Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2001 00:00
ŞÖYLE bir soruyla başlayayım. Boşandığınız kadın veya erkek, yıllar sonra bir gün size ait malları satmaya başlarsa ne hissedersiniz?Ne bileyim mesela, sevdiğiniz bir insanın size hediye ettiği eşyayı, bir gün bir müzayede salonunun kataloğunda gördüğünüz an kafanızdan neler geçer, neler düşünürsünüz?Ağzınızdan çıkan ilk kelime veya cümle bir küfür mü olur?Yoksa ‘‘Artık ayrıldık, o ne isterse yapar mı dersiniz?’’Bakın bu soru nereden aklıma geldi söyleyeyim.* * *Geçen cuma günü Anadolu Ajansı'nda küçük bir
haber yayınlandı.Aslında haber değil, ünlü bir şairimizin açıklamasıydı. Büyük, çok büyük bir şairin derin üzüntüsünü ve özür dilemelerini dile getiren bir açıklama.Bu açıklama dünkü gazetelerde pek yer bulamadı.Bunda benim de hatam var, ama ne yaparsınız, pespaye bir terörün patlamaları kulaklarımızı sağır, gözlerimizi kör ettiğinden bunu göremedik.Olay şu...‘‘Librairie de Pera’’ önümüzdeki çarşamba günü bir müzayede düzenliyor.Bu müzayedede, nadir kitaplar satışa sunulacak.Bunlar arasında, ünlü kimselere imzalanmış kitaplar da bulunacak.Müzayede için hazırlanan kataloğun 155'inci sayfasında, Melih Cevdet Anday'a imzalanmış epeyce kitap var.Kitaplarını imzalayıp, Melih Bey'e gönderen kişilerin hemen hepsi tanınmış simalar.Aralarında, Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Bülent Ecevit, Fakir Baykurt, İlhan Berk, Niyazi Berkes, Pertev Naili Boratav, A. Kadir, Bedri Rahmi, Ahmet Muhip Dıranas, Aziz Nesin, Selim İleri, Yaşar Kemal, Cahit Külebi, Behçet Necatigil, Ülkü Tamer, Orhan Veli, Can Yücel, Mina Urgan, Adalet Ağaoğlu, Çetin Altan, Salah Birsel ve daha birçok yazar...* * *Öğretim üyeliğim yıllarında bazen eski kitap satan yerlerde böyle imzalı kitaplara rastlayınca, hemen onun arkasındaki hikáyeleri düşünürdüm.Kendi kendime senaryolar yazardım. O yüzden Melih Bey'e imzalanmış kitapların müzayedede satılacağını okuduğum zaman da içim burkulmuştu.Melih Bey çok zor durumda mıydı?Sağlığı mı onu buna zorlamıştı?Ama olayın altından hiç beklemediğim bir şey çıktı.Melih Cevdet Anday, gazetelerde müzayede haberini okuyunca hemen Anadolu Ajansı'na bir açıklama yapmış.Aynen aktarıyorum:‘‘Söz konusu kitapları, yıllar önce ayrıldığım eski eşim ile çocuğumuza bırakmak zorunda kalmıştım. Ne yazık ki, aradan uzun bir süre geçtikten sonra bu kitaplar açık artırmayla satılmak üzere bir ticari kuruluşa verilmiştir. Bütün bunlar bilgim ve onayım dışında olmuştur. Düzenlenecek müzayede ile hiçbir ilgim bulunmamaktadır. Bu haksız davranış karşısında duyduğum sonsuz üzüntü ve utancı, kırgınlığımı tüm ozan, yazar, gazeteci meslektaşlarıma ve okurlarıma açıklar, bu yanlış ve yersiz davranıştan dolayı herkesten özür dilerim.’’* * *Bir yandan sevindim. Melih Bey için kurduğum o acıklı senaryo doğru çıkmamıştı.Bir yandan onun kadar üzüldüm. Onu çok iyi anladım.Düşünün bir yazar, bir şair sizi önemsemiş, kitabını imzalayıp göndermiş ve o kitap şimdi bir müzayedede satışa çıkıyor.Sonra bu konuda kendi kendime derin bir tartışmaya girdim.Sessiz ve sadece kendimin işitebildiği bir tartışmaya.Bir insandan ayrılıyorsunuz ve bir jest yaparak her şeyinizi ona bırakıyorsunuz. Bunlar arasında böyle kitaplar da var.Acaba bu kitapları satmak onun hakkı mıdır? Hukuken belki, ama manen...Tabii arkasından bir soru daha.Ayrılık bir bitiş olduğu, çoğu kez de geride burukluklar, kızgınlıklar, hatta derin öfkeler bıraktığına göre böyle manevi bir ‘‘taahhüt’’ söz konusu olur mu?* * *Bana sorsaydınız cevabım şu olurdu:En kötü ayrılıklardan bile geriye, ‘‘altına inilmeyecek taahhütler kalır’’.Kalmalıdır.Yani ‘‘Ben olsam satmazdım’’ diyorum.* * *Tam yazımı bitirirken aklıma şeytanca bir ihtimal daha geldi.İmzalı kitapların satılması ille de ayıp bir şey midir?Sonunda onu alacak kişi, üstündeki her iki isme de saygı duyan, önem veren bir insan olacaktır.Hem kitabı yazıp imzalayana, hem de adına imzalanan kişiye saygı duyan biri.Yani işin bir de bu yanı var.Sadece, Melih Bey çok üzülmüşse, onu biraz olsun teselli edeyim diye bu ihtimali de yazıyorum.
button