Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de işitme engelli bireylerin üniversite hayatında yaşadığı zorlukları ilk kez inceleyen araştırma çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Odyoloji Anabilim Dalı’ndan Dr. Hülya Göçmenler, 20 öğrenci ile birebir görüşerek ortaya çıkardığı tabloyu şöyle anlattı: “İşitme engelliler meslek seçimlerini dahi az iletişim kurmalarını gerektirecek bölümlerden seçiyor. Hemen hepsinin eğitim hayatlarında travmatik, üzücü hikâyeler var. Öğretmenlerinin yaka mikrofonu takmasını istemek gibi hakları var ancak çoğu bundan haberdar değil.
GÖRÜNEN YÜZÜ
İşitme kaybı buzdağının görünen yüzü. Bunun psikolojisi, sosyal ilişkiler boyutundaki yaralar çok daha derin. Çoğu öğrenci sayısal bölümleri seçerek daha az iletişim kuracakları alanlara yönelmiş. Yani aslında istedikleri meslek farklı bile olsa hayatta zorlanmamak adına başka bölümlere yönelmiş durumdalar. İşitme engelli bireyler sayı olarak az değil ancak görme ve bedensel engelli bireylere göre daha kolay bir engel gibi görünse dahi üniversitede sayıları çok daha az.
YAKA MİKROFONU
İşitme engellilerin imdadına teknoloji yetişti. Yaka mikrofonu sayesinde konuşan kişinin sesi, doğrudan öğrencinin kulaklığına gidiyor ve net bir şekilde anlamasını sağlıyor. Ancak çoğu kurumda öğretmenler yaka mikrofonundan haberdar değil veya öğrenci teklif ettiğinde de sesinin kaydedileceğini düşünerek kullanmaktan kaçıyorlar.”
YAŞADIKLARINI ANLATTILAR
* “Özel üniversite olduğu için bir tane engelli bursu hakkı vardı. Başka bir engelli yararlandı. O hiç duyamıyor ve konuşamıyordu. Ben de o alsın diye bursa başvurmadım. Biraz daha çalışarak daha yüksek puanla burs almaya çalıştım ama alamadım.”
* “Bir gün iki arkadaşım bana bakarak hakkımda bir şeyler söyledi. Biri sanırım benim anlamamdan endişe etmişti. Diğeri de ‘Boşver o zaten duymaz’ dedi ama ben duymuştum.”
* “İşitme kayıplı kişilerin kendilerini çok iyi ifade edemediklerini düşündüğüm için çocuk gelişimi mesleğini seçtim. Ben de kendimi çok iyi ifade edemiyorum. Onları anlayabilecek birilerine ihtiyacı olduklarını düşünüyorum.”
LİSE BİRİNCİSİ
* Araştırmaya katılan öğrencilerden biri de Sabancı Üniversitesi’nde Mekatronik Mühendisliği öğrencisi Seray Küçükboyacı. Ortaokulu üçüncü, liseyi birinci bitiren Küçükboyacı, “En önemlisi anne babaların çocuklarından beklentiyi düşük tutmaması. Eğer ‘Benim çocuğum daha fazlasını yapamaz zaten’ diye düşünüp hareket ederlerse çocuklar baştan kaybediyor. Okul hayatımda hem iyi hem de kötü hikâyeler yaşadım. İnsanlar kendi aralarında konuştuğu zaman ben sadece bir gürültü duyuyorum. O yüzden de derslerde öğretmenlerim yaka mikrofonu kullanıyordu” dedi.