Güncelleme Tarihi:
Hakan Kırkoğlu, astroloji ile ilgilenenlerin yakından tanıdığı bir isim. İTÜ İşletme Mühendisliği'nden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden master derecesi alan Kırkoğlu, yedi yıl boyunca da bankacılık yaptı. 1997 yılında Londra’daki Faculty of Astrological Studies’den diploma alan ve astroloji ile profesyonel olarak ilgilenmeye başlayan Kırkoğlu, özellikle Türkiye ve dünya ekonomisi ile siyaset ve toplumsal olaylar hakkındaki öngörüleri ile dikkat çekiyor.
Referans Gazetesi'nden Kenan Başaran, gazetenin haftasonu sayısı için Kırkoğlu ile çarpıcı bir röportaj yaptı. İşte Hakan Kırkoğlu'na göre Türkiye ve dünyayı bekleyenler...
“Bir Türk kahvesi içene, kahve falı bedava”… İstanbul Beyoğlu’nda birçok kafenin önündeki tabelalarda bu “davet” yazılı. Sabah gazeteye önce burçlar sayfasından başlayanların sayısı da az değildir hani. Falımız “aşk ve para” vaziyetinin iyi olduğunu haber verirse ne âlâ ancak “aman dikkat” yolluysa “aman bee!” denir ve eklenir: “Zaten ben inanmıyorum.”
Hakan Kırkoğlu, 25 yıldır astrolojiyle ilgileniyor. Bu ilgi sonunda 2 kitap yazmış. 2005’te Doğan Kitap’tan çıkan Göklerin Bilgeliği kitabı meraklısı için iyi bir astrolojiye giriş kitabı ama benim gibi mesleki mecburiyetten ötürü eline alacaklar için "girişi olan ama çıkışı olmayan" bir kitap da olabilir. Çünkü iş öyle Mars, Jüpiter, Uranüs veya Oğlak, Kova, Yengeç ile bitmiyor. 4 elementten tutun da 1., 2., diye başlayıp 12. eve, 15 derecelik açılardan, karşıtlıklara kadar uzayıp giden bambaşka bir lisan astroloji. Yani iş öyle “burcun hangisi, yükselenin ne” ile bitmiyor.
İTÜ İşletme Mühendisliği Bölümü'nden mezun olan Kırkoğlu, Boğaziçi'nde de ekonomi yüksek lisansı yapmış. Kırkoğlu, 7 yıl bankacılık yaptıktan sonra hobisi olan astrolojiyle hayatını idame ettirmeye karar veriyor.
Karşımızda yazıları İtalyanca, Almanca, Fransızca, Rusça, İngilizce ve Çekçeye çevirilmiş bir “göklerin bilgesi” duruyor. Milliyet’teki köşesinde sadece biz fanilerin “aşk, meşk ve para vaziyetini” değil, aynı zamanda memleket ve diğer dünya ülkelerinin de “hali pürmelali"nin ne olacağına dair yazılar da kaleme alıyor. Misal; 2006’da yaptığı 2007 tahminlerinde Türkiye’nin kasım ayında bir Kuzey Irak probleminin olacağını açık açık yazmış.
Psikolojiden daha bilimsel
Gökyüzünden bakıldığında 1 ay sonra sadece yeni bir yıla değil, belki de yeni bir devire de gireceğiz. Çünkü Plüton Oğlak Burcu'na giriyor. Peki bunun manası ne?
Kadıköy Moda burnundaki ofiste 2 saati aşkın süren söyleşide benim önümde sorular, Kırkoğlu’nun ise astroloji haritaları var. Yorumlarının ne kadar gerçek olabileceğini ölçmek istercesine Kırkoğlu’na ilk sorum “Astroloji bir bilim midir” oluyor. İşte cevabı: “Astroloji insanların evreni anlamak, olayların nasıl gelişeceğini anlamak için geliştirilen bir sistem. Astroloji sadece maddi, ölçülebilen dışarıya yönelik bir yapı değil. Hayatta her şeyin iki yönü vardır: Maddi ve metafizik anlamı. Sadece fiziksel bir varlık değilsiniz. Aynı zamanda sizin bir anlamınız var.”
Kırkoğlu astrolojinin bir bilim olmadığını söylüyor ve ekliyor: “İnsanın hayatının kozmozla olan ilişkisini sorgulayan ve bunu semboller üzerinden sorgulayan bir disiplin. Bir bilim değil ama kendi içinde bir dil oluşturmuş.” “Astroloji bir bilim değil” diyor Kırkoğlu ancak “Bana kalırsa astroloji psikolojiden daha bilimseldir” diyerek de belki bir tartışmanın önünü açıyor. “Psikologlar size kızacak” dediğimde meydan okuyor: “Tepki alırım inşallah. Ne güzel. Yapabilseler keşke. Psikologlar da çünkü astroloji kullanıyor ve bana danışan çok psikolog var.”
Astroloji Tanrı'nın dilidir
Göklere inat bir soru daha: “Bilim maddi, din de manevi olanla ilgili sorularımızı yanıtlıyor. Astrolojiye neden ihtiyaç duyalım ki?” “Astrolojiye Tanrı'nın dili olarak bakılabilir. Kozmoz kelimesi Yunancada güzel olan; daha doğrusu düzen içinde olan anlamına gelir. Düzenli olan güzeldir. Bir uyum ve harmoni içindedir. Böyle bakınca astroloji şeffaf bir dil olarak evrenin bir yaratıcı tarafından yaratıldığını, rastgele değil bir düzen olduğunu gösteriyor. Pek çok kilisede astrolojik semboller kullanılmıştır.”
Kırkoğlu, yine de bir “anlama çabası” olarak astrolojinin ilk bilim olduğunu düşünüyor.
“Materyalist felsefenin ortaya çıkmasıyla astrolojinin statüsü düşüp yeraltına inmiş. Bugün yeniden kendi mecrasında ortaya çıkıyor. Astroloji bilimle din arasında yer alıyor. Bilim bence bilinmeye açık olmalı metafiziği bir kenara itmemeli.”
Bir nevi “tanışma evi” sayılabilecek bu giriş sorularından sonra “Plüton’un Oğlak’ı işgal"ine getiriyorum konuyu. Zira göklerin dediği olursa, bu işgal ABD’nin Irak işgalinden daha büyük çalkantılar yaratacak. Hakan Bey evvela bizi zamanda bir yolculuğa çıkarsın ve geçmişteki Plüton-Oğlak ilişkisinin meyvelerini anlatsın: “Plüton’un Oğlak’a geçişi ortalama 247 yılda bir olur. 2 dönem önceki geçişte Macellan dünyayı dolaşıyor (1519). Güney Amerika’da İspanyollar İnka Uygarlığı'nı yok ediyor. Amerika ile ticaret yolları bulunuyor. Dünya ticaretinde bir ufuk genişlemesinin tohumları atılıyor. Bundan 247 yıl sonraki geçiş döneminde ise Adam 1 Smith, 'Toplumların Zenginliği' kitabını yazarak, kişisel ve şirketlerin kâr konusunu anlatıyor. Ve en önemlisi ABD kuruluyor, buhar makinesi icat ediliyor.”
Çanlar kapitalizm için çalıyor
Hâsılı kelam, önceki iki geçişte kapitalizm vücut buluyor yeryüzünde. “Kâr elde etme isteği, statü kazanma ve büyük sistemlerin kurulması, Oğlak Burcu'nun temalarıdır. Günümüzde uluslararası şirketler de Oğlak’ın temsil ettiği şeyler” diyor Kırkoğlu.
Yani; Oğlak Burcu, “Geçmişte yaptıklarım gelecekte yapacaklarımın teminatıdır” demek istiyor adeta. Kırkoğlu'nun haritasındaki gök cisimleri 2024’e kadar sürecek evrede yeryüzünde yeni bir düzenin kurulacağının işaretlerini veriyor: “Şimdi Plüton 2008’de Oğlak’a geçecek. Esasen 2008’de küçük bir yaya gelecek, tam anlamıyla 2009’da geçecek. 2024’e kadar Plüton Oğlak’ta kalacak. Demek ki bu dönemde kapitalist sistem yeniden formüle edilmek zorunda. Bu kapitalist düzenin bir kısmının çökeceğini gösterebilir. İlk başta çökecektir zaten. Zaten son birkaç yıldır uluslararası piyasalar daha çok hapşırıyor, tıksırıyor.”
Çanlar finans kapitalizm için çalıyor! "Reel ekonomi yükselen yıldız olmalı" diyor Kırkoğlu: "ABD dünyanın en çok tüketen ülkesi. Türkiye de bu riskin içinde; lüks tüketiyor, çok üretmeden. Bir çeşit uluslararası faiz politikasına dayanıyoruz. Ama ne var ki ABD şimdi önümüzdeki dönemde petrol kaynakları olsun, jeostratejik konumları olsun, Ortadoğu’ya yerleşip gelecek için bir şeyler üretmek istiyor. Tüm dünya enerjiyi yeniden paylaşmak durumundalar.”
Anti-Amerikancılara müjde
Kırkoğlu, anti-Amerikancılara müjdeyi veriyor: "Ortadoğu’da da görülüyor; hem devletler hem de dayandıkları çıkar ve kaynaklar bu dönemde yeniden tanımlanmak durumunda. Bana kalırsa, ABD bu sürecin içinde, eski gücünü devam ettiremeyecek bir noktaya geldi. Bir şey üretmek zorunda. ABD kapitalist sistemi temsil ediyor. ABD, Plüton, Oğlak Burcu'ndayken kurulmuştu.” 2008’de değişimin tohumları atılıyor ama yeni bir yapılanma 2010’dan sonra netleşiyor: “Plüton Oğlak’a girecek ama Uranüs şu an Balık’ta. Uranüs de Koç’a girince bir kare olacak ve 2012’den itibaren dünyanın ekonomik ve siyasi dengeleri büyük önemli çalkantılara neden olabilir. Ekolojik bir problem de buna eşlik edebilir.”
1960’ların sonunda doğanlar için “ekolojik tahribatın faturasını” ödeme zamanı gelmiş: “Uranüs ve Plüton kare yapacak birbirine. Bunlar 1965-66’da Başak Burcu'nda yan yana geldiler. 60’larda ağır sanayi vardı. Bugün bunların sonuçları ve krizi yaşanacak.
Bizim jenerasyonumuz bunu yaşadı. Böyle bakınca Başak; ekolojiyi, düzeni, sağlığı, hijyeni verimliği dünyayı iyi kullanmayı anlatıyor. Biz 40’lı yaşlara geldiğimizde ekolojik sorunlara çare bulmak, dünyayı rehabilite etmemiz gereken kuşağız. Kıyamet tellallığı yapmak istemiyorum ama bizi çok huzursuz edecek bir konu olabilir ekolojik kriz.”
George Orwell’ın 1984 romanına da atıfta bulunan Kırkoğlu, önümüzdeki dönemde bireyin “kontrol”e karşı isyan edeceğini söylüyor: “Sermaye-birey ilişkisi yeniden tanımlanmalı. Sadece kâr amacı güdülürse büyük problemler yaşanacak. Bu süreç sosyalizme de götürebilir. Bunun öncülüğünü Çin yapabilir. Neticede çalkantılı bir dönem olacak ve bunu yönlendirmek isteyen politik ajanlar ortaya çıkacaktır. 2008’de ABD’de bu konuyu anlatacağım; ‘The Future of China’ diye.” “Feodalizm-kapitalizm ve sosyalizm” sürecini doğal bir süreç olarak görenler gökyüzünden gelen bu işaretlere bakalım ne kadar itibar edecek.
Türkiye'nin 2 kritik dönemeci
2023’te; yani 100. kuruluş yıldönümünde dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefini koyan Türkiye bu Plüton-Oğlak ilişkisinden nasıl etkilenecek?
Önce geçmişteki referanslar: “Türkiye bir Akrep. 1948’e kadar 25 yıl Akrep olarak yaşamış. 1948’de Yay Burcu'na giriyor. Böylece Türkiye çok partili döneme geçiyor, ABD ve Batı ile entegre olmaya başlıyor; ABD'den yardımı alıyor ve BM’ye giriyor. 1978’de Oğlak dönemi başlıyor. Ekonomik çöküntü, darbe ve Özal dönemi.. 2007’den itibaren Kova’ya girdik. Kova özgürlüklerin ve akılcı olmanın ve geleceğe bakmanın bir burcudur. Çankaya’ya farklı bir ismin gelmesi ve AB süreci bunların işaretleri sayılabilir. 2037'ye kadar olan önümüzdeki dönemde Kova süreci yaşanacak." Yine de “Kova'dayız oh ne âlâ” dememek lazım. Zirasını da yine Kırkoğlu açıklasın: “Kova Türkiye’nin 8. evinde yer alıyor. Bu ev başkalarından alınan kaynakları, bağlayıcı anlaşmaları; birtakım krizler yaratan unsurlarını da anlatıyor. Bu gözle bakılırsa Türkiye uluslararası fonları çekmeye devam edecek. Ama bu aynı zamanda bir kriz içinde olmayı da beraberinde getiriyor." Bu demek oluyor ki Plüton, Oğlak’a geçerken Türkiye’nin de üretime dayalı tedbirler alması elzem.
Kendimi bildim bileli “hep zor dönem"den geçen Türkiye’yi siyaseten de mart-nisan ve haziran-temmuz döneminde, özellikle yönetimin ikili ilişkilerini ve askeri konuları ilgilendirecek iki kritik köşeyi dönecek. Baharın müjdecisi 21 Mart, gök haritasında Türkiye için bir sıkışmayı işaret ediyor: “Türkiye’nin 10. evinde, yönetimi ilgilendiren, içinde yabancıların olduğu, çatışmayı savaşı anıştıran bir durum var. Tepede çatışmanın temsilcisi Mars var çünkü. Türkiye kendini korumak istiyor. 2008 haritasında Oğlak yükseliyor. Türkiye'nin 7. evi. Yani karşıtlıklar evi. Bir çeşit düşmanlık veya her istediğimizin olmadığı, bizimle çatışmaya yatkın bir tablo. Satürn 9. evde duruyor. Komşular evinden geliyor. Muhtemelen komşularla ilgili uluslararası alanda bazı baskılarla karşılaşabiliriz. Türkiye'nin ekonomiyle ilgilenmesi lazım. Uluslararası konularda sıkıntılar var. İlk başta fırsat gibi gözüken olaylar sonra aleyhimize dönebilir. 22 Aralık ile 20 Ocak arasına dikkat etmek lazım. Toprak ve karşıtlıklar konusuna dikkat edilmeli. Ülke içinde huzursuzluklar olabilir.”
Kırkoğlu, finans piyasalarını da uyarıyor: “20 Ocak-19 Şubat arasında özellikle borsa ve finansal kuruluşlar için yıpratıcı bir dönem olabilir. Özellikle 8-9 Şubat’ta borsa ve finansal kuruluşları şaşırtacak gelişmeler olabilir. Ekonomi için önemli. 21 Mart-22 Nisan dönemi de siyasi açıdan önemli. Bütün bunların maliyetinin bize ne olacağı ise 21 Haziran-22 Temmuz sürecinde görülecek ve bizi bir sonraki yıla götürecek.”
Kırkoğlu, bütün bu yorumları yaparken sadece gök cisimlerine bakmakla yetinmiyor. Her şeyden önce ona yol gösteren şey bilgi. Felsefe, sosyoloji, psikoloji, tarih, siyaset ve ekonomi bilgisi olmadan göklerin dilini kolay kolay öğrenemiyorsunuz yani.
Temmuz ayına kadar dolu, ücreti 670 YTL
Hakan Kırkoğlu, astroloji konusunda kişisel danışmanlık hizmeti veriyor. Holding patronlarından şirket yöneticilerine, siyasetçilerden psikologlara kadar her kesimden insana danışmanlık yapıyor. Haftada sadece 3 görüşme yapıyor. Ön hazırlık ve görüşme dahil yaklaşık 6 saatini ayırıyor. Genelde müşterileri yılda bir kez “geleceklerine yön vermek” için kapısını çalıyor. Ama 6 ayda bir gelenler de oluyor. Bir görüşmenin bedeli en az 670 YTL. Çok bulanlara şunu söylemek istiyorum: Hakan Kırkoğlu Temmuz 2008’e kadar dolu.
Kendisinin kapısını “Hangi kâğıda para yatırayım” veya “Çocuğumu hangi gün doğurayım” gibi taleplerle çalmayın. “Kendi yeğenimin doğum gününe bile karışmadım. Ben insanlara ‘Burada bu olmuş, bu size şu fırsatı getirmiş, siz de şunu öğrenmelisiniz vs’ diyorum. Analiz yapıyorum, yoksa falcılık yapmıyorum. Astroloji, ‘Yarın ne olacak’ demek değil” diyor çünkü.
Benim de kışkırtmam ve kişisel astrolojik haritasındaki emareler birleşince Hakan Kırkoğlu, astrolojik danışmanlık işini bir ekip kurarak kurumsal bir hizmet olarak da vermeyi iyiden iyiye düşünmeye başlıyor. Ne diyelim; yıldızlar, ona doğru kararı vermesinde yardımcı olacaktır.