"Bomba" gibi kitap, "mermi" gibi haber yazanların yargılandığı dava

Güncelleme Tarihi:

Bomba gibi kitap, mermi gibi haber yazanların yargılandığı dava
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2013 10:15

ODA TV davası, deyim yerindeyse ülke gündemine "bomba" gibi düşen kitapları yazan, kaleme aldıkları haberlerle "mermi" etkisi yarattığı öne sürülen gazetecilerin "terörist" oldukları iddiasıyla yargılandıkları bir dava...

Haberin Devamı

Türkiye gündemi ODA TV davası ile birlikte "Virüslü mailler", "Yerleştirilen sahte dökümanlar" gibi cümlelerle, savunma argumanları ile de tanıştı. Savunmalarda sıklıkla, dijital verileri, virüslerle gönderildiği ileri sürülen mailleri, yerleştirilen deliller anlatılmaya çalışıldı. Unutmadan söyleyelim gazetecilerin dışında, yazdığı Haliçte Yaşayan Simonlar-Dün Devlet Bugün Cemaat isimli kitabı yazdıktan sonra bir anda hayatı değişen eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ile daha savunmasını bile yapamadan cezaevinde hayatını kaybeden MİT Başmüşaviri Kaşif Kozinoğlu'da, bu "örgütün" üyesi olmakla suçlananları arasında oldu...İşte dün davanın müzmin tutuklularının da tahliye olması ile tutuklu sanığı kalmayan ODA TV davasının dünü bugünü...

İLK DALGA 14 ŞUBAT'TA GELDİ
14 Şubat bir çok insan için Sevgililer Günü'nü ifade eder. ODA TV'nin sahibi gazeteci yazar Soner Yalçın, sitenin Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Haber Müdürü Barış Terkoğlu için ise Silivri Cezaevi'nde gönderilecekleri günün başlangıcı olacaktı 14 Şubat 2011...

Bomba gibi kitap, mermi gibi haber yazanların yargılandığı dava

Halbuki; operasyonda 1 gün önce yani 13 Şubat'ta Barış Pehlivan ile Barış Terkoğlu, Sızıntı&Wikeleaks'te Ünlü Türkler kitabını henüz bitirmişler, yayıncılarına kitabı 15 Şubat'ta teslim edeceklerini söylemişlerdi. Operasyonla birlikte kitap taslaklarına da el koyulacak, kitap ancak 2 yıl sonra yayınlanabilecekti.

18 Şubat 2011'de bu 3 gazeteci cezaevine girdikten sonra, kimi gazeteciler, "Karanlık Oda'cılar tutuklandı" şeklinde olayı yorumlarken, kimi gazeteler ise, "Gazetecilikten tutuklanmadılar" gibi başlıklarla çıkacaktı.

Haberin Devamı

HAFIZALARA YERLEŞEN SÖZ: "DOKUNAN YANAR"
4 Mart 2011'de ise operasyonun 2'nci dalgası gerçekleşti. Gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener, Doğan Yurdakul, Müyesser Yıldız, Oda Tv çalışanları Çoşkun Musluk, Sait Çakır, Mümtaz İdil, Ayfer İklim Kaleli, Prof.Yalçın Küçük gözaltına alındı. İşte o gün, Ahmet Şık'ın evinden polis eşliğinde çıkarken söylediği, "Dokunan Yanar" sözü ise 'Cemaat' olgusunun Türkiye'de yarattığı etkiyi ifade etmek bakımından sıkça söylenecek, sıkça tartışılacaktı. Ahmet Şık'ın, gözaltına alındığı sırada kaleme aldığı "İmamın Ordusu" kitabının taslağına da el koyulacak, bu kitapta Şık'ın tutuklanmasından bir süre sonra arkadaşları tarafından basılacaktı.

Şüphelilerden sadece 2 kişi serbest bırakıldı. Sağlık sebepleri dolayısı ile Mümtaz İdil ve eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile yaptığı telefon görüşmesi daha sonra iddianamede karşımıza çıkacak olan Ayfer İklim Kaleli.

Haberin Devamı

GÜVENLİK BÜROKRASİNDEN 2 ÖNEMLİ İSİM DE SANIK
Oda Tv davasına bu tutuklamalardan yaklaşık 1'er haftalık ara ile 2 isim daha dahil oldu. Devrimci Karargah davasından da tutuklu olan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ve MİT Başmüşaviri Kaşif Kozinoğlu. Yurt dışı görevinden gelerek savcıya ifade veren Kaşif Kozinoğlu, mahkeme tarafından tutuklandı. Her 2 güvenlik bürokratı da örgüte yardım ile suçlanıyordu.

TOPLUMSAL TEPKİYE NEDEN OLAN SORUŞTURMA
ODA TV soruşturması kapsamında gerçekleşen son tutuklamalar belki de ilk defa toplumsal bir tepkinin oluşmasına yol açtı. İktidar partisi AK Pati içinden bile gazetecilerin tutuklanmasından dolayı duyulan rahatsızlık, yüksek sesle olmasa bile ifade edilmeye başlandı.

Haberin Devamı

SAVCISI VE MÜDÜRÜ'NE GÖREVDEN EL ÇEKTİRİLDİ
Bunun etkileri ise kısa bir süre sonra hissedildi. 10 Mart 2011'de Ergenekon, Balyoz gibi operasyonların da mimarı olarak bilinen İstanbul İstihbarattan Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer, 30 Mart'ta ise savcı Zekeriya Öz'e soruşturmalardan el çektirildi.
Gazeteciler cezaevindeki meslektaşları için destek yürüyüşleri düzenlerken, Avrupa Birliği’nden, gazetecilik örgütlerine kadar onlarca uluslararası kuruluş artık Oda tv davasını “Gazetecilik faaliyetleri yargılandığı” bir dava olarak tanımlıyordu.

SAYILARLA İDDİANAME
134 sayfadan oluşan Oda TV iddianamesi'nde 361 kez "haber", 280 kez "kitap" 53 kez "yazı/köşe yazısı" 26 kez "röportaj" 5 kez "makale" 111 kez ise "Fethullah Gülen" kelimesi geçiyordu. İddianamedeki bu verileri daha sonra yazdığı bir yazıda yorumlayacak olan Soner Yalçın bu durumu şöyle ifade etti: "Yani suçumuz büyük; Dokunmuştuk ve yanacaktık"

SAVUNMASINI YAPAMADAN ÖLDÜ
Oda Tv davasının başlamasına 9 gün kala Silivri Cezaevi'nden gelen, "Kaşif Kozinoğlu'nun ölüm haberi" gündeme bomba gibi düştü. Kalp krizi geçirerek öldüğü öne sürülen Kaşif Kozinoğlu, savunmasını yapamadan hayatını kaybetti. Geriye ise cezaevinde el yazısı ile kaleme aldığı ve daha sonra kitaba dönüştürülecek olan notları kaldı.

MAHKEME BAŞKANI DAVAYA ŞU SÖZLERLE BAŞLADI
Oda TV davasının başlangıç duruşmasına mahkeme başkanı hakim Mehmet Ekinci'nin şu sözleri damgasını vurdu: "Somut olgularla yakıştırmaları birbirinden ayıracağız"

CEZAEVİNDE EŞİNİ KAYBETTİ
Oda tv sanığı gazeteci-yazar Doğan Yurdakul'un kanser hastası eşi Göngör Yurdakul'un ölüm haberini cezaevinde aldı. Daha sonra cezaevi şartlarında kendisinin de sağlık problemleri oluşan Doğan Yurdakul cezaevinden ilk tahliye edilen sanık oldu.

TAHLİYELER ARDI ARDINA GELDİ
Ardından Ahmet Şık, Nedim Şener, Çoşkun Musluk, Sait Çakır'ın tahliyeleri geldi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'a mektup yazan ve haksız yere cezaevinde yattığını bir isyan şeklinde dile getiren Müyesser Yıldız davanın ilerleyen günlerinde tahliye edilenler arasında oldu. Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu'nun tahliyelerinden 3 ay sonra ise Soner Yalçın özgürlüğe adım attı.

MEHMET EKİNCİ: "KOMPLO VARSA SONUNA KADAR GİDECEĞİZ"
Davalar sırasındaki savunmalardan, bilirkişi raporlarından, virüslü maillerin varlığını ispatlamaya çırpınan sanıkların sözlerinin ardından mahkeme başkanı hakim Mehmet Ekinci'nin söylediği şu sözler ise oldukça anlamlıydı: " İddia edildiği gibi görevi kötüye kullanma ve komplo varsa sonuna kadar gideceğiz"

TUTUKLU KALMADI
Davanın müzmin tutukluları Prof.Yalçın Küçük ve Hanefi Avcı ise önceki günkü duruşma sonrasında tahliye edildi.

Haberin Devamı

DAVADAN ÖNE ÇIKAN GERİYE KALAN AYRINTILAR

Oda Tv davasını belleklerinde tutmak isteyenlerin ise unutmaması gereken ve sorgulaması gerekenler notlar ise şunlar:

*Operasyon sonucunda, polisler el koydukları 35 ayrı bilgisayar hard diski, 3095 DVC Pro/Betacam arşiv kaseti, 1906 CD/DVD, 471 Mini DV kaset ve 21 VHS kasetten 48 saat içinde "suç delillerini” buldu. Bulunan bu "deliller" sanıkların karşısına suçlama olarak çıktı.
*Mahkemenin başvurusundan sonra toplam 3 bilgisayarın hard diski için 7 ayda bilirkişi raporu hazırlanabildi.
*Mahkemenin istediği resmi bilirkişi raporuna göre; “suç delili” sayılan imzasız Word dosyaları hiçbir sanık tarafından oluşturulmamış, değiştirilmemiş ve açılmamıştı.
*Bilgisayarlarda kayıtlı mail hesaplarına teknik takip kararı alındıktan sadece 1 gün sonra o mail hesaplarına virüs saldırısı yapılmıştı.
*Mahkemeye gönderilen resmi bilirkişi raporuna göre;aynı saldırgan, aynı tarih ve saatte, aynı yöntemle, aynı virüsle, aynı trojan türüyle, aynı zararlı yazılımı yükleyip, aynı zararlı yazılımı aktif olarak çalıştırıp, 3 bilgisayarı da yönlendirmiş ve içlerine dosya atmıştı.
*Nedim Şener'in suç niteliği taşımadığı savcılar tarafından belirlenen telefon görüşmeleri imha edilmemiş, Şener'in görüşmelerinin suç niteliği taşımadığı kararına imza atan savcılardan Zekeriya Öz tarafından bu telefon görüşmeleri suç delili olarak karşısına çıkartılıp, soru olarak sorulmuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!