Güncelleme Tarihi:
"ÖNEMLİ BİR KARAR"
Bir gazetecinin, Anayasa Mahkemesinin İlker Başbuğ ile ilgili verdiği kararı hatırlatması üzerine Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, şöyle konuştu:
"Anayasa mahkemesinin Sayın Başbuğ ile ilgili verdiği karar önemli bir karar olarak görüyorum ve yerinde bir karar olarak görüyorum. Önemli çünkü, insanların kişi olarak hürriyeti ve güvenliği, hukuku, onuru son derece önemli. Bunu korumak görevi de hepimize ait. Ama herkesten çok yargı görevi yapanların bu hususa riayet etmesi lazım. Kişi hürriyeti ve güvenliğini herkes koruyacak. Yargı görevi yapanlar herkesten daha fazla koruması lazım. Tutuklama kararı verirken veya başka bir koruma tedbirlerine başvururken mutlaka hukukun öngördüğü gerekçeler sıhhatli bir şekilde olmalı ve bunlar kararlar da detaylı bir şekilde yazılmalıdır. Biz de daha önce bu konuda yasal düzenlemeler yaptık. Bunlar somut gerekçeler olsun ve bunlar yasa da yazılsın, bu noktada önemli yasal düzenlemeler yaptık. Esasında hükümetlerimiz döneminde tutuklulukla ilgili katolog suçları getirerek, tutuklulukta süre sınırı getirerek tutuklamanın da istisnasının istisnası gerektiğine ilişkin yasalarla kararlı bir irade ortaya koyuldu. Ancak maalesef bazı davalar nedeniyle Türkiye'de tutukluluk sanki bir kural gibi serbest yargılama istisna gibi bir algı oluşmasına yol açtı"
Başbuğ’dan çifte tahliye başvurusu
Anayasa Mahkemesi’nin(AYM) Ergenekon davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’a tahliye yolunu açan kararının ardından dün davanın görüldüğü İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne tahliye dilekçesi veren Başbuğu’un avukatı İlkay Sezer, bugün de Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gelerek nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe verdi. ÖYM ve TMK 10’la yetkili mahkemelerinin kapatılması nedeniyle Başbuğ’un tahliye talebini İstanbul 20’inci Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirecek. Ayşegül USTA/İSTANBULİŞTE DİĞER TAHLİYE DİLEKÇESİ VEREN İSİMLER
Tuncay Özkan'ın avukatı Hüseyin Ersöz tarafından İstanbul nöbetçi ağır ceza mahkemesine verilen dilekçede, 5 yıl 6 aydır tutuklu olan Özkan'ın özgürlüğünün kısıtlandığı belirtildi. Yürürlüğe giren 6526 sayılı yasanın geçici 14. maddesiyle 10 yıllık
tutukluluk süresinin kaldırıldığı hatırlatılan dilekçede, Özkan hakkında uygulanacak azami tutukluluk süresinin 5 yıl olduğu anımsatılarak, tahliyesi istendi.
Ersöz tarafından müvekkili Levent Göktaş hakkında nöbetçi ağır ceza mahkemesine verilen dilekçede de 5 yıl 2 aydır tutuklu olan Göktaş'ın serbest bırakılması talep edildi.
Öte yandan Ergenekon davasında 5 yılı aşkın süredir tutuklu olan Doğu Perinçek, emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Muzaffer Tekin, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Hikmet Çiçek, Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım'ın da nöbetçi ağır ceza mahkemesine tahliye istemiyle başvurdukları öğrenildi.
"150 CİVARINDA VATANDAŞIMIZ VAR"
Konuşmasında, 'Biz bunu ortadan kaldırmak içinde biliyorsunuz adli kontrol konusunda yasal bir üst sınır vardı' diyen Bakan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şimdi tutuklamayı gerektiren hallerde dahi adli kontrole hükmederek serbest yargılama yapılabilmesinin de önünü açtık. Son derece önemli bir karar. Biz tutuklulukta biliyorsunuz üst sınır terörle mücadele kanununda yer alan suçlar bakımından 10 yıldır, şimdi onu 5 yıla çeken adımı attık. Dün Cumhurbaşkanımız yasayı onayladı, resmi gazetede de yayınlandı. Dün itibari ile bu yasa da yürürlüğe girmiş durumda. Şu anda tutuklulukta azami süre 5 yılla sınırlanmış oldu. Bugün belki bu kanun gereği bazı tahliyeler de yapılabilir. Bizim elimizdeki rakamlar 150 civarındaki vatandaşımızın yararlanma ihtimali bulunduğu yöndedir. Tabi Sayın Başbuğ ile ilgili Anayasa mahkemesinin kararı da, ilk derece mahkemesinin de bugüne kadar gerekçeli kararı yazmamış olması önemli bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. Bu kararın gerekçelerinin birisi de odur. Mahkemeler karar verirken gerekçesi hazır haldeyse asıl karar vermesi ve karar verdiği anda gerekçeyi de dosyaya koyması lazım. Eğer mahkeme karar verdiği anda gerekçeyi dosyaya koyamıyorsa kanun diyor ki, 15 gün içerisinde gerekçeyi dosyaya koyması lazım. İşte Sayın Başbuğ'nun da yargılandığı davada 7 ayı aştı hala mahkeme gerekçeli kararı yazıp dosyasına koymadı, koyamadı. Bu büyük bir yanlışlıktır. Yasanın öngördüğü kuralların ihlalidir. Çünkü yasa 15 gün süre veriyor. Son TMK'ları kaldırıp, TMK ona göre görevli özel mahkemeleri kaldıran kanunda yeni bir 15 günlük süre verdi. Umarım ki bu süre içerisinde gerekçeli karar yazılır. Bunun önemi çok büyük. Çünkü temyiz hakkını kullanacak mahkum olan kişiler, bu hakkı kullanamıyor. Belki Yargıtay bozacak, bazıları tahliye olacak, belki olmayacak. Ama bireysel başvuruya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi diğer yargı yollarına müracaat etme hakkı var, imkanı var. Kararın direk yazılmamış olması hale dosyasına konmamış olması burada hüküm giyen vatandaşlarımızın yargıtayda ve diğer yargı yollarında hak aramasını da geciktirmektedir. Burada lehlerine çıkacak karar belki bazıların tahliyesini gerektirecektir, o tahliye edilecek kişiler mevcut yazılan karardan karar nedeniyle belki şu anda 7 aydır içeride haksız olarak yatıyor da olabilir. O yüzden kararın dosyaya yazılması doğru olandır. Bende adalet bakanı olarak bir mahkeme kararının gerekçesini 7 aydır yazılmamış olmasını anlamakta zorlanıyorum. Ben hukuksal bir gerekçe bulamıyorum"
ARINÇ: KARAR TAHLİYEYE YÖNELİK DEĞİL
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesi'nin eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ için verdiği kararı, çok doğru bulduğunu belirterek, "Ancak bunun diğer kararlarla tamamen örtüştüğünü söyleyemem. Bu da kişisel hakların ihlal edildiği noktasında bir karar. Bu karar belki doğrudan tahliyeyi öngörmüyor ama geniş itibariyle aldığınız zaman dolaylı hedeflediği bazı noktalar itibariyle belki tahliyenin de olabileceğini düşünebiliriz" dedi.
Arınç, diğer kararların doğrudan tahliyeye yönelik olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Ama bu kararın, doğrudan tahliyeye yönelik olmadığını düşünüyorum. Çünkü kararın özetinde, karar verilmiş olmasına rağmen, aradan 6-7 ay geçmiş olmasına rağmen henüz o mahkemenin gerekçeli kararını yazmadığı noktasında. Gerçekten bu büyük bir eksiklik ve ayıptı ancak dün sayın Cumhurbaşkanımız, özel yetkili mahkemeleri kaldıran, tutukluluk sürelerini 5 yıla indiren ve bazı buna bağlı kanun değişikliklerini içeren kanun maddesini onayladı. Dün yürürlüğe giren bu karar gereğince de özel yetkili mahkemelerde verilen kararların gerekçesinin en geç 15 gün içerisinde yazılması lazım. Böylelikle Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bireysel başvuru kararıyla, dün yürürlüğe giren kanun birbirini adeta tamamlıyor. Gerekçeli karardan sonra, Yargıtay süreci başlayacaktır, Yargıtay'ın incelemesinin sonucunda da verilecek kararları, hep birlikte göreceğiz ama ben Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru üzerine verdiği kararı isabetli ve olumlu buluyorum."