Güncelleme Tarihi:
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesindeki 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı kışladan, zırhlı askeri araçlarla İstanbul'a gitmek üzere yola çıkan ve otoban gişelerinde vatandaşlarca durdurulduktan sonra kanunsuz emri uygulamaması ve kışlaya dönmesi konusunda yetkililerce uyarılmasına rağmen "Askerin silahı var, herkes açılsın" diyen eski yarbay Latif Çiçek, yargılama aşamasında diğer darbeciler gibi inkar taktiğini uyguladı.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından bağımsız mahkemelerde yargılanan sanıklar, yargılama aşamasında örgütün yönlendirmesiyle inkar taktiğini uyguluyor. Cezaevine girdikten sonra örgüt talimatı çerçevesinde inkar yolunu seçen sanıklar, yargılama aşamasında elde edilen görüntü, ses kaydı ve tanık ifadeleri karşısında çoğu zaman "bilmiyorum", "hatırlamıyorum", "duymadım" gibi ifadelerle savunma yapıyor.
İnkarı seçen sanıklardan biri de eski yarbay Latif Çiçek. 15 Temmuz gecesi, Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesindeki 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı kışladan, zırhlı askeri araçlarla İstanbul'a gitmek üzere yola çıkan Çiçek ve komutasındaki bir grup askerin, otoban gişelerinde dönemin Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcısı Soner Gül, Kaymakam Vekili Tarkan Keskin ve vatandaşlar tarafından durdurulması kameraya yansıdı.
Yetkililerin, kanunsuz emri uygulamaması ve kışlaya dönmesi konusunda uyardığı darbeci Çiçek'in, çeşitli tehditler savurduğu ortaya çıktı.
Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 800 sayfalık iddianamede, Latif Çiçek'in askeri konvoyun önünü kesen vatandaşları tehdit ettiği ve emir komutasında olan askerlere "İstanbul'a gittiğiniz takdirde gişelerde sivil halk ve polisler sizi bırakmazlarsa topluluğun üzerine ateş açın ve yolunuza devam edin." talimatı verdiği bilgisi yer aldı.
İddianameye göre, askeri birliği Lüleburgaz otoban gişelerinde durdurulan Çiçek'in, Başsavcı Soner Gül'e hitaben "Beni gözaltına almanız yanlış olur, askerde silah var." dediği tespit edildi.
Vatandaşlar ve Gül ile yaklaşık bir saat aralarında tartışma çıkan Çiçek'in, İstanbul'a gitmeleri için Genelkurmay'dan emir geldiğini söyleyerek, yolun açılması için yoğun çaba sarf ettiği belirtildi.
Çiçek'in vatandaşlara ve emniyet güçlerine hitaben "Askerde silah var, beni gözaltına almanız yanlış, Genelkurmay'dan emir var. Bak bunlar silahlı, bana dokunursanız size silah doğrultur. Askeri indirmeyin ateş ederler, uygunsuz bir davranış olur." şeklinde beyanlarda bulunduğu tutanaklara geçti.
İddianamede darbeci Çiçek'in "Hareket ederseniz ZPT'nin önüne yatarım" diyen bir vatandaşı da, "Yat bakalım nasıl eziyorum, biz de ölmeye geldik" şeklinde tehdit ettiği bilgisine de yer verildi.
Tartışmaların yaşandığı sırada diğer şüpheli rütbeli askeri personelin de askeri araçları sivil vatandaşların üzerilerine yönlendirdikleri ve elleri silahların tetiklerinde etrafa baktıkları belirlendi.
Çiçek'in kendisinin emirlerine uymayan merkez komutanına da "Ben senin notunu aldım, ben emirleri Genelkurmay Karargahından alıyorum." şeklindeki tehdit ifadeleri de iddianamede kaydedildi.
Darbeci yarbay, FETÖ üyelerinin başvurduğu inkar stratejisini savcılıkta olduğu gibi mahkemede de sürdürdü.
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine katıldıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan 81 askerle yargılanan Çiçek, savcılıkta suçsuz olduğu savunmasını yaptı.
Verdiği emirlerin hepsinin yasal olduğunu savunan ve darbe girişimiyle hiçbir ilgisinin olmadığını ileri süren Çiçek, Kolluk Kuvvetlerinin Toplumsal Olaylarda Desteklenmesi (KOKTOD) planı kapsamında İstanbul'a darbecileri bastırmak için kışladan çıkış yaptıklarını iddia etti.
TUGAY KOMUTANINI SUÇLADI
Mahkemedeki savunmalarında dönemin tugay komutanı Cemalettin Doğan'ın emri ile İstanbul'a gitmek üzere askerleri hazırladıklarını savunan Çiçek, tüm personelin mühimmat aldığını belirtti.
Tugay mühimmat sorumlusundan en son mühimmatı taburun aldığını belirten Çiçek, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Sadece rütbeli personel mühimmat aldı. Onlar da hücum yeleklerinde bulundurdular. 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece, telefonla aranmam üzerine beylik silahımı bile almadan, aceleyle tugaya geldim. Bana verilen emir üzerine askerleri uyandırarak hücum yeleği ve silahlarla donattık. Televizyonda gördüğüm haberlerden dolayı kafamda tereddütler oluştu. Üst rütbeli komutanlarıma konuyu sorduğumda, kimse net ve kesin bir şey demedi. Sıkıyönetim emirlerinden bize bahsedilmedi. Tugay komutanı kışlaya gelerek intikal hazırlıklarını kontrol etti ve 'çıkın' diye emir verdi. Ben de adet olduğu üzere çıkış yapmadan önce tabur personelini toplayıp o ana kadar öğrendiklerimi ve bize verilen görev konusunda kısa bir konuşma yapmamı müteakip, kışladan 04.30'da çıkış yaptık."
Çiçek, otobana girmeden önce yolun emniyet güçlerince kesildiğini görünce konvoyu durdurup polislerin yanına gittiğini ifade ederek, görevlilere "1. Ordunun emriyle KOKTOD kapsamında darbeyi bastırmak üzere İstanbul'a gittiklerini" söylediğini, orada bulunan savcıya ve emniyet personeline direnmediğini iddia etti.
Darbeciler tarafından İstanbul, İzmir ve Ankara gibi illerde düzenlenen hiçbir toplantıya katılmadığını öne süren Çiçek, terör örgütü tarafından kendisine hiçbir emir verilmediğini savundu.
KOLORDU KOMUTANININ TELEFONUNU SURATINA KAPATMIŞ
Mahkemede tanık olarak dinlenen, olay tarihinde Çorlu'daki 5. Kolordu Komutanı olan emekli Korgeneral Alparslan Erdoğan, Çiçek'in o gece darbe yanlısı olarak hareket ettiğini belirtti.
Tugay komutanını darbe yanlısı bir harekete katılmamaları ve kışladan çıkmamaları için uyardığını aktaran Erdoğan, o gece darbecilerin karşısında durmak amacıyla birer birlik hazırlatmalarını ancak emri dışında hareket etmemelerini istediğini ifade etti.
İkinci birliğin hareket ettiğini öğrendiğinde, Çiçek'e birkaç kez arama sonucu ulaştığını belirten Erdoğan, beyanında "Yarbayı aradım, başta cevap vermedi. Daha sonra telefonu açtı. Kendimi tanıttım, telefonu suratıma kapattı.'' ifadelerini kullandı.
KENDİNİ HAKLI ÇIKARTMAYA ÇALIŞMIŞ
Bir yandan İstanbul'a gitmek için direnen Çiçek'in, diğer yandan da olayları kendisinin önlediğini savunması, tutanaklara şu şekilde geçti:
''Eğer taburun başında ben olmasaydım, Lüleburgaz'da daha büyük olaylar olabilirdi. Taburun başında olmam büyük bir şanstır. O gece ben orada olduğum için kimsenin burnu bile kanamamıştır. Bu durum göz önünde bulundurulmalıdır.''
GÖRÜNTÜLERİ GÜLEREK İZLEDİ
İddianameye göre, darbe girişiminden 4 gün önce 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına tabur komutanı olarak atanan ve darbe teşebbüsünün yaşandığı gece askerleri uyandırarak hücum yeleği, silah ve uçaksavar mühimmatları ile donatan Çiçek'in, kalkışmanın yaşandığı gece askeri konvoyun önünü kesen vatandaşları, "Askerin silahı var, herkes açılsın" şeklinde tehdit etmesine ilişkin görüntüler tespit edildi.
Mahkeme salonunda görüntüleri gülerek izleyen Çiçek'in, olayları inkar etmesi ve taraflı anlatmasına yargı inanmadı.
Darbeci eski yarbay Çiçek, yargılandığı davada "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edildi.