Güncelleme Tarihi:
“Meclis Başkanlığının müdahale hakkı yok”
Meclis'te gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bozdağ, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanun teklifiyle ilgili tartışmaların sorulması üzerine, TBMM İçtüzüğü ve Anayasa'nın açık olduğunu, görüşmelerin nasıl olduğunun orada yazdığını ifade etti.
“Komisyon bir tasarı veya teklifi görüştüktün sonra artık o Genel Kurul'un malı olur” diyen Bozdağ, onun üzerinde denetim yapacak, onu reddedecek veya kabul edecek yerin sadece TBMM Genel Kurulu olduğunu söyledi.
MUHALEFET MİLLETVEKİLLERİ: KOMİSYON 'YOK' HÜKMÜNDE SAYILSIN
Bozdağ, şöyle devam etti:
“Genel Kurul'un dışında komisyonun kabul ettiği bir metin üzerinde Meclis Başkanlığı'nın veya siyasi parti gruplarının veya başka bir yapının müdahale etme imkanı gözükmüyor. Ancak Genel Kurul görüşmeleri sırasında maddeler kabul edilebilir, reddedilebilir, teklif tümüyle reddedilebilir. Bu tümüyle Genel Kurul'un takdirinde. Genel Kurul kabul ettikten sonra Cumhurbaşkanı geri iade edebilir. Onun dışında bunun üzerinde denetim yapacak yer Anayasa Mahkemesi'dir. O açıdan baktığınızda şekli ve esas denetim var. Tartışmalara baktığınız zaman ancak şekil açısından ileri sürülebilecek iddialar gözükebilir. Ama şekil de son oylamaya bakılacağını ifade ediyor Anayasa. Şekil açısından da denetim kapsamı dışında bir konudur.”
Bir gazetecinin “Yok hükmünde sayılamaz mı?” sorusuna Bozdağ, “Yok öyle bir şey. Komisyonun kabul ettiği, rapora bağladığı bir şeyi yok hükmünde kabul etmek mümkün değil” karşılığını verdi.
Bozdağ, “Daha önce Meclis Başkanlığı 4 kez iade etmiş” denilmesi üzerine, “Ama Komisyonlar da onların bir kısmını iade etmiş. Esasında Meclis Başkanlığı'nın müdahaleleri doğru değil, yanlış. Komisyonlara sevk edildiği andan itibaren Meclis Başkanlığı'nın Komisyondaki görüşmelere de görüşmeler sonucu kabul edilen maddelere ve rapora da müdahale hakkı yok. Bu çok açık” diye konuştu.
“Zamanaşımıyla ilgili yapılacak düzenlemelerin hiçbirisi geriye yürümez”
Bozdağ, Sivas davasıyla ilgili yargı sürecinin devam ettiğini belirterek, “Olayın tam aydınlatıldığını söylemek mümkün değil” dedi.
Bozdağ, 1991-1995 yılları arasında SHP-DYP koalisyon hükümetinin görevde olduğunu, sonra SHP'nin CHP ile birleştiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
“O döneme olayın aydınlatılmasından sorumlu Hükümet, ne kadar aydınlattı, neler oldu bunu kamuoyu fazla tartışmadı. Bunu tartışmak lazım. 1993 yılında olan hadiselere baktığımızda, sadece Sivas'taki bu elim olay değil, o dönemde pek çok başkaca olay oldu. Başbağlar katliamı, bir takım suikastlar... Türkiye'de çok önemli olay oldu, pek çok faili meçhuller oldu. 1993, bu açıdan da son derece önemli. Şimdi Sivas sanıkları hakkındaki davanın karara bağlanması sadece zamanaşımı açısından veya başka boyutlarıyla tartışılıyor. Baktığımızda o dönemde olan olaylar ve bunları aydınlatmakla görevli olanlarla ilgili böylesi bir tartışma yapılmıyor. O dönemde Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, daha önce rahmetle Erdal İnönü'nün özel kalem müdürüydü. O dönemde Adalet Bakanı belli. Süreçlere baktığınız zaman hepsini iyi değerlendirmek gerekir. Zamanaşımı ile ilgili eleştiriler, değerlendirmeler elbette yapılacaktır. Bugünden zamanaşımıyla ilgili bir konuyu da geriye dönük olarak uygulama imkanı fiilen yok.
Hatırlarsanız 2004 yılında yürürlüğe giren TCK'da zamanaşımlarını biz arttırdık ama geriye yürümedi. Çünkü sanığın aleyhine olduğu için geriye yürümedi. Bundan sora da zamanaşımıyla ilgili bir takım değerlendirmeler yapılıyor. Çok açık, zamanaşımıyla yapılacak düzenlemelerin hiçbirisi geriye yürümez. Ama bir takım siyasi polemiklerle, siyaseten bir şey yapmak için kullananlar olabilir ama işin doğrusunu kamuoyuyla paylaşmak, doğrusunu konuşmak lazım. Bizim dönemimizde zamanaşımını artırdık. Geriye yürümüş olsaydı o zaman mahkeme, TCK'daki zamanaşımı sürelerini uygulasaydı, o zaman zamanaşımına uğramış olmazdı. Ama mahkeme uygulamadı çünkü geriye yürümeyeceğine ilişkin evrensel hukukun kuralı söz konusudur. O açıdan baktığımız zaman bu konuda ileri sürülen görüş ve değerlendirmeler, hukuki olmaktan ziyade siyasi derlendirmelerdir.”
Bozdağ, CHP'li Rıza Türmen'in “mahkemenin uluslararası hukuk normlarına dikkat etmesi gerektiği” görüşünün hatırlatılması üzerine, insanlık suçunun TCK'ya konduğunu ancak hepsinin yürürlüğe girdikten sonra uygulama kabiliyeti olduğunu belirterek, “Siz hukukta eğer suç ve cezaları düzenleyen kanunları, yürürlüğe girmeden önce işlendiği iddia edilen suçlarla ilgili uygularsanız, ortada hukuk devleti kalmaz. Herkes biliyor, Sayın Türmen de biliyor, geriye dönük değil, ancak ileriye dönük sonuçlar doğurur” karşılığını verdi.