Güncelleme Tarihi:
İKİNCİ Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından Şehir Hatları İşletmesi de yeni gemiler için harekete geçmişti. İskoçya’dan Dolmabahçe ve Fenerbahçe, Hollanda’dan İstinye, Beylerbeyi ve Yeniköy; İtalya’dan ise Taranto tersanesinde yapılan Paşabahçe satın alındı. Bahçe sınıfı vapurlar, yani Paşabahçe, Dolmabahçe ve Fenerbahçe’nin uzak hat olan Adalar ve Yalova’ya sefer yapmaları planlanmıştı. Bu nedenle teknik şartnameye gemilerin 18 mil hıza çıkabilmesi şartı konulmuştu.
PAPAZ DUA ETTİ KURBAN KESİLDİ
İtalya’daki geminin kontrol mühendisliğini Nedret Utkan yaptı. İtalya’da görevdeyken yanında eşi Mürvet Utkan da vardı. Paşabahçe vapurunu da denize Mürvet Utkan indirdi. 10 Haziran 1952’de tersanede düzenlenen törende önce papaz dua ederek gemiyi kutsadı, ardından da Müslüman geleneklerine uygun olarak kurban kesildi. Gemi, Mürvet Utkan’ın kırdığı şampanya şişesinin ardından suya indirildi. Paşabahçe; Taranto limanından kaptan Fikret Altınçubuk ve uzun yıllar kaptanlığını yapacak olan Faik Kul’un yönetiminde, o dönem oldukça hızlı sayılan 2.5 günde İstanbul’a ulaştı.
ŞEHİR HATLARI’NIN EN HIZLISIYDI
Paşabahçe vapuru 73.99 metre boyu, 13.71 metre enindeydi. Boğaz’ın en büyüğü değildi ama 994 groston ağırlığıyla en ağır gemiydi. Üstelik toplam 3 bin 200 beygirlik iki motoruyla, tam yolcu yüküyle bile hiç zorlanmadan 18 mil sürate ulaşabiliyordu. Paşabahçe’nin ismi kısa sürede dilden dile yayıldı. 2 Kasım 1952’de yayınlanan Yeni İstanbul gazetesindeki bir haberde Paşabahçe’ye geniş yer veriliyor ve “İstanbul-Bursa yolcuları özellikle Paşabahçe’yi tercih etmeye başladılar. Vapur tam kapasite doluyor. ‘Adalar-Yalova’ arası bağlantı da Paşabahçe sayesinde hızlandı” deniliyordu.
2010’DAN BERİ SEFERE ÇIKMADI
1952 yılından 2010’a kadar sefer yapan Paşabahçe, o yıl Haliç Tersanesi’nde bakıma alındı. Bir yıl sonra Beykoz Belediyesi’ne devredildi. 2011 yılında özel olarak Beykoz’da yapılan iskeleye bağlandı ve nikâh salonu olarak kullanıldı. Yaşlı gemi atıl kalınca da çürüdü. Yıllar sonra Haliç Tersanesi’nde baştan sona yenilenen Paşabahçe, bugün düzenlenecek törenle yeniden İstanbul’un mavi sularına dönecek. Tersaneden hareket edecek olan vapur, konuklarına Haliç turu attıracak.
SİMGESİ AV TANRIÇASI ARTEMİS
Paşabahçe’yi diğer vapurlardan ayıran en önemli özelliği, tersanede inşa edildiği dönemde ikinci kata çıkan merdivenlerin başına konulan av tanrıçası Artemis’in oklu ve alnında hilal olan bir kabartmasıydı.
‘LÜKÜS’ KAMARADA KİMLER OTURUR
Paşabahçe’nin ikinci katında birinci mevki bahçesi bulunuyor. Bu bölüm ahşapla kaplı. Paşabahçe’deki bir diğer detay ise makine dairesinde, makinelerin devir saatleri arasında çelikten bir kalp figürü olması. Üstelik halen yüzebilen, İstanbul’un tek telgraflı gemisi olma özelliğini de barındırıyor.
MAVİ-BEYAZ BİR MUTLULUK
15 Mayıs 1959 günü Paşabahçe ile seyahat eden şair Fethi Karamahmutoğlu bu seyahatten öylesine etkilenmiş ki daha sonra şarkı olan bir şiir kaleme almıştı. Bu şiir daha sonra Rüştü Eriç tarafından bestelendi ve Selma Ersöz tarafından seslendirildi. İşte o şarkının sözleri:
*
Martılarla bir yolculuk
Paşabahçe vapurunda
Mavi beyaz bir mutluluk
Paşabahçe vapurunda
Darılmışken hayata dün
Tüm insanlar dostum bugün
Yaşadığım sanki düğün
Paşabahçe vapurunda
Bu tatlı meltem herkese
Bir güzel düş, bir hoş buse
Ne olur bu yol bitmese
Paşabahçe vapurunda...