Güncelleme Tarihi:
Bozdağ, Hukuk ve Değişim Derneğinin Vilayetler Evi'nde düzenlediği iftar programında yaptığı konuşmasında, geçmişte yargı siyasallaştığı için tartışmaların çok ortasında yer aldığını ifade etti.
Son zamanlarda da yeni değerlendirmelerin oluştuğunu belirten Bozdağ, şöyle konuştu:
"Paralel bir yargıdan bahsedilir oldu. Türkiye'nin yargısı, tektir paraleli düzü olmaz, tek yargımız var. Bu ülkenin hakimleri, savcıları Türkiye'nin, cumhuriyetin hakimleri, savcılarıdır. Fethullah Gülen'in hakimleri, savcıları olarak Türkiye'nin hakim ve savcılarından bazılarının nitelendirilmesi hakim ve savcılarımıza karşı en büyük saygısızlıktır. Ben eminimki bundan en fazla hakim ve savcıların rahatsız olması lazım. Bir hakim olarak, 'ben cumhuriyetin, Türkiye'nin hakimiyim, savcısıyım' diyebilmemiz lazım. Eğer görev yaparken bana birileri, 'Fethullah Gülen'in hakimisin' diyorsa ben oturup bakmam lazım. 'Aldığım maaşı hak ediyor muyum, etmiyor muyum' diye sormam lazım.
Eğer hakim ve savcılardan bazıları 'paralel yargı' diye adlandırılıyorsa, o zaman hepimizin oturup düşünmesi lazım. Yargıyı biz nasıl bağımsız, tarafsız yapacağız. Bu ithamlardan hep beraber yargıyı kurtarmamız lazım. Bunu kurtarmanın yolu da yargı içerisinde görev yapan hakim, savcı ve avukatların hep beraber hukuka, adalete sahip çıkmalarıdır. Onun için hep beraber devletimizin, hukuk devleti olma niteliğini tam anlamıyla hayata geçirmek için hep beraber çalışmak zorundayız. Fethullah Gülen'in hakim ve savcıları töhmetinden yargımızı hep beraber kurtarmamız lazım."
"Yargı camiası biran önce silkinmeli"
Bakan Bozdağ, yargı camiasının biran önce silkinmesi ve birlikte hareket etmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Son dönemlerde ülkede yaşanan tartışmalara bakıldığında vatandaşın bu noktadaki kaygılarının çok yükseldiğini belirten Bozdağ, "Yargı, hükümetin muhalefeti ve rakibi değildir. Yargı, yürütme de değildir yürütme de yargı değildir. Yasama, yürütme, yargı birbirinden ayrıdır. Herkes kendi işini yapmış olsa esasında Türkiye'de hiçbir problem çıkmaz" değerlendirmesinde bulundu.
"Ankara'da mı yazılıyor bu kararlar, başka yerlerde mi?"
Son günlerde İçişleri Bakanlığının bazı görevlerde değişiklik yaptığına değinen Bakan Bozdağ, "10 katlı emniyet binasının beşinci katında görev yapan bir polis memurunun, görev yeri dördüncü kattaki birim olarak değiştiriliyor. İdari yargı, jet hızıyla 'kanuna açıkca aykırı bir durum var, telafisi güç ve imkansız bir hal var' diye yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Bir polis memurunun aynı ilde, aynı binada görev yeri değiştiği zaman hangi kanuna açıkca aykırılık doğuyor, hangi telafisi güç ve imkansız zarar doğuyor. Olabilir mi böyle bir şey" diye konuştu.
Kararları alıp, incelediğini vurgulayan Bakan Bozdağ, gerekçelerin tamamının aynı olduğunun altını çizdi.
"Nasıl oluyor da en batıdaki bir idare mahkemesinin kararıyla en doğudaki bir idari mahkemesinin kararının gerekçeleri, isimler ve tarihler hariç noktası, virgülü değişmeden aynı oluyor" diyen Bakan Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ben Adalet Bakanı olarak buna itiraz ettiğim zaman 'yargının hakkını, hukukunu korumuyorum' diye eleştiriliyorum. Ben buna nasıl itiraz etmeyim. Kim yazıyor bu kararları? Ankara'da mı yazılıyor bu kararlar, başka yerlerde mi? Eğer mahkemesinde yazılıyorsa bu kadar aynilik asla olamaz. Maalesef şimdi bazı yargı görevlileri, bazı çevrelerin hükümete karşı mücadelesinin maşası olarak kullanılmaktadır. Buna bizim asla izin vermemiz lazım. Yargı görevini yapanları kullanmak isteyenleri de buradan uyarıyor, kendilerini kullandıranları da buradan uyarıyorum. Hukuk devletini, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını yok etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Hiçbir yargı görevi yapan buna izin vermemelidir. Eğer böyle giderse en sonunda 'Danıştay'a götüreceğiz, anahtarları bırakacağız. Bundan sonra ihaleleri idari yargı mahkemeleri yapsın, bundan sonra Türkiye'nin bütün bürokrat atamalarını hakimler yapsın, biz hükümet olarak aradan çekiliyoruz' diyeceğiz. Böyle bir şey olur mu? Yargı devletine doğru birileri Türkiye'yi götürmek istiyor. Biz buna izin vermeyiz, vermeyeceğiz de. Yargı ne zaman aktivizm yaptıysa Türkiye'de sıkıntılar oldu."
Bozdağ, bir kez daha muhalefet partilerine çağrıda bulunduğunu bildirerek, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hukuk devleti niteliğini hayata geçirmemiz için işbirliği yapmamız, anayasanın yargıya ilişkin kısımlarını siyaset üstü görerek yeniden ele alıp, tanzim etmemiz lazım. Bu konu, iç siyasetin, siyasi rekabetin konusu yapılmamalı, onun üzerinde tutulmalıdır. Çünkü adalet, mülkün temelidir. Mülkün temeline dinamit konulmasına izin vermemeliyiz" ifadelerini kullandı.
"HSYK'nın görevini layıkıyla yapmamasından kaynaklanıyor"
Bolu Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün Tweetler attığını belirten Bozdağ, şunları söyledi:
"Öznesini belirtmeden Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na hakaretler yapıyor, tehditler savuruyor. Yargı mensubu arkadaşlarıma soruyorum; 'Bir cumhuriyet savcısı, ülkesinin başbakanının adını zikretmeden, başbakanına iftira eder, onu ölümle ima yollu tehdit ederse siz bunu cumhuriyet savcısı olduğuna, hukuk devletine inandığına inanır mısınız? Dünyanın hangi hukuk devletinde cumhuriyet savcıları Tweetler vasıtasıyla cumhurbaşkanlarını, başbakanlarını, siyasileri, vatandaşları tehdit ediyor. Var mı böyle bir örnek? Yok. Ama maalesef böyle bir tehdidi yapma cüretini kendinde bulabiliyor. Bu neden kaynaklanıyor?
İşte HSYK'nın görevini layıkıyla yapmamasından kaynaklanıyor. Eğer bir hakim ve savcı, hukukun dışına çıktı, hukuku çiğnedi, ayaklar altına aldı o zaman HSYK, 'bu yargının takdir hakkıdır, yargısal faaliyettir' diye 'bunu denetim dışı bırakma yerine hukuku çiğneme yetkisini kimden alıyorsun' diye hesabı sorsa bunların hiçbiri olmaz. Şimdi birileri kalkıp diyebilir mi 'Zekeriya Öz, bu ülkede bağımsız ve tarafsız cumhuriyet savcısıdır? Bağımsızdır, görevini hukukun üstünlüğüne, evrensel hukukun gereklerine inanarak yapar diyebilir mi herhangi bir kimse? Diyemez. Böylesi bir cüreti Türkiye'nin başbakanına karşı gösteren birisi, sıradan vatandaşlara, onlara karşı beğenmemezliği olursa kini, nefreti, öfkesi olursa onlara dünyayı nasıl dar edeceğini siz düşünün."
"HSYK'yı bir kez daha göreve davet ediyorum"
Bakan Bozdağ, "HSYK'nın Başkanı olarak HSYK'yı bir kez daha göreve davet ediyorum. Bağımsızlığını, tarafsızlığını yitirmiş cumhuriyetin savcısı olma özelliğini kaybetmiş birine karşı hukukun gerekleri ne ise lütfen, hukukun gereklerini uygulayın" dedi.
Türkiye'nin bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiş hakim ve savcılardan kurtulmak için mücadele zamanı olduğunu vurgulayan Bozdağ, hepsiyle sonuna kadar mücadele edeceklerini kaydetti.
Bakan Bozdağ, Yargıtay'ın, Danıştay'ın, Yüksek Mahkemelerin başkan ve üyelerinin de hukukun dışına çıkan kararlar karşısında, hukuka sahip çıkmalarını, bu kararları alanların karşısına "hukuk öyle değil, böyledir" diye cevap vermelerini beklediğini ifade etti.
En radikal adımları atmaktan asla çekinmeyeceklerini belirten Bozdağ, en büyük icraatı hakim ve savcıların yapacağını sözlerine ekledi.