Güncelleme Tarihi:
Bilal Çetin'in bugünkü yazısı şöyle:
"Milletvekili maaşları ile ilgili sevimsiz tartışma devam ediyor. Dün son olarak Meclis Başkanı Cemil Çiçek de açıklama yapma gereği duydu.
Doğal olarak Meclis’in itibarını ve milletvekillerini, yeni maaş düzenlemesini savunuyor Cemil Çiçek. “Maaş zammının geceyarısı çıkarıldığı” haberlerine içerlemiş. Sözkonusu yasal düzenlemenin daha erken bir saatte yapıldığını söylüyor.
En çok da işin başında ortak uzlaşmaya “evet” deyip şimdi itiraz eden CHP yönetimine ve Ertuğrul Günay başta olmak üzere yüksek maaşları eleştiren milletvekillerine sitem ediyor Çiçek.
Özellikle de CHP başta olmak üzere siyasi partilere “sorumluluktan kaçmayın” demeye getiriyor Meclis Başkanı:
“Bu (maaş zammı) bir ihtiyaçtan kaynaklandı. Böyle bir düzenleme yapılması gerekiyordu. Kimsenin kendi başına yaptığı bir iş değildir. İlgililerin hepsinin (tüm siyasi parti yöneticilerinin) yetkisi, bilgisi ve belirli ölçüde de desteği ve katkısıyla bu yasa çıkarıldı. Şimdi tribünlere karşı böyle söyleniyor...”
Evet demek ki bu maaş zammı işi tüm siyasi partilerin ortak yapımı...
Olabilir, bunda yadırganacak bir durum yok. Meclis, elbette üyelerinin maaşını serbestçe istediği gibi belirleyecektir. Bunda eleştirilecek bir yan yok. Ama bunu kamuoyunun dikkatinden gizleyerek değil, kamuoyu ile tartışarak yapsaydı belki de daha makul, savunulabilir bir maaş ve zam oranı bulunabilirdi.
İşin bir tarafı bu.
İkinci ve daha önemli kısmı ise yapılan bu düzenleme ile Türkiye Cumhuriyeti milletvekillerinin Avrupa’da en yüksek gelire sahip parlamenterler konumuna gelmeleridir.
Bu düzeyde bir maaş hiçbir Avrupa demokrasisinde yok.
Yani Türkiye bugün kişi başına düşen yıllık ortalama gelir yönünden Avrupa’nın en yoksul ülkesi. Ama milletvekillerinin elde ettiği maaş geliri bakımından ise birinci sırada.
Şimdi denebilir ki;
“Türkiye’nin kaderini belirleyen, belirleyecek olan kararların altına imza atan 550 seçilmiş vekilin aldığı maaş tartışma konusu yapılmamalı, bu ayıp bir durumdur...”
Gerçekten de öyle. Ama bu işin aması var...
Halkının yıllık ortalama geliri 10 bin doların altında olan ülkenin milletvekillerinin 70 bin doları az bulup bu rakamı 120 bin dolara çıkarmaları ne yazık ki mesele olur, tartışılır...
Şu anda Türkiye’de olan da budur.
Bugün Avrupa’nın en zengin ülkelerinden biri olan Norveç’te kişi başına düşen milli gelir 84 bin 200 dolar, Norveç parlamentosu üyelerinin maaş gelirlerinin yıllık toplamı ise sadece 90 bin dolar. Bizde henüz iki yılını doldurmadıkları için emekli olamamış ve henüz emekli aylığa alamayan vekillerin yıllık maaşları toplamı 70 bin, diğerlerinin ise yeni düzenleme ile 120 bin dolar olacak. Bu gelir Avrupa’nın hiçbir ülkesinde yok.
AB’de yıllık ortalama kişi başına gelir bakımından Türkiye’ye en yakın ülke Polonya. Polonya’da kişi başına gelir 12 bin 440 dolar. Milletvekili maaşı ise 1.893 dolar. Yani Polonya halkının ortalama gelirinden yüzde 182,6 daha fazla maaş geliri elde ediyor Polonyalı vekiller. Bizde ise ortalama kişi başına gelir 9 bin 890 dolar, milletvekili maaşı, emekli aylığı dahil 10 bin dolar, yıllık gelir ise emekli aylığı hariç 70 bin, dahil edilirse 120 bin dolar. Halkın elde ettiği ortalama gelirin yüzde 1213 (yüzde binikiyüzonüç) oranında daha fazla maaş geliri elde edecek vekiller.
Bu oran, bu dengesizlik hiçbir demokraside yok...
Dünya Bankası’nın en son raporundaki ülkelerin 2010 yılı kişi başına milli gelir rakamlarını esas aldım. İnternette de Yılmaz Dağdeviren’in çeşitli Avrupa ülkelerindeki milletvekili maaşları ile ilgili araştırmasını buldum. Rakamlar yan yana getirildiğinde şu çarpıcı tablo ortaya çıkıyor:
Bu tabloyu “milletvekilleri geçim sıkıntısı çekiyor, geleni gideni çok oluyor” diye izah edebilmek de pek kolay değil."