Güncelleme Tarihi:
Tahşiye Cemaati o dönem, Said-i Nursi’nin ‘Risale-i Nur’ adı verilen eserleri için yazdıkları ‘Risale-i Nur Şerhleri’ ile ünlendi. Şerhlerde bu cemaatin lideri Mehmet Ali Doğan’ın imzası vardı. Cemaatin bu çalışmaları ‘Risale-i Nur’ eserlerinin ‘şerh’ edilmesine karşı çıkan Nur kökenli diğer cemaatlerin tepkisini çekti. En büyük tepki Fethullah Gülen’den geldi.
Gülen, 6 Nisan 2009’daki sohbetinde, El Kaide’nin kurucusu Bin Ladin’e atıfla bir ‘Tahşiye’ değerlendirmesi yaptı: “Mesela, ‘tahşiye’ diye bir şey icat edebilirler... Biz nurları (Risale-i Nur) ‘Tahşiye yapıyoruz’ dedirtirler. Adlarına da ‘Tahşiyeciler’ derler. Sonra Kalaşnikof verirler ellerine” diyordu. Bir süre sonra da Samanyolu TV’de yayımlanan ‘Tek Türkiye’ isimli dizi, Tahşiyecileri gündeme getirdi. Dizide, “Bombaların seri numaralarını silin, evlerde silah çıksın” deniliyordu. 10 Nisan 2009’da Zaman’da ‘Tahşiye’ ile ilgili köşe yazısı çıktı. 11 Nisan 2009’da İstanbul Emniyeti’ne Mehmet Doğan cemaati hakkında isimsiz bir ihbar mektubu geldi.
29 Nisan 2009’da İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nden soruşturma yapılmasını istedi. 4 Mayıs 2009’da soruşturma izni alındı.
Grubun adı ‘Molla Muhammediciler- Tahşiyeciler’ olarak geçti. 5 Mayıs’ta telefon dinleme başladı. 6 Mayıs’ta grubun adı, ‘El Kaide yanlısı radikal Mehmet Doğan grubu’ olarak değiştirildi. 22 Ocak 2010’da Ankara, Erzurum, Kayseri, Kırıkkale, Muş, Niğde ve Samsun emniyet müdürlükleriyle ortaklaşa operasyonda 57 kişi gözaltına alındı. Operasyonda 3 el bombası, 1 sis bombası, 7 tabanca ile fişek, hançer, kılıç ve örgütsel doküman ele geçirildi. Grubun lideri olduğu iddiasıyla yakalanan emekli imam Mehmet Doğan, 17 ay cezaevinde yatıp tahliye oldu. Doğan’ın ilk işi tutuklanmasına neden olan operasyon nedeniyle Fethullah Gülen hakkında suç duyurusunda bulunmak oldu.
BOMBADA 3 POLİSİN PARMAK İZİ
İşte dünkü soruşturma kapsamında gözaltına alınanlar, Tahşiyecileri hapse gönderen soruşturmada ‘suç ve delil uydurma’ ile suçlanıyor. Çünkü iddiaya göre 2010 yılında Bahçelievler’de Tahşiyecilere ait örgüt evinde ele geçirilen 1365-27-000-4080 seri numaralı sis bombasıyla, Poyrazköy davası kanıtı olan ve ‘Zir Vadisi’nde yapılan kazılarda bulunan sis bombasının seri numaraları aynıydı. Biri ‘Ergenekon’ diğeri ‘El-Kaide’, birbirinden çok farklı gruplara yönelik operasyonlarda tek bir bombanın 2 kez bulunması, ‘delil üretme’nin kanıtı olarak değerlendirildi. Yine benzer bir iddia, Kartal’da 2009 yılında bir operasyonda ele geçirilen bir başka el bombasının bu gruba yönelik düzenlenen operasyonda bulunan bir el bombası ile aynı seriden farklı kafile numarasından olduğuydu. İddiaya göre el bombalarının üzerinde arama yapan 3 polisin parmak izi bulundu. 3’ü de eldivenler yıprandığı için parmak izlerinin çıkmış olabileceğini söyledi. İşte bu iddialar dünkü operasyonun kilit iddiasını oluşturdu.
OPERASYON NASIL BAŞLADI?
Tahşiye grubunun önde gelen ismi Mehmet Nuri Turan, cezaevindeyken 2011’de İstanbul Emniyeti’ne “haksız bir şekilde cezaevinde tutulduklarını, suçsuz olduklarını” iddia ettiği bir mektup yazdı. Bu mektup o dönem dikkate alınmadı. Turan, geçen mayıs ayında İstanbul Emniyeti’ne tekrar benzer bir mektup gönderdi. İddialar bu kez ciddiye alındı ve başlatılan araştırmalar dün operasyona dönüştü.