AA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2012 16:53
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Türkiye'deki uygulamanın esasında “parlamenter sistem” olmadığını ifade ederek, “Bana göre adı yok bu sistemin. Parlamenter sistemin özellikleriyle Türkiye'nin anayasasının öngördüğü sistemin özelliklerini yan yana koyduğunda parlamenter sistem olmadığı çok açık” dedi.Bozdağ, TGRT Haber'de katıldığı canlı yayında başkanlık sistemi tartışmalara ilişkin soruları yanıtladı.
Bozdağ, parlamenter sistemde yasama denetiminin etkin olmadığını ifade ederek, denetim yollarına bakıldığında sürecin işlemesi için iktidar grubunun da 'evet' demesi gerektiğini kaydetti.
Bozdağ, şöyle konuştu:
“Şimdi hükümet parlamentonun güvenine, çoğunluğuna dayanıyor. Gensoru vereceksiniz çoğunluk 'evet' derse oluyor, meclis araştırması çoğunluk 'evet' derse oluyor, genel görüşme çoğunluk 'evet' derse oluyor, kanun çıkması çoğunluk 'evet' derse oluyor. Baktığımız zaman bizim parlamenter sistem uygulamamıza ne olursa olsun çoğunluk derse oluyor. O zaman çoğunluk derse olduğuna göre ve hükümet de çoğunluktan ve parlamentodan çıktığına göre kendi içinden hükümeti çıkaran grup bu hükümetin düşmesini ister mi? İstemez. Yani sistem, çünkü aynı zamanda grubun grup başkanı hükümetin de başkanı oluyor, grubun içindeki kişiler, hükümetin de üyeleri oluyor ve bizim sistemimize baktığımızda uygulamada esasında kuvvetler ayrılığı yok. Tam anlamıyla yok.”
“Türkiye uygulaması, esasında parlamenter sistem de değil”
Türkiye'de uygulamada yasama ve yürütmenin birlikte yürüdüğü bir sistemin bulunduğunu ifade eden Bozdağ, “Bizim anayasanın başlangıcında kuvvetler ayrılığından da tam bahsetmez. Orada der ki kuvvetler arası bir astlık-üstlük yoktur, işbirliği ve dayanışma vardır, ondan bahsediyor. Yani bizim anayasa mutlak bir kuvvetler ayrılığından bahsetmiyor ama ayrı ayrı kuvvetleri tanzim ediyor, buna dair bir takım değerlendirmeler yapıyor” diye konuştu.
Mevcut yapıda etkili bir denetim sistemi kurulmasının mümkün olmadığını kaydeden Bozdağ, şu görüşleri dile getirdi:
“O zaman etkili bir denetim sistemi isteniyorsa bu denetim sistemini hangi sistemde kurabiliriz? Türkiye uygulamasında kuramayız. Çünkü Türkiye uygulaması, esasında parlamenter sistem de değil. Bana göre adı yok bu sistemin. Parlamenter sistemin özellikleri ile Türkiye anayasasının öngördüğü sistemin özelliklerini yan yana koyduğunuzda, parlamenter sistem olmadığı çok açık. Karma bir sistem de değil, yarı başkanlık sistemi de değil, başkanlık sistemi de değil. Türkiye'nin, nevi şahsına münhasır bir sistem. Türkiye'ye ait bir sistem, adı olmayan bir sistem. Öyleyse bu işin adını koymamız lazım. Biz parlamenter sistem olmayan bir sisteme, 'bizim sistemimiz parlamenter sistemdir' diye diye onu parlamenter sistem haline getiremeyiz.”
“(Bizim sistem) Çok operasyona da uygun bir sistem”
Bozdağ, başka bir soru üzerine, iktidarların yapabileceklerinin tüm sistemlerde belirli sınırı bulunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Zaten kuvvetler ayrılığı, iktidarı sınırlamak için, Meclis'e tahakkümünü önlemek içindir. Tam iktidar belli olsun, Meclis'e tahakküm etmesin, Meclis de iktidarı denetlesin, iktidarı halk da denetlesin. Şimdi bizim sistemde bir defa böyle bir belirsizlik var. İkincisi çok operasyona da uygun bir sistem. Örneğin vekil transferi yaparak milletin vermediği iktidarı, millete rağmen başkalarına veriyorsun. İşte 28 Şubat sürecinde ne yapıyorsunuz, gayriahlaki ve gayri hukuki bir şekilde iktidar değişikliği oluyor...”
Başkanlık sistemi
Bozdağ, Türkiye'de etkin denetim isteniyorsa, bu etkin denetimi sağlayacak sistemin “başkanlık sistemi” olduğunu ifade ederek, sistemin işleyişine ilişkin şu görüşleri aktardı:
“Tam başkanlık sistemidir. Neden? Çünkü başkanı doğrudan halk seçiyor. Başkan, parlamentonun güvenine muhtaç değil. Parlamento başkanı güvensizlik oyuyla veya başka yöntemlerle düşüremiyor. Parlamentoyu da yasamayı da ayrıca halk seçiyor. Başkan da yasamaya müdahale edemiyor, komisyonları kendi oluşturamıyor, kanun tasarısı veremiyor. Bugün ne yapıyor hükümet, kanun tasarısı veriyor, hükümet oturmazsa kanun görüşülemiyor. Şimdi kanun tasarısı veriyor, başkanlık sisteminde başkan kanun tasarısı getiremez, kanun da teklif edemez, o tamamen parlamentonun işi.
Yürütmeyi ayırıyor ve yürütme tek kişi tarafından kullanılıyor, koalisyon yok, başka şey yok ve halka sadece hesap veriyor. Parlamento da yürütmeyi denetliyor. Aynı zamanda parlamentoya da hesap veriyor bir noktada, çünkü parlamento da onu denetliyor, bütçesini onaylıyor, başka denetim mekanizmaları var onu kullanıyor, suçlama sistemi var, onu kullanıyor, başka uygulamalar var onu kullanıyor. Yasama da başkanı denetliyor. Başkanın da veto hakkı var. Başkanın da yasamaya karşı bir takım güçleri var. Bu ne yapıyor sonuçta, yasama ve yürütme arasında uzlaşmayı zorlayan, yasal dayanaklarıyla zorlayan bir sisteme gidiyor. Çünkü yasamayla uzlaşmayan bir başkanın başarılı olma şansı yok. Başkanla uzlaşmadığı zaman da yasamanın orada da bir şeyi yok. O zaman ne yapıyor? Hem yasama hem yürütme birbiriyle uzlaşması gerekiyor.”
Bozdağ, soru üzerine uzlaşma oluşmadığı zaman sistemde tıkanma yaşanmayacağını ifade ederek, başka mekanizmaların devreye girdiğini söyledi ve ABD'deki uygulamaları örnek gösterdi.
Bozdağ,
seçim seçeneğine de işaret ederek, “Sandıkta vatandaş uzlaşmada kim yanlış yapıyorsa faturasını onun önüne koyar, iktidar değişikliğini sağlar. Güçlü yürütme, güçlü yasama, etkin denetim ancak başkanlık sistemiyle sağlanabilir” dedi.