Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Gazi Üniversitesi’nde düzenlenen emekliler ile iftar programında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
“Emekliler, aile hayatımızın güvenceleri, toplumun sağduyu adresisiniz. Sizler eski Türkiye’yi, eski Türkiye’nin yokluk, yoksulluk, kriz, acı ve kayıplarını en iyi bilenlersiniz. Hayatın en ağır yüklerini geride bıraktıktan sonra hayatını rahatlıkla sürdürmek elbette sizin en büyük hakkınızdır. Bunları da emekli maaşları ile yapacaksınız. Türkiye’nin 20 yılda sağladığı büyümeden emeklilerimiz de faydalandı.
HÜKÜMETE GELDİĞİMİZDE EMEKLİ MAAŞI 66 LİRAYDI
Hükümete geldiğimizde emekli maaşı 66 liraydı. Son düzenleme ile en düşük emekli maaşı 7 bin 500 TL’ye yani yaklaşık 400 dolara yükselttik. Asgari ücreti 8 bin 500 liraya, engelli ayığını 2 bin 400, 65 yaş aylığını 1900 liraya çıkardık. Bir dönem çalışanlarımız gibi emeklilerimiz de fiş ve fatura toplayarak vergi iadesi alırdı. Biz bu uygulamayı kaldırdık, bu geliri maaşlara ekledik. Maaşlarınızın yattığı bankaların size promosyon ödemesi yapmasını temin ettik. Aylıklardan yapılan yüzde 15 kesintiyi önce düşürdük, sonra tamamen kaldırdık. PTT aracılığı ile talep eden vatandaşlarımızın maaşlarını evlerinde salabilmeyi sağladık. Tarihimizde ilk defa emekli ikramiyesi ödemesini biz başlattık.
AÇMIŞLAR VAAT BOHÇASINI...
Son günlerde birileri emeklilerimizin maaşları ve ikramiyeleri üzerinden bir istismar siyaseti yürütmeye çalışıyor. Neymiş ‘maaşları şöyle yapacakmış, ikramiyeleri böyle yapacakmış’ bunun için söz veriyormuş. Hatırlarsınız aynı zat mahalli seçimler öncesi kazandığı belediyelerden tek bir işçinin bile işinden edilmeyeceğini konusunda namus sözü vermişti. Nerede namus, ne oldu? Bunca insanlar belediyelerden çıkartıldı. On binlerce insan işinden, ekmeğinden edildi. Ve bu kişi namus sözünü asla yerine getirmedi. Anlaşılan şimdi de gözlerine emeklilerimizi kestirmişler. Her seçim öncesi yaptıkları gibi açmışlar vaat bohçasını, bol keseden dağıtıyorlar.
BİR SONRAKİ AY MAAŞINI ALAMAYABİLİR
Allah göstermesin bu kişi ülkenin yönetimine geçerse olacakları ben size söyleyeyim. Sözünü ettiği o ikramiye, o maaş artışlarını yapar mı bilmiyorum ama kesin olan şu ki, emeklisinden işçisine ve memuruna kadar devlet bütçesinden maaş alan hiç kimse bir sonraki ay hesabına o paranın yatıp yatmayacağını bilemeyecektir. Bunların halef selef oldukları başkanları da böyle yapmadı mı? Daktilolar Başbakanlığın önüne atılmadı mı? Deprem bölgesinde yıkılan evinin yerine bir an önce yenisinin yapılmasını bekleyen vatandaşımız o yuvasına ne zaman kavuşacağını bilmeyecek. Engellisinden yaşlısına, dul ve yetiminden şehit yakını ve gazisine, devletten sosyal yardım ödemesi alan insanımız bir sonraki ay hesabına bu paranın gelip gelemeyeceğini bilmeyecektir. Çünkü bunlar ülkeyi yönetmeye, milletin dertlerini çözmeye gelmiyor.”
EKONOMİYİ YERLE YEKSAN EDECEKLER
“Bunlar en az 7 kişiye cumhurbaşkanı yardımcılığı, vaatlerine bakılırsa en az 50 kişiye bakanlık makamı dağıtmaya geliyor. Böyle devlet yönetimi olur mu? Bunlar köprüsünden tüneline, şehir hastanesinden savunma sanayinde yapılanları yıkmaya, devam edenleri durdurmaya geliyor. Şehir hastanelerinde vatandaşlarımız en lüks hizmeti alıyor mu, alıyor. Eskiden bu hastanelerimiz halini düşünün. Savaş Ay’ın o programını hatırlarsanız o zaten size yeter. Bunar siyasette koalisyonlar, güvenlikte terör ve kaos, ekonomi de kriz ve çöküş, sosyal hayatta kavga ve dövüş, dış politikada mahcubiyet ve teslimiyet demek olan eski Türkiye’yi geri getirmeye geliyorlar. Ekonomiyi iki günde yerle yeksan edecekler. Avrupa’ya Amerika’ya gidip memur maaşı için para dilenecekler. IMF’den gidip para dilenmediler mi? Böyle bir durumu bizden gördünüz mü? Her şey tıkır tıkır ödendi. ”
FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZ YALNIZ DEĞİLDİR
“Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail güvenlik güçlerinin Mescid-i Aksa baskınına da sert tepki göstererek şunları kaydetti; “Müslümanların ilk kıblesine yönelik alçak eylemleri kınıyor, saldırıların bir an önce durdurulması çağrısında bulunuyorum. Bunun adı zulüm siyasetidir, kan siyasetidir. Türkiye bu saldırılar karşısında asla sessiz ve hareketsiz kalamaz. Mescid-i Aksa’ya el uzatılması bizim kırmızı çizgimizdir. Kudüs’e sahip çıkan Filistinli kardeşlerimiz yalnız değildir. Saldırıların bir an önce durdurulmasın çağrısında bulunuyorum.”