden geçirilmesi, değerlendirilmesi, talep ve sorunların tespiti ve çözümünün hayata geçirilmesi için Şırnak'ta bulunduklarını söyledi.
Gazetecilerin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimine ilişkin sorusu üzerine Bozdağ, seçim takviminin işlediğini, bu takvim çerçevesinde kürsüde görev yapan HSYK'nın denetim, yönetim ve gözetimi altında seçimin 12 Ekim'de yapılacağını bildirdi.
Danıştay, Yargıtay ve Adalet Akademisi'nde kendilerinin bu seçimi yapacaklarını, Yüksek Seçim Kurulu'nun takvimine bunların tabi olmadığını dile getiren Bozdağ, şöyle konuştu:
"Yargıtay başkanımız cumhurbaşkanımızı hem tebrik hem de yeni adli yıl açılışına davet için başbakanlık binasında ziyaret etmişti. Ziyarette ben de hazır bulundum. Orada değişik konular konuşuldu. Bu konuşmalar sırasında Yargıtay başkanımız HSYK seçimine Yargıtay'dan seçilecek 3 asıl ve 3 yedek üyelik seçimini kürsüde yapılacak hakim ve savcıları etkilememesi bakımından 12 Ekim'de yapmayı ancak 12 Ekim'in pazar gününe gelmesi ve Yargıtay'da da pazar günleri çalışma geleneği olmaması nedeniyle biz 13 Ekim pazartesi günü yapacağız diye kendisi bizzat sayın cumhurbaşkanımıza ifade ettiler. Basından öğrendiğimiz kadarıyla Yargıtay başkanımız Yargıtay'da yapılacak seçimi 22 Eylül olarak tarihlendirdi. Sayın cumhurbaşkanımıza arz ettiği tarihi sayın başkan değiştirmiş durumda, tabi ben bu konuyu takdire bırakıyorum. Hakimlerimizin, savcılarımızın değerli Yargıtay üyelerimizin takdirine bırakıyorum."
''BENİM ÜZÜLDÜĞÜM ŞEY...''
Cumhurbaşkanına, Yargıtay başkanının bu tarihi kendi gerekçeleriyle seçimi etkilememesi için böyle bir tarih düşündüğünü ifade ettiğini daha sonra da tarihi değiştirdiğini anlatan Bozdağ, tamamen başkanın yetkisinde olan bir konu olduğunu dile getirdi.
Başkanın yetkisini bu yönde kullandığını ifade eden Bozdağ, "Benim üzüldüğüm şey sayın cumhurbaşkanımıza böyle bir kendi açıp kendi ifade etmesine rağmen daha sonra farklı bir tarih belirlemesidir. Hayırlı olsun diyoruz" ifadelerini kullandı.
Bozdağ, Yargıtay üyelerinin kendi özgür iradeleri ile karar vereceğini, Yargıtay üyelerinin yapacağı HSYK üyeliği seçiminin hayırlı olmasını dileyerek, sadece bu konuya vurgu yapmak istediğini anlattı.
AİHM'İN DİN DERSİ KARARI
Bozdağ, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) zorunlu din dersi kararına ilişkin olarak hükümetleri döneminde Alevi anlayışına sahip vatandaşların sorunlarını çözme konusunda çok ciddi reformlar yaptıklarını, ülkede ilk defa Alevi vatandaşlarının resmi muhatap kabul edildiğini, düzenlenen çalıştayda Alevi kültürü ve Alevi vatandaşlarının sorunları ve çözüm önerilerinin ilk defa bir masa ortasında devletle konuşulduğunu, müzakere edildiğini ve kayda girdiğini söyledi.
Birçok çözüm önerisinin bugün hayata geçtiğini kaydeden Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dersim olayları nedeniyle cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakan çıktı, milletimizden ve Alevi vatandaşlarımızdan özür diledi. Bu tarihi adımdır, büyük bir olaydır. AK Parti döneminde olmadı, geçmiş hükümetlerin döneminde oldu ancak devlette devamlılık esastır ve devlet adına başbakanımız alevi vatandaşlardan özür diledi. Şimdi bu büyük bir yüzleşmedir. Türkiye buna tanık olmuştur. Sivas hadiseleri bildiğiniz gibi hepinizin yüreğini acıttı. Orada pek çok insanımız hayatını kaybetti. 1993 yılından bu yana Sivas'taki Madımak Oteli ile ilgili pek çok tartışmalar oldu. Bizden önce çok hükümet geldi, geçti. Esasında CHP'nin de içinde olduğu DYP-SHP daha sonra DYP-CHP koalisyon hükümeti vardı. Olaylar o dönemde oldu ancak onlar Madımak ile ilgili herhangi bir adım atmadılar. Ama bakın Madımak Oteli ile ilgili tarihi adımları da hükümetimiz atmıştır."
Bozdağ, Madımak Oteli'nin kamulaştırılıp bir kültür merkezine dönüştürüldüğünü, orada bir anı köşesi oluşturulduğunu, hayatını kaybeden vatandaşların hatırasına yeni bir yapının tesis edildiğine işaret etti.
Bunun son derece önemli bir adım olduğunu, Alevi klasiklerinin Alevilerin onay verdiği, bilgisine, birikimine değer verdiği bilim adamları tarafından tercüme edilerek Türkçe'ye kazandırıldığını aktaran Bozdağ, şuana kadar 16 Alevi klasiklerinin yayınlandığını, diğerlerinin de peyderpey tercüme edilmek suretiyle Türkiye'ye kazandırıldığını dile getirdi.
İlköğretim kurumlarında okutulan din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitaplarında ilk defa Alevilik ile ilgili bölümlerin konulduğunu belirten Bozdağ, bunun Türkiye'de ilk defa yaşandığını bildirdi.
Nevşehir Üniversitesi'nin adının Haci Bektaşi Veli Üniversitesi olarak değiştirildiğini anımsatan Bozdağ, Alevi araştırma merkezlerinin Türkiye'de kurulduğunu kaydetti.
"Türkiye Cumhuriyeti döneminde Alevi vatandaşlarımız ile ilgili atılmış ne kadar olumlu adım varsa bu olumlu adımların yüzde 90'nı AK Parti hükümeti dönemlerinde atılmıştır. Bundan sonraki süreçte de Alevi vatandaşlarımızın sorunları hükümetimizin de sorunudur" diyen Bozdağ, hükümetin sorunları çözme konusunda gayretlerinin süreceğini aktardı.
AİHM'in kararının gerekçesiyle beraber görüldükten sonra bir değerlendirmeye tabi tutulacağını söyleyen Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri Anayasa gereği zorunlu olarak okutulan dersler tabi bu derslerin zorunlu okutulmasını isteyen vatandaşlarımız var. Onun için demokrasi birbiri ile çakışan talepler konusunda da orta yolu bulan ve onu uygulayan herkesin kabul edebileceği bir uygulamayı hayata koyan bir sistemdir. Bu yönü ile son derece önemlidir. Biz o kararı gördükten sonra karara ilişkin bir değerlendirme ayrıca yaparız."
TÜRKİYE'YE SIĞINAN EZİDİLER
Türkiye'ye sığınan Ezidilerle ilgili soru üzerine Bozdağ, hükümetin bu konular üzerinde hassasiyetle durduğunu, Türkiye'nin her zaman darda ve zorda olan topluluklara bugüne kadar yardımcı olduğunu vurguladı.
Suriye'den gelen insanlara kucak açıldığını, 1 milyonun üzerinde Suriyelinin ağırlandığını ve ihtiyaçlarının karşılandığını bildiren Bozdağ, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Ezidilerle ilgili şu anda IŞİD'in tehdidinden kaçan ve ülkemize gelen insanlar var. Biz onlara da kapımızı açtık. Daha önce de Halepçe'de Saddam'ın katliamı olduğunda da Türkiye yine kapılarını açmıştı. Biz her zaman darda ve zorda olanlara kapımızı açtık. Bunlarla ilgili çalışmalar yürütülmektedir. Devletin bütün kurumlarında bu konular yakından takip ediliyor. Onlara ilişkin adımlar atılıyor. Bundan sonra da atılacaktır."