Borsanın 1 cente yürüyüşü

Güncelleme Tarihi:

Borsanın 1 cente yürüyüşü
Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 2002 00:00

Başbakan, ekonomi brifingi, faizsiz bono... Kim ne derse desin, kısa vadeli gündemimizi bu üç mesele belirleyecek. Piyasalar gönüllerindeki başbakan adayını net bir dille birkaç gündür ifade ediyor.Eğer Türk siyasetinde temel yapı taşları bizim anladığımız biçimde çatılmışsa, o zaman rahatlıkla Abdullah Gül'ün AKP hükümetinin başbakanı olacağını söyleyebiliriz. Faizsiz bono meselesi ise bir çok insanın ilk kez duyduğu ama İslam ülkelerinde uzun zamandır işleyen bir sistem. 11 Eylül sonrasında İslam ülkelerinin dışlandıkları batı medeniyeti yerine Türkiye'yi seçmelerini sağlayabilir. Ekonomi brifingi sonuçları açısından vatandaş için ne kadar hayırlı mesajlar içeriyor bilemem ama piyasaların çok hoşuna gitmiş gibi görünüyor.Abdullah Gül'ü piyasaların başbakan olarak görmek istemelerinin birkaç nedeni var. Öncelikle partinin beyin takımı içerisinde "yenileri" temsil etmesi, piyasaları tanıması, Erdoğan'a yakınlığı ve iş yapma biçimleri açısından görevini kukla mantığı ile değil bir ekip görüntüsü altında yürütebilecek olması ve tabii ki yeni dönemin en vazgeçilmez öğesi olan "siyaset- ekonomi" ayrışmasını elzem görmesi.Zaten bugüne kadar gerek medyaya yansıyan yorumlar, gerekse AKP tabanının çeşitli vesilelerle Erdoğan ile ilgili sorun çözülene dek Başbakanlıkta Gül'ü görmek istediğini ifade etmesi ve tabii ki en önemlisi isim telaffuzundan ısrarla kaçınan AKP üst yönetiminin (Recep Tayyip Erdoğan'ın yani) aksi bir görüş öne sürmemesi bu tezi destekler nitelikte. Yeni dalga geliyorO zaman rahatlıkla şunu söyleyebilirim, bu hafta dinlenen ve geçen haftaki yüzde 35'lik yükselişini ivme yitirmeden sindirmeye çalışan borsa endeksi pazartesiden itibaren yeni bir yükseliş dalgasına başlayacaktır. Bu yükselişin hedefi ise ilk etapta 15.000 puan ardından da 1-1.5 cent aralığı olacaktır. "Gül seçilmezse ne olur" sorusunun yanıtı ise net değil. Eğer Gül ile aynı niteliklere sahip bir başka isim Başbakan olursa o zaman borsanın hareketi yine yukarda bahsettiğimiz gibi olur ama kar realizasyonlarının daha sık yaşandığı ve biraz daha uzun zamana yayılmış bir hareket izleriz, soluksuz bir yükseliş değil. Piyasa dostu olmayan, emanetçi, kukla bir başbakan adayı ise piyasada ciddi şüpheler yaratabilir.Ekonomi brifingiTayyip Erdoğan her geçen gün iktidarda olmaya alıştığının sinyallerini veriyor. Dışarıya karşı uzlaşmacı bir siyaset izleyen Erdoğan, buna karşılık partisi içinde hem ekip mantığını ön plana çıkartan bir tavır ortaya koyarken bir yandan da, daha uzun bir süre başbakan olamayacağı ve özel konumunu sürdüreceği için, tabana ve partiye hakim  güçlü lider imajı çizmeyi ihmal etmiyor. Dün AKP yöneticileri (ve tabii ki Erdoğan), Türkiye'nin yaklaşık 2 yıldır uyguladığı ekonomik program ve mevcut ekonomik dengeler konusunda ekonomi bürokrasisinin A takımından bir brifing aldı. Erdoğan görüşme sonrasında ekibine bu konu ile ilgili olarak "konuşma yasağı" getirdi. Bu davranışın piyasalara verdiği güveni tahmin edersiniz. Ama asıl etkili olan görüşme sonrasında ekonomi bürokratlarının "Çok hazırlıklıydılar, doğru sorular sordular" sözleriyle AKP'nin ekonomi takımına tam not vermeleriydi. Birbiri üzerine gelen bu iki gelişmeye, bir de Gül'ün "IMF ile dördüncü gözden geçirme Ocak'ta yapılacak" sözü eklenince piyasalar daha da bir rahatladı. Şimdi bir de icraat alanında bürokratlar ve AKP yönetiminin uyumu tescillenirse piyasalar daha ciddi bir fon akışı ile karşılaşacak.Yeşil sermaye geliyor mu?Daha önce en azından borsaya fon girişi olduğunu, bunun yabancılardan kaynaklanmadığını, bildik yerli yatırımcıların da bu kadar ciddi bir sermaye girişi sağlayamayacağını söylemiştik. O zaman söylemeye çok dilimiz varmamıştı ama bu para girişinin adresinin daha önce Erbakan'ın siyasi yapılanması çevrezinde kendini tanımlayan ve bir türlü güvenip sisteme giremeyen yurtiçi ve yurtdışındaki yeşil sermaye olduğunu ime etmiştik. Şimdi bu iddiam ÖFK'lara dikkate değer miktardaki yeni fon akışı ile teyit edilmiş oldu. Bu akışın süreceğini söylemek yanlış bir tespit olmaz. Ama bu akışın yine daha önce yatırımcıyı uyardığımız "yakıcı sorunlar" sürecinin başlaması ile tavrının ne olacağı henüz kestirilemiyor. Yani türban meselesinde AKP yönetiminden gelecek ve tabanını memnun etmeyecek ters bir hareket bu sermayeyi geldiği gibi kaçırır da. Ha, burası Türkiye; bir giren bir daha çıkamaz diyorsanız o başka (Ayrıca sermayenin yeşili kırmızısı da olmaz.)Nedir bu faizsiz bono meselesi?İşleyiş olarak şöyle bir şey. Kamu önce özel statülü bir şirket kuruyor. Sonra bu şirkete yine kamuya ait bir aktifi devrediyor ve bu aktifin de özel sektöre kiralanması yoluyla bir gelir elde ediliyor. Bu gelir ise daha önceden piyasaya arz edilen senetler vasıtası ile hak sahiplerine dağıtılıyor. Bu tür sistemler İslam ülkelerinde, Bahreyn, Uyan, Lübnan v.s. uygulanan bir sistem. Gelelim bunun yararına. Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan üç ay önce Hazine'ye bu yönde bir teklif yaptıkların ve üç aydır Hazine ile birlikte konunun üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Hazine ise üç ay önce kendilerine böyle bir teklif geldiğini kabul ederken çalışma yapıldığı iddiasını yalanladı. Bu fikrin sahiplerinin eylem planı şöyle. 11 Eylül sonrası batı piyasalarından hatırı sayılır (en azından bizim ekonomimiz için) bir İslam ülkeleri kaynaklı fon çıkışı yaşandığı biliniyor. Amaç bu sermayeyi ülkeye çekebilmek. Başarılı olacaksa neden olmasın (Bir daha hatırlatalım da pekişin; paranın yeşili kırmızısı olmaaaz)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!