Boru Hattı Satrancında Çoban Matı Olmayalım da..

Güncelleme Tarihi:

Boru Hattı Satrancında Çoban Matı Olmayalım da..
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2007 14:48

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ead6d4f018fbb8f89a0505
15 Mart 2007 tarihinde, Rusya lideri Putin, Yunanistan Devlet Başkanı Papoulias'ın yanısıra, Yunanistan ve Bulgaristan Başbakanları'nın da hazır bulundukları Atina'daki törende, üzerinde yıllardır konuşulan Boğaz "by-pass" hatlarından biri olan Burgaz-Dedeağaç'ın temelinin atıldığını açıkladı. Bu açıklama, Boğaz "by-pass" hattı olarak Samsun-Ceyhan boru hattını öne süren Türkiye'de, kimi kesimlerde ciddi hayal kırıklığına neden oldu. Bir kesim, daha da ileri giderek "hükümetin, Rusya'nın da tercih ettiği Kıyıköy - Saros hattı (Türkiye topraklarından geçen Trans-Trakya hattı) yerine Samsun - Ceyhan'ı öne çıkarmasıyla büyük hata yaptığını ve Türkiye'nin bir terminal olma olanağını yitirdiğini" öne sürdü. Putin'in açıklamalarına hükümetin tepkisiyse, uzun süredir Rusya'nın ilgi duyduğu ve belli oranda olgunlaşmış bir proje olan Mavi Akım Gaz Boru Hattı'nın önce Ceyhan'a, oradan da İsrail'e uzatılması projesinin askıya alındığını açıklamak biçiminde oldu. Bu hamlesine, Rus tarafının petrol vermeyeceğini açıkladığı Samsun - Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesi'nin temel atma törenini 24 Nisan 2007'de gerçekleştirerek de yeni bir adım ekledi. Dilerseniz, bu ardı ardına gelen satranç hamlelerinin bir değerlendirmesini yapalım ve Türkiye açısından olumlu ve olumsuz yanlarını karşılaştırmaya çalışalım.

BOĞAZ'A BY-PASS ALTERNATİFLERİ

Haberin Devamı

Rusya ve Hazar Bölgesi'nin artan petrol üretimi, İstanbul ve Çanakkale (Türk) Boğazları'na yönelik petrol yüklü tankerlerin yarattığı kaza ve insana/çevreye zarar riskini hızla artırıyor. Boğazlardan halen günde 3 milyon varil petrol yüklü tanker geçiyor. Bu miktarın 2010 yılında 4 milyon varile yükselmesi bekleniyor; dolayısıyla zaten yüksek olan kaza riskinin daha da artması söz konusu olacak. Geçen yılın Temmuz ayından beri devrede olan Bakü - Tiflis -

/images/100/0x0/55ead6d4f018fbb8f89a0507

Bakü - Tiflis - Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı


Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı, bu yükün günde 1 milyon varilini taşıyacak ve Boğazlardaki yüksek risk devam edecek… Bu noktada, çeşitli Boğaz "by-pass" hat alternatifleri, çeşitli ülkeler ve şirketler tarafından yaklaşık 10 yıldır öne sürülüyor. Şirketler kar, devletlerse jeopolitik üstünlük ve bir miktar transit geçiş geliri ve vergi peşindeler. Bu noktada Türkiye, çeşitli şirketlerin öne sürdüğü 2 seçenekten Samsun - Ceyhan üzerinde karar kıldı. Bu tercihte Çevre Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı, Dış İşleri Bakanlığı gibi kurumların görüşlerinin yanı sıra, bazı şirketlerin lobisinin de etkili olduğu öne sürüldü. Hattın ihalesiz verildiği savları da bir diğer eleştiri konusu oldu. Mevcut Transit Boru Hatları Kanunu'na göre, ülkemizi bir uçtan diğerine kat eden transit hatlar, Petrol İşleri'ne yapılan başvuruların, ilgili kurumların da görüşü alındıktan sonra, YPK kararıyla seçilmesine olanak veriyor. Bu noktada, hattın ihalesiz verildiğini söylemek, çok da anlamlı olmuyor. Ancak bilindiği kadarıyla hattın yapımı konusundaki şirket seçiminin, YPK kararı yerine Bakanlar Kurulu kararıyla yapılmış olması ve objektif kriterlere göre yapılmadığı öne sürülürse, daha yerinde olur diye düşünüyorum. Diğer yandan, Samsun - Ceyhan'ı gerçekleştirmek üzere hak tanınan şirkete, yasada öngörülen 6 aylık sürenin bitmesine ve gerekliliklerin tamamlanmamasına karşın, verilen "hakkın" hangi yasal dayanakla uzatıldığı da sorgulanabilir. Yani, eleştiri yapılacaksa, haklı temelde yapılmasında yarar var. Aksi halde, karşı tarafa, haksızken, haklı görünme olanağı verilmiş oluyor. Bunları söyledikten sonra, "Burgaz - Dedeağaç Türkiye'nin terminal, ya da yetkililerin nedense kullanmaya bayıldıkları ve Türkçe olmayan tabirle "hub" olma olanağını yok mu etti?" "Samsun - Ceyhan'a petrol var mı?" "Bu hat olursa, ikinci "rüya" mı yaşanacak?" gibi sorulara yanıt vermeye çalışalım.

PAZARLIK KOKUSU

Haberin Devamı

Burgaz - Dedeağaç gerçekleşirse, Türk Boğazları'nın üzerinden ilk aşamada günde 750 bin varil, ikinci aşamada 1 milyon varil petrol tankeri yükünü (riskini) kaldıracak. Rus, Yunan ve Bulgar dostlarımızın bütçelerinden Boğazlardan geçecek tanker yükünü azaltmalarına, neden gereğinden fazla üzülüyoruz? Kaldı ki, 15 Mart 2007 tarihli törende Putin'in "Artık Türkiye tek alternatif yol değil" gibi tercüme edilebilecek açıklamaları, acaba bir pazarlık pozisyonunu ifade ediyor olmasın? Putin'in açıklamasının ardından Rus şirketi Lukoil'in de "Samsun'a rafineri kurmaktan vazgeçtik. Burgaz'daki 7.5 milyon tonluk rafinerimizi 10 milyon tona çıkaracağız" açıklaması bir pazarlık kokusu taşımıyor mu? Ben sadece sesli düşünüyorum! Rusya bu satranç hamlelerini yaparken Türkiye'de yapılan, "Burgaz - Dedeağaç Türkiye'nin terminal olma şansını yok etti. Keşke Kıyıköy - Saros'u tercih etseydik" türü açıklamalar, bizi çoban matına götürür mü? Zira Rusya ile enerji alanında "çok bağımlı" bir ilişkimiz var. Tükettiğimiz (ithal ettiğimiz) gazın % 65'ini oldukça pahalı bir fiyatla Rusya'dan alıyoruz. Fiyat dahil anlaşmanın diğer maddeleri üzerinde lehimize düzeltme taleplerimiz var. Kim bilir belki Rus tarafı da "Almadan vermek Allah'a mahsus" dercesine, karşı taleplerini iletiyorlar: (Açıktan söylenmiyor tabi) "Gaz dağıtım ihalelerinde bize öncelik verin." "Tuz Gölü'nün altına yapılacak doğal gaz deposu işini bize verin". NABUCCO hattına da Türkiye - Yunanistan gaz hattına da gazı biz verelim". Benimki varsayım tabi…. O halde, Putin'in ve Lukoil'in açıklamalarını bu daha geniş çerçevede değerlendirsek ve çoban matı olmamak için daha dikkatli ve profesyonelce hamle yapsak iyi olmaz mı?

Haberin Devamı

HATLAR İSTİKRARSIZLIK DA GETİREBİLİR

Burgaz - Dedeağaç, Türkiye'nin terminal ya da köprü ya da "hub" (hab diye okunuyor..) olma şansını neden yok etsin? "Bölgeden geçen her hat Türkiye'den geçecek, geçmezse bittik" demek, ne kadar gerçekçi? "Geç tamamlandı, maliyeti öngörülenin çok üzerine çıktı" gibi, birçok haklı eleştiri yapsak da, BTC tamamlandı. Azerbaycan'ın Şah Deniz sahasında üretilen gazı BTC'ye paralel bir gaz hattıyla Türkiye'ye ve oradan da Avrupa'ya taşıyacak Güney Kafkasya Gaz Boru Hattı da tamamlandı. Kerkük - Yumurtalık ABD işgalinden beri çalışmıyor ama, o hat ta var. Mavi Akım'ın İsrail'e uzatılmasına ilişkin proje askıda ama gündemde. Ülkemizden Avrupa'ya, bu alandaki ilk somut adım olan Türkiye - Yunanistan Gaz Boru Hattı da Temmuz 2007'de tamamlanacak (Meriç geçişi bekleniyor). İran'dan gelen gaz hattı Erzurum'da BOTAŞ ağına bağlandı ve yıllardır gaz alıyoruz. Eğer koşullar olumlu gelişirse, Avrupa'ya İran'dan da gaz gidecek. Türkiye'yi Bulgaristan ve Romanya üzerinden Macaristan ve Avusturta'ya bağlayacak NABUCCO Gaz Hattı Projesi için fizibilite tamamlanmak üzere... Demek ki, günahları ve sevaplarıyla, çok sayıda, Doğu - Batı ve Kuzey - Güney eksenli çok sayıda hat ülkemizden geçiyor. Burgaz - Dedeağaç bunları ortadan kaldıracak mı ki, Türkiye önemini kaybetsin? Ama unutmayalım ki boru hatları geçtikleri coğrafyaya yalnız istikrar getirmezler. Kerkük - Yumurtalık örneğinde olduğu gibi, istikrarsızlık da getirebilirler. Ülkenizin uyguladığı politikalardan hoşnut olmayan küresel ya da bölgesel güçler, sizi "yola getirmek için" taşeron örgütler üzerinden bu hatları sabote etmeyi düşünebilirler. Diğer yandan bu hatların, ya da daha geniş tanımıyla küresel enerji arzının güvenliğini sağlamak gerekçesiyle, hattın geçtiği güzergaha yerleşmeyi deneyebilirler. Dolayısıyla boru hattı satrancını biraz daha boyutlu değerlendirmekte yarar var.

Haberin Devamı

ÇOBAN MATI OLMAYALIM

/images/100/0x0/55ead6d4f018fbb8f89a0509


Samsun - Ceyhan'a gelince… Dileriz hayırlı olur. Gerçekleşirse, Ceyhan'ın bir petrol merkezi olma potansiyeli artar. Boğazlar'ın riski azalır. Türk müteahhiti iş yapar. Ama hattın içinden geçecek ve hattı ekonomik olarak yapılabilir petrol var mı derseniz, o başka.. Karadeniz'e çıkan petrolün büyük bölümü Ruslar'a ait. Onlar da Samsun - Ceyhan'ı duymak istemediklerini söylüyorlar. Kazakların Ruslara rağmen petrol vermeleri kolay görünmüyor. Samsun - Ceyhan'ın ortağı olan ENİ'ye gelince, onların Karadeniz'e çıkabilecek (bölgedeki) asıl üretimleri Kazakistan'ın Kaşagan sahasında. Geçenlerde Kazakların BTC'ye petrol vereceklerini (Hazar'ın altından boru hattı ile) açıklamadı mı bizim yetkililer? Diğer yandan ENİ de BTC'nin hissedarı değil mi? Kazakistan'da üreteceği petrolü, kendi hissedar olduğu hatla (tamamlanmış ve işletmede olan) hatla taşımak istemez mi? Açıklamalara bakılırsa, Samsun - Ceyhan 1.5 milyar dolara mal olacak ve 2 yılda bitecek. Kim bu parayı yatırıp, petrolü sonra bulmayı düşünür? Yatırılan paranın hızla ve makul bir karla geri alınması gerek miyor mu? Her neyse, bu soruların yanıtını 1.5 milyar dolar yatırım yapacağını söyleyen şirketler yanıtlasın.. Para onların.. Biz boru hatları satrancında çoban matı olmamakla ilgiliyiz daha çok.. Ya da "hub"ı yutmamakla!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!