Boğaziçi Üniversitesi 150 yıldır geleceğin izinde

Güncelleme Tarihi:

Boğaziçi Üniversitesi 150 yıldır geleceğin izinde
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2013 00:00

İdealist bir Amerikalı misyoner tarafından temelleri atılan Boğaziçi Üniversitesi, her neslin dünyanın her köşesinden getirerek ektiği çeşit çeşit ağaçlar gibi 150 yıldır kökleri derinlere, yaprakları yükseklere uzanıyor.

Haberin Devamı

Boğaziçi Üniversitesi, okulum, 150. yılını kutluyor. Bu güzide kurumun dayandığı geleneğin temelleri Dr. Cyrus Hamlin (1811-1900) tarafından 1840’ta kurulan Bebek Semineri’ne kadar uzanır. Maine’li bir çiftçinin oğlu olan Cyrus, Bowdoin Koleji’nde ilahiyat okumuş bir misyoner olarak İstanbul’a gönderilir.



Ancak bu küçük okulda soba, çeşitli tarım aletleri ve ekmek üretimi atölyelerinin varlığından, onun daha baştan itibaren aklında kendisine verilen görev tanımına sığmayan hayalleri olduğu anlaşılır. Çocukluğunda öğrendiği gümüş işlemeciliği mesleğinin ve mühendisliğe olan ilgisinin (kolejde okurken tek başına bir buhar makinası inşa etmişti) eseri olan bu atölyeler sayesinde hem okulun masraflarını karşılayabiliyor, hem de öğrencilere uygulamalı eğitim verme imkânı buluyordu. İşte Robert Kolej Yüksekokulu’ndan Boğaziçi Üniversitesi’ne uzanan süreçte uygulamalı mühendislik eğitimine verilen önemin kökleri buradadır.

EFSANE HOCALAR
Boğaziçi’nin efsane hocaları Her yıl Boğaziçi’ne giren Türkiye’nin zeki gençleri bu okulda en üst düzey mesleki eğitimin yanında dogmaları sorgulamayı, özgür düşünmeyi, yani öğrenmeyi öğrenerek yetişirler. Her biri dünyanın her üniversitesinde rahatlıkla ders verebilecekken Boğaziçi’ni tercih etmiş hocaların öğrencilere yaklaşımı bunda etkilidir.

İşte Boğaziçi’nin efsane hocalarından bazıları:

- Ekonomi dersine “İnsan tatmin olmayan bir yaratıktır” diyerek başlayan Demir Demirgil 

‘Oyun Teorisi’ni anlattığı derslerinde öğrencileri kaosa sürükleyen Murat Sertel
 
Eli yüzü her zaman tebeşir içinde ama hep şık ve güleryüzlü Tansu Çiller

 Enerjisiyle Shakespeare’i istisnasız herkese sevdirebilen Oya Başak

“Betona güvenilmez, kadın gibidir” gibi özlü sözleriyle hem konuyu anlatıp hem de hayat dersi verebilen Vedat Yerlici

Derslere getirdiği kurabiyeler gibi tatlı sohbetleriyle gönlü herkese açık Süheyla Artemel

Parçacık fiziği gibi bir alanda dünya çapında bir otorite olup öğrencilerinin sorduğu en basit sorulara bile saatlerini vermekten çekinmeyen sevecen Engin Arık

Haberin Devamı

ROBERT KOLEJİ KURULUYOR

İstanbul’da Harvard, Yale gibi köklü Amerikan üniversitelerini örnek alan bir yüksekokul kurulması fikri 1856’da Kırım Savaşı’nın bitişi ve hemen ardından ilan edilen Islahat Fermanı ile oluşan özgürlük ortamında çıkmıştır. Cyrus Hamlin’den, aynı yıl kendisini İstanbul’a gönderen kurum olan Amerikan Misyon Heyeti’nden okulun seküler eğitim faaliyetlerini durdurması istenir. Bebek Semineri’nin kapatılarak misyonun Merzifon’a taşınmasının düşünüldüğü yönünde bilgiler de alan Hamlin bu kurumdan ayrıldı. On sekiz yıl sonra ilk defa ülkesine döndü, ancak birçok şeyin değiştiğini gördü. Artık kendisini daha çok İstanbul’a ait hissediyordu. İşte Robert Kolej’e adını verecek olan New Yorklu hayırsever işadamı Christopher Rheinlander Robert’la (1802-1878) bu dönemde tanışmış ve 1859’da projeyi hayata geçirmek üzere çalışmaya başlamıştır.
 
Günümüzde Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü olarak bilinen alanı, dönemin Evkaf Nazırı (Vakıflardan sorumlu bakan) Ahmet Vefik Paşa (1823- 1891) bir yüksekokul kurulması için satmayı kabul etmiş ve inşaat için gerekli izinlerin alınmasını da sağlamıştır. Modern anlamda ilk Osmanlı Üniversitesi olan Darülfünun’un ve Osmanlı Bilimler Akademisi sayılabilecek Encümen - i Daniş’in kuruluşunda yer alarak tarih dersleri veren dilbilimci Ahmet Vefik’in tüm çabalarına rağmen Fransız ve Rus delegasyonlarının itirazları nedeniyle bir türlü inşaata başlanamayınca, Bebek Semineri binası Robert Koleji’nin doğduğu yer olmuştur.

Haberin Devamı

1863’te dört öğrenciyle eğitime başlayan Robert Koleji ilk mezunların verildiği ve nihayet inşaat izninin çıktığı 1868’e gelindiğinde yüze yakın öğrenciye hizmet veriyordu. Dr. Hamlin inşaat işiyle bizzat ilgilenmiş, kendini hayalini gerçekleştirmeye adamıştı. O kadar yoğun çalışıyordu ki bazen dinlenebilmek için sonradan ‘Hamlin Kuyusu’ adı verilen bir kuyuya inmeyi adet edinmişti.

18 Mayıs 1871 tarihinde okul Rumeli Hisarı’nın biraz üzerinde yer alan şimdiki yerine taşınarak eğitim hayatına burada devam etmiştir. Harvard Üniversitesi’nin verdiği 200 kitapla kurulan kütüphanesi ise yeni kampüse taşınıldığında 5000 cildi bulmuştu (Bugün 500.000 cildi aşmış durumdadır).

Haberin Devamı

ÜNİVERSİTENİN DOĞUŞU

Amerikan toprakları dışında kurulan ilk Amerikan okulu olan Robert Koleji’nin sağlam temelleri böylece atılmıştı. 1873’te Dr. Hamlin’den yönetimi devralan George Washburn (şimdi İ.İ.B.F. binası olan Washburn Hall’a adını vermiştir) ve arkalarından gelen diğerleri sayesinde 20. yüzyıl boyunca düzenli olarak gelişip büyüyen okul, 100.kuruluş yıldönümüne yaklaşıldığında finansal bir darboğaza girmişti. 1958’de faaliyete geçirilen yüksekokul kısmı için Amerikan Hükümeti’nden alınan yardımlar bir süredir kesilmiş olduğu için sürekli büyük bütçe açıkları veriliyordu. Okul yönetimi yüksekokulu kapatmak dahil küçülme yönünde radikal kararlar vermek zorunda kalmıştı. İşte tam bu noktada tarihte hep olduğu gibi doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişi ortaya çıkıverdi.

Haberin Devamı

GELENEĞİ GELECEĞE TAŞIYAN MİMAR

Dönemin müdürü Dr. John Scott Everton’ın (1908-2003) daveti üzerine 1969’da ODTÜ Mimarlık Fakültesi’ndeki görevini bırakarak Robert Koleji müdür başyardımcılığına geçen Aptullah Kuran (1927-2002), ihtimal nasıl zorlu bir görevi üstlendiğini bilmiyordu. Ancak kısa sürede okulun bütçe açıklarını ve nasıl bir açmazla karşı karşıya olduğunu anladı. Ve tüm gayretiyle sorunu çözmeye odaklandı. Amerikalı ve Türk mütevelliler, hükümet yetkilileri, hocalar, öğrenciler ve personel arasında yürüttüğü mekik diplomasisiyle nihayet tüm tarafları memnun edecek ideal bir çözüme ulaşmıştı. Buna göre Türk hükümeti Robert Koleji Yüksekokulu’nu ve Rumeli Hisarı kampüsünü devralacak ve yerine lisans ve lisansüstü diploma verebilecek bir devlet üniversitesi kurulacaktı. Aslında bu sonuç Dr. Hamlin’in de rüyasıydı fakat özel yabancı üniversitelerin kuruluşunu kısıtlayan kanunlar nedeniyle mümkün olmamıştı.

Haberin Devamı

DEVİR – TESLİM

9 Eylül 1971 tarihinde Amerikalı ve Türk yetkililerin katılımıyla Kennedy Lodge rektörlük rezidansında düzenlenen bir törenle dönemin Milli Eğitim Bakanı Şinasi Orel (1936-2004) tarafından Boğaziçi Üniversitesi’nin resmen kurulduğu ve rektör vekili olarak Aptullah Kuran’ın atandığı kamuoyuna ilan edildi. Törende Amerikalı mütevelliler şükranlarını iletirken bir de okulun bir fotoğrafını hediye ettiler. Üzerinde şöyle yazıyordu: ‘Amerikan halkının Türk milletine bir armağanı.’
Ayrıca yüz dört bin adetlik kitap ve dergi koleksiyonuyla, otuz beş bin ciltlik Yakındoğu koleksiyonu üniversiteye bırakılarak Boğaziçi Üniversitesi kütüphanesinin temeli atılmış oldu. Böylece kurulan Boğaziçi Üniversitesi, her neslin dünyanın her köşesinden getirerek ektiği çeşit çeşit ağaçlar gibi 150 yıldır kökleri derinlere, yaprakları yükseklere uzanıyor. Nice 150 yıllara Boğaziçi!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!