Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 2001 00:00
Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması Genel Müdürü Kadir Durmuş, Türk boğazlarında özellikle gemilerin dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu kaza yaptıklarını belirterek, ''Dünyanın gözünün üzerinde olduğu Türk boğazları ile ilgili her türlü tedbir, devletimiz tarafından alınmıştır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın'' dedi. Durmuş, 2000 yılı itibariyle İstanbul Boğazı'nda 23, Çanakkale Boğazı'nda 9 ve Marmara Denizi'nde 3 batık geminin bulunduğunu ifade etti.
Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nde, İstanbul Boğazı girişinde son 1 ay içinde arka arkaya meydana gelen gemi kazalarıyla ilgili basın toplantısı düzenlendi.
41 bin gemi geçiş yaptı Toplantıda konuşan Durmuş, İstanbul Boğazı'ndan 2000 yılında aylık ortalama 4 bin 7 olmak üzere toplam 48 bin 79, Çanakkale Boğazı'ndan da ayda ortalama 3 bin 463 olmak üzere 41 bin 561 geminin geçiş yaptığını kaydetti. Durmuş, Türkiye'nin, 1994 yılında ulusal tüzüğü ile
Trafik Ayrım Düzeni ve Uluslararası Denizcilik Örgütü'nce (IMO) yürürlüğe konulan ''seyir kural ve tavsiyelerini'' uyguladığını anlatarak, 1994'den bugüne Türk boğazlarındaki kaza sayısında büyük azalma olduğunu söyledi.
Türk boğazlarına yönelik alınan tedbirler içerisinde en önemli projenin ''Gemi Trafik ve Yönetim Bilgi Sistemi Projesi'' olduğunu vurgulayan Durmuş, şunları kaydetti:
''Yüksek trafik yoğunluğu, tehlikeli yük taşımacılığı, artan gemi boyları, karmaşık trafik yapısı, güç hava, deniz, akıntı ve iklim şartları, hassas çevre koşulları, mahalli tehlikeler, gemi trafiğini etkileyen diğer denizcilik faaliyetleri, komşu sularda mevcut veya planlanmış gemi trafik hizmetleri ve komşu ülkelerle işbirliği ihtiyacı, gemilerin ilerlemesini kısıtlayan dar su geçitleri, liman konfigürasyonu, köprüler ve benzeri unsurların bulunuşu, bölgedeki liman ve terminallerdeki gelişmelerden kaynaklanan halihazır veya gelecekte öngörülen trafik düzeni değişiklikleri nedeiyle projeye ihtiyaç duyulmuştur. Projenin temeli atıldı, muhtemelen Ekim 2001'de hizmete girecek.''
Kazaların yüzde 99'u dikkatsizlikten Durmuş, 2000 yılı itibariyle İstanbul Boğazı'nda 23, Çanakkale Boğazı'nda 9 ve Marmara Denizi'nde 3 batık geminin bulunduğunu ifade ederek, ''Dünyanın gözünün üzerinde olduğu Türk boğazları ile ilgili her türlü tedbir, devletimiz tarafından alınmıştır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Kazaların yüzde 99'u dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu meydana gelmektedir. Deniz kazaları, daha büyük can, mal ve çevre kirliliğine yol açtığı için daha titiz olunması gereken bir konu'' dedi.
Türkiye'de, gemilerin limanlara demir atması ve limandan ayrılmasında ''kılavuz kaptan alma zorunluluğunun getirilmesine'' ilişkin ilanın, Dışişleri Bakanlığı'nca uluslararası alanda duyurulduğunu kaydederek, ''Bu duyurunun ilanından sonra 90 günlük birbekleme süresi var. Bu süre Mart ayında dolacak. Bundan sonra limanlara demirleyecek ve ayrılacak gemilerin kılavuz kaptan alma zorunluluğu olacak'' diye konuştu. Durmuş, Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün uygulamaları doğrultusunda liman devletlerin, gemilerin teknik emniyeti konusunda kontrol yetkisinin bulunduğunu belirterek, bu yöndeki çalışmaların sürdürüldüğünü, önemli eksiklik olan personel açığının giderilmesinden sonra bu tür kontrollerin yapılacağını söyledi.
Dünyanın en riskli su yolu Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürü Hücum Tulgar da İstanbul Boğazı'nın, ''yaklaşık 31 kilometre uzunluğunda, 14tane keskin kıvrımının bulunduğu, gemilerin 45 derecelik, hatta Yeniköy Kandilli arasındaki bölgede 80 derecelik rota değişikliğine gittiği, alt ve üst akıntıları bulunan, sıklıkla değişen rüzgarların çıktığı'' bir doğal su yolu olduğunu belirterek, ''İstanbul Boğazı, dünyanın en riskli su yoludur'' dedi.
İstanbul Boğazı'nda son 1 ay içinde meydana gelen kazalara değinen Tulgar, Karadeniz girişinin 8-10 kilometre açığında 21 Ocak'ta Nadia gemisiyle çarpışan Kaptan Cavit gemisinin battığını, 8 Şubat'taki kazada da Akaylar-2 gemisiyle çarpışan Med Glory adlı geminin batma tehlikesi geçirerek, yapılan çalışmalar sonucu kurtarıldığını anlattı. Tulgar, 18 Şubat'ta meydana gelen kazada ise Bunga Melor Satu adlı gemiyle çarpışan Robel adlı geminin, kaptan köşküne kadar battığını hatırlatarak, bu kazadan 1 gün sonra da Norveç ve Malta bandralı 2 geminin çarpıştığını, ancak önemli hasar oluşmadığını belirtti.
Gemilerin çarpışmalarından sonra kendilerine geç bilgi verildiğini belirten Tulgar, Robel gemisinin batmasıyla sonuçlanan kazanın gece saat 02.50 sıralarında meydana geldiğini, yapılan görüşmede yardıma ihtiyaçları olmadığını söylediklerini anlatarak, ''Ancak saat 05.00'de bizden yardım talebinde bulundular. Ticari kaygılardan dolayı bizden geçyardım istenmesi, erken müdahaleyi önledi ve gemi, kaptan köşküne kadar battı'' dedi. Tulgar, tüm dünyada kurtarma işleminin pahalı olduğunu, bu nedenle özellikle sigortası olmayan gemilerin geç yardım talebinde bulunduğunukaydederek, şunları söyledi:
''Sadece ABD, kulübü, sigortası olmayan gemileri limanlarına almıyor. Avrupa'da böyle bir uygulama yok. Ancak kademe kademe yapılmaya çalışılıyor. İstanbul Boğazı'na kurulacak olan Gemi Trafik ve Yönetim Bilgi Sistemi kurulmuş olsaydı, 1 ay içindeki kazalar meydana gelmezdi. Kazaların azaltılması için öncelikle bu sistemin kurulması gerek. Kılavuz kaptan alınma şartı getirilmeli, gemilere eskortluk yapacak römorkör isteme zorunluluğu olmalı.''