Güncelleme Tarihi:
Rus makamları 18 Mart’ta, Ukrayna’nın Odessa kenti açıklarında denize döktüğü 420 mayının Karadeniz’de sürüklenmeye başladığını açıklayarak Tuna Nehri’nin etkisiyle İstanbul Boğazı’na ulaşabileceği uyarısı yapmıştı. Aynı gün Türk Deniz Kuvvetleri Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı da Karadeniz’deki mayın tehlikesine karşı bir NAVTEX yayınlayıp dikkatli olunmasını istemişti.
8 GÜNDE 828 KİLOMETRE
Uyarıdan 8 gün sonra, dün 09.00 sıralarında Karadeniz’e açılan balıkçılar Garipçe açıklarında şüpheli bir cisimle karşılaşınca Sahil Güvenlik’e bildirdi. Deniz yoluyla 828 kilometre uzaklıktaki Odessa’dan geldiği ve mayın olduğu düşünülen cisim İstanbul’da alarma neden oldu. Boğaz gemi geçişlerine kapatıldı, tüm gemilere uyarı geçildi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı 1 helikopter başka şüpheli cisimler olup olmadığını kontrol için bölge üzerinden alçak uçuş yaptı.
SAS KOMANDOLARI DEVREDE
SAS komandoları Poyrazköy’deki üslerinden bölgeye gitti. Erdek’te konuşlu mayın avlama gemilerinden biri de İstanbul Boğazı’na doğru yola çıktı. İstanbul Boğazı’nda transit geçişlerin durdurulduğu saatlerde vapurlar ve yolcu tekneleri çalışmaya devam etti. Saat 15.00’te Boğaz transit gemi geçişlerine açıldı.
BÜYÜK BİR PATLAMA SESİ
Saat 15.30 sıralarında İstanbul Boğazı çıkışında büyük bir patlama sesi duyuldu. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “İnceleme sonucunda eski tip olduğu belirlenen mayın, SAS timimiz tarafından etkisiz hale getirildi. Konuyla ilgili hem Rus hem Ukrayna makamlarıyla görüştük. Deniz Kuvvetlerimizin yüzer ve uçar unsurları müteyakkız bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor” dedi. Öte yandan akşam saatlerinde Erdek’de konuşlu mayın avlama gemileri TCG Akçay, TCG Akçakoca ve TCG Amasra da Karadeniz’e gönderildi. Karadeniz sahillerinde görev yapmak üzere 2 C-130 tipi deniz karakol uçağı da Çanakkale’den İstanbul’a geldi.
Yabancı cisimleri tespit için yüksek teknolojili radar cihazları barındıran ve düşman radarına yakalanmadığı için Hayalet Gemi olarak bilinen TCG Tekirdağ deniz karakol gemisi Boğaz’da nöbet tutarken, 3 gemi de Karadeniz’e gönderildi.
DENİZDE İKİ TÜR MAYIN YÜZÜYOR
* “YM” tipi deniz mayını İkinci Dünya Savaşı’nda SSCB tarafından üretilmeye başlandı. İlk defa Finlandiya Körfezi’nde kullanıldı. Genel hacmi 172 kg olan mayının içinde 20 kg TNT patlayıcı bulunuyor. Suya 1-2 metre derinliğe yerleştiriliyor. Temas prensibiyle çalışan mayın infilak ettiğinde gemilere parça tesiriyle zarar veriyor veya batırabiliyor.
* “YRM” mayın tipi denizden çıkarmaları engelleme amaçlı kullanılıyor. Yine SSCB döneminde üretilen bu tür mayınlar yaklaşık 30 kg. Aktif patlayıcı miktarı 3 kg civarında. Temas halinde patlayan mayın parça tesirli ve düşmanın canlı kuvvetlerini imha etme amacı taşıyor. Her iki mayın tipinin Rusya ve Ukrayna tarafından kullanıldığı biliniyor.
METAL TOPLAR KIYIYA VURDU
Samsun, Sinop ve Ağva’da da üzerinde Rusça yazılar olan metal toplar kıyıya vurdu. Paniğe neden olan malzemelerin Rus menşeli, denizaltı mühimmatında sevk ve yönlendirmeye yarayan, patlayıcı özelliği bulunmayan hava ştandrosu olduğu açıklandı.
Sarıyer’in Rumeli Feneri köyünde 18 Aralık 1989 günü denize açılan bir balıkçı teknesinin ağına takılan mayın patlamıştı. Görgü tanıklarına göre patlama anında parçalar 60 metre kadar yukarı fırlamıştı. Teknedeki 4 balıkçının ölümü Rumeli Feneri köyünü yasa boğmuştu.
HASSAS RADARLAR DEVREDE
Türk Uzak Yol Gemi Kaptanları Derneği Başkanı Zafer Akbulut, Karadeniz’deki mayın tehlikesiyle ilgili ticari gemilerde nasıl tedbir alındığını şöyle açıkladı: “Karadeniz’de seyreden ticari gemilerde çok hassas radarlar var. Bu radarlarda denizdeki en ufak cisimler dahi görünüyor. Böyle durumlarda gemi hemen rota değiştirir. Benim bir önerim de belli rotalar üzerine kılavuz tekneler koyulmasıdır.”
Mayın tehlikesi hem İstanbul hem de tüm Karadeniz’deki balıkçılarda büyük korkuya neden oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca da mayın tehlikesi nedeniyle, Bulgaristan-Kefken arasındaki Karadeniz sularında dünden (cumartesi) itibaren her türlü balık avcılığının durdurulduğu bildirildi.
UZMAN GÖRÜŞÜ
GEMİLERİMİZ RİSK ALTINDA
Emekli Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı: 1907 Lahey Sözleşmesi’nin 7. Protokolü mayınlarla ilgilidir. Serseri mayın dökerek ticareti engellemek, tarafsız ve sivil gemilere zarar vermeyi hedef almak bir savaş suçudur. Bu mayınlar zincirlerinden koptukları zaman o koptukları yerden su alıp kendini imha etmesi gerekir. Karadeniz’e çıkacak gemilerimiz büyük risk altında. Ekonomi risk altında. Boğaz emniyetinin derhal sağlanması gerek.
SİNOP BURNU’NDAN BOĞAZ’A KADAR
Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ: Devlet olarak gerekli tüm tedbirleri aldık. Beklediğimizden de hızlı bir gelişme yaşandı. Bunun hasar yaratmadan görülmüş olması önemli. Aslında asparagas gibi algılanan haberin gerçek olduğunu görüyoruz. Sinop Burnu’ndan Boğaz’a kadar alan tehlike altında. Burada uluslararası sorun var. Türkiye önlemlerini aldı. Bu mayın görülmemiş olsaydı çok büyük hasarlar olabilirdi.