Borç 2 milyar $

Güncelleme Tarihi:

Borç 2 milyar $
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2009 00:00

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu, "Belediyenin birçok geliri, 2022’ye kadar ipotekli, borçların geri ödenmesine tahsis edilmiş. 21. yüzyılda Düyun-u Umumiye İdaresi, İBB’de taht kurmuştur" dedi.

Topbaş’a İDO’nun bütçesinde yer alan 283 milyon liralık "Kanunen kabul edilemeyen gider"in neler olduğunu da soran Kılıçdaroğlu özetle şöyle dedi:

İstanbullulara açıklanmamıştır

Çağdaş bir belediyecilik yönetiminin temel unsuru saydamlıktır. Saydam bir yönetim halka hesabı onurlu bir davranış olarak kabul eder. Kadir Topbaş da aynı görüşte olacak ki 21.11.2006 tarihinde İBB’nin resmi internet sitesinde yer alan konuşmasında, ’bütçemiz son derece titiz bir şekilde en ince ayrıntısının bile hesabı verilerek İstanbullulara hizmet olarak sunulacaktır’ demiştir. Ama bu anlatım maalesef sözde kalmıştır. İBB’ye bağlı 23 şirketin bırakın en ince ayrıntısını, bilançoları gelir gider tabloları dahi İstanbullular’a açıklanmamıştır. Sayın Topbaş’a bunları açıklayın dediğimizde ’Bunlar Anonim Şirkettir. Kendi genel kurulları yapılır, kendi denetçileri vardır’ gibi gerekçeler üreterek şirketlerin mali tablolarını kamuoyundan gizlemeyi yeğlemiştir.

21 şirketin 3’ü zarar 18’i ticari kár beyan etmiştir. Zararların toplamı 17 milyon 957 bin liradır. Kalan 18 şirketin ticari kárı da 296 milyon 565 bin liradır. Bu sonuçlar olumlu gibi görünmekle beraber bilançolar incelenince farklı bir tablo ortaya çıkmaktadır. 21 şirketin 31 Aralık 2007 tarihi itibariyle kısa ve uzun vadeli borçları 2 milyar 407 milyon 524 bin liradır. Bir başka anlatımla 2007 sonu itibariyle dolar kuru esas alındığında bu şirketlerin borçları 2 milyar 63 milyon 710 bin doları bulmaktadır.

Anapara borcunu 10 yılda öderler

Şirketler yıllık kárlarını 10 yıl üst üste koyup biriktirdikleri zaman ancak ana para borçlarının bir kısmını karşılayabilmek durumunda. Borç miktarına karşılık, şirketlerin kár toplamı ancak 239 milyon dolardır. Bu borçlar sadece 21 anonim şirkete ait borçlardır. Ayrıca büyükşehir belediye başkanlığının hazine müsteşarlığı kayıtlarına göre 2 milyar 321 milyon dolar tutarında bir borcu da bulunmaktadır.

Sayın Kadir Topbaş 3 Mayıs 2004’te bir söyleşide, Ali Müfit Gürtüna’dan belediyeyi borç olmaksızın devraldığını açıklamıştır. Oysa bugün geldiğimiz noktada İBB’nin mali yapısının iç açıcı olmadığı ortadadır. Bunun içindir ki alınan borcun fazini ödemek için bile yeniden borçlanılmıştır. Bu sağlıksız yönetim anlayışının sonucu olarak ortaya bir başka tablo çıkmıştır. Belediyenin raylı sistem gelirleri, yangın, sigorta, vergi gelirleri, emlak vergisi gelirleri, ilan asma tahsisi bakım ücreti gelirleri, servis araçları ruhsat izin harcı gelirleri, basın ve reklam vergisi gelirlerinin önemli bir kısmı 2022’ye kadar ipotek altına alınmıştır, borçların geri ödenmesine tahsis edilmiştir. 21. yüzyılda Düyun-u Umumiye İdaresi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde taht kurmuştur. İBB’nin saydam olmamasının temelinde bu bilgilerin İstanbulullar’dan gizlenmek istenmesi yatıyor. İstanbulullar’dan toplanan vergi, harç, kiralar kime niçin ve nasıl harcanmaktadır?

Söz: İstanbul’u marka yapacağım

Hükümetten destek almadan projelerini nasıl gerçekleştireceği sorulan Kılıçdaroğlu, "İBB’nin 10 milyar dolarlık bütçesi var. 10 milyar dolar bütçe ile İstanbul’u dünya markası haline getirmeye söz veriyorum" dedi. Kılıçdaroğlu ipotekli şirketler konusunda ise "Meraklanmayın ben bir maliyeciyim. Bir yolunu bulurum" diye konuştu.

Yolsuzluk yapan kim olursa olsun

Kılıçdaroğlu, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen’in istifasına yönelik de şunları söyledi: "Şunu defalarca söylüyorum, yolsuzluk yapan kim olursa olsun, kiminle ilgili olursa olsun hepsinin üzerine kararlılıkla gitmek zaten demokrasinin gereğidir. Bir zorunluluktur. Dolayısı ile Ali’nin yolsuzluğu, Veli’nin yolsuzluğu ayrımına gitmek son derece yanlıştır. Ayrımı yapan hükümet. Biz yapmıyoruz ki. Varsa bir yolsuzluk kararlılıkla üzerine gitsinler."

Düyun-u Umumiye’nin borcu 1954’te ödenebildi

Osmanlı Devleti, ilk dış borçlanmasını 1854’te Kırım Savaşı sırasında, savaş maliyetlerini karşılamak için gerçekleştirmesinin ardından yıllar sonra biriken borçları ödeyemeyecek hale geldi. Alacaklılarıyla anlaşmak isteyen devlet, 1879’da damga, alkollü içki, balık avı, tuz ve tütünden alınan vergi gelirlerini 10 yıl boyunca iç borçlar karşılığı alacaklılara bıraktı. Ancak alacaklı Avrupa devletleri buna tepki gösterdi ve 1881’de damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve ipekten alınan vergilerin tüm geliri iç ve dış borçlara ayrıldı. İşte bu vergileri toplama ve alacaklılara ödeme görevi de yeni kurulan Düyun-u Umumiye İdaresi’ne yani bugünkü adıyla Genel Borçlar İdaresi’ne verildi. Düyun-u Umumiye, 1928’de varlığına son verdi ama Türkiye bu borçların son taksidini ilk dış borcun alınmasından tam yüz yıl sonra, 1954’te ödedi.

Kalpak giydi

Bağlarbaşı’ndaki konuşmaların ardından Kafkas Kültür Derneği Başkanı Yaşar Nogay, Kılıçdaroğlu’na geleneksel Kafkas kıyafetlerinden Çerkez yamçısı ile kalpak giydirip, kama hediye etti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!