Oluşturulma Tarihi: Eylül 06, 2004 00:00
Niğde'nin Ulukışla İlçesi yakınında bulunan Bolkar Dağları'nda görülen böcek türleri ekolojik dengeyi tehdit ediyor. Tropikal iklime özgü karınca türlerinin bölgede görülmesi, küresel ısınmanın etkisini gösteriyor.Son yıllarda yaz aylarındaki aşırı ısınmaya bağlı olarak Bolkar Dağları'ndaki Karagöl, Çinigöl, Çiniligöl ve Alagöl'de su seviyesi düşerken, Çakıt Çayı'nın da suyu azaldı. Bolkar Dağları'nın zirvesindeki karlar da ısınmayla birlikte eridi. Bölgede NATO Bilimsel Araştırmalar Departmanı'nın desteğiyle 1999- 2001 yılları arasında yürütülen bilimsel çalışmaya katılan Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nihat Aktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, NATO üyesi ülkeler Türkiye ve İngiltere ile Ukrayna'dan gelen bilim adamları ile bölgede Türkiye'nin biyolojik zenginliklerini belirlemek amacıyla karınca türleri hakkında araştırma yaptıklarını belirtti. Yaptıkları çalışmalarda Bolkar Dağları'nın güney yamaçlarında tropikal iklime özgü “Dorylus” cinsi karıncaların yaşadığını tespit ettiklerini kaydeden Aktaş, şu bilgileri verdi: “Çalışmalar kapsamında, daha önce İskenderun ve çevresinde tespit ettiğim, Toroslar'ın güneyinde dağılım gösteren ve kuzeyinde hiç görülmeyen 'Afro-tropikal' dağılımlı bir tür olan 'Dorylus fulvus' adlı karıncanın yuvasını tespit ettik. Genellikle sıcak seven bu türün Toroslar'ın kuzeyinde de görülmesi, klimatik koşulların değiştiğini, yani sıcaklığın kuzeye doğru da arttığını ortaya koydu.” Türkiye'de 1895'den beri karınca türlerinin tespitine yönelik çalışmalar yapıldığını, dünya üzerinde bulunan 11 karınca familyasından ancak 5 alt familyaya ait türlerin belirlenebildiğini ifade eden Aktaş, Bolkar Dağları'nda yaptığı çalışmalarda ilk kez 6. alt familyaya ait 'Aenictinae' familyası ve bu familyaya ait 'Aenictusrhodiensis' türünü de tespit ettiğini söyledi. Ordu karıncası veya lejyoner karınca olarak bilinen ve sabit yuvada yaşamayıp sürekli hareket halinde bulunan bu türün de tropikal iklime özgü bir karınca türü olduğuna dikkati çeken Aktaş, ordu karıncalarının bölgede görülmesinin de aynı şekilde iklim koşullarının değiştiğinin işareti olduğunu vurguladı. BÖCEKLER ORMANLARI TAHRİP EDİYORBölgedeki iklim değişiklikleri ormanların tahrip olması tehdidini de beraberinde getirdi. Kabuklarının altına yerleştikleri ağaçların çürümesine neden olan böcekler nedeniyle ağaçlar kesiliyor. Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Tunçbilek, bölgedeki ağaçlara zarar veren böcek türlerinin tam olarak belirlenebilmesi için geniş çaplı araştırma yapılması gerektiğini bildirdi. Ağaçlara zarar verdiği belirlenen böceklerin “Kın kanatlılar” olarak adlandırılan “Coleopteca” ve halk arasında kelebek olarak bilinen “Lepidopteca” familyası böcekleri olduğunu kaydeden Tunçbilek, şunları söyledi: “Bu tür böcekler kabuklarının altına yerleşerek ağaçları tahrip ederler. Ancak, bu böcek türleri sağlam ağaca zarar verebilecek güçte değillerdir. Büyük ihtimalle bu böcekler zaten zarar görmüş ağaçlara zarar vermektedir. Bölgedeki ısınmaya bağlı olarak ağaçların susuz ve zayıf kalması, böceklerin işini kolaylaştırmış olabilir.” Adana Orman Bölge Müdürlüğü yetkilileri de, Bolkar Dağları'nda karın erimesinin çok nadir rastlanan bir durum olduğunu, sıcaklıklarla birlikte çoğalan böceklerin zarar verdiği ağaçların kesildiğini, hangi tür böceklerin hangi ağaçlara zarar verdiği konusunda çalışmaların sürdüğünü bildirdiler.“EKOLOJİK AYAK İZİ HIZLA BÜYÜYOR”Doğa üzerinde insanoğlunun yarattığı tahribatı saptamak amacıyla kullanılan ”ekolojik ayak izi” büyüklüğünün, nüfus artışı ve teknolojiye dayalı yaşam nedeniyle hızla arttığı bildirildi. Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF)- Türkiye verilerinden derlenen bilgiye göre, insanın doğa üzerinde yarattığı tahribatı belirlemek için ortaya koyduğu “ekolojik ayak izi” kavramı, bu konuda küresel bilinç oluşturarak, doğaya verilen zararı en aza indirmeyi hedefliyor. Belirli bir topluluk, toplum ya da bireyin tükettiği gıda, konut alanı, altyapı miktarı gibi edinimlerin, üretken eko sistemlerdeki karşılığıyla belirlenen “ekolojik ayak izi”nin büyümesi, doğal kaynakların yok olmasıyla sonuçlanıyor. WWF tarafından yapılan “ekolojik ayak izi” araştırması sonuçlarına göre, son 30 yılda yaşanan hızlı büyüme sonucu, doğal kaynakların yüzde 30'u bir daha yerine konulamaz şekilde tüketildi. Toplumların gelişmişlik düzeylerine göre değişen “ekolojik ayak izi” miktarı, dünya genelinde bir kişi için ortalama 2.85 hektar olarak ölçülürken, bu rakam Avrupa toplumlarında 5, Kuzey Amerika toplumlarındaysa 12 hektara kadar çıkıyor. Türk vatandaşları için 2.2 hektar olarak ölçülen “ekolojik ayak izi” büyüklüğü, dünyanın en az gelişmiş ülkelerinden Etiyopya'da ise 0.85 hektar olarak belirlendi. “BÖYLE GİDERSE TEK DÜNYA YETMEYECEK” Araştırma raporunda, tüm insanların “ekolojik ayak izi” büyüklüğünün Avrupalı kadar olması durumunda bile, yaşamak için tek dünyanın yetmeyeceği, 3 gezegene daha ihtiyaç duyulacağına dikkat çekiliyor. Ege Üniversitesi (EÜ) Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ümit Erdem, insanoğlunun daha fazla ekonomik kazanım ideali doğrultusunda doğa üzerinde yaptığı tahribatla, adım adım dünyayı ortadan kaldırdığını söyledi. Gelişimin doğaya aykırı ve akılcı olmayan yöntemlere dayandırılması sonucu biyosfer (yaşam alanı) ve ekolojik dengenin bozulduğunu anlatan Prof. Dr. Erdem, şunları kaydetti: "Bütün bunlar biyoçeşitlilik denilen olguyu bozuyor. Son yüzyılda bizim gördüğümüz canlı türleri, evrim süreci içindeki canlıların sadece yüzde 1'i. Yani yüzde 99'unu kaybettik. Ama bunu fark edemiyoruz, bizim fark ettiğimiz sadece eko-sistem çeşitliliğindeki yaşam ortamlarının değişimini yakalayabiliyoruz. On yıl önce tarla olan bir yerin, yapılarla dolduğunu görebiliyoruz. Biyosferin, öyle sınırları da yoktur. Amazon ormanları yok olduğunda sadece orası değil, burası da etkilenecek. Türkiye'deki bitki türlerini yok ettiğinizde İngiltere'de yetiştirilen bir ürün de artık üretilemeyecek. Yani adım adım dünyamızı ortadan kaldırmaya başlıyoruz.”
button