Güncelleme Tarihi:
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Durak Çetin'in hazırladığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "müşteki" olarak gösterildiği iddianamede, sanıklar şu isimlerden oluştu:
"Dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürü Ali Özdoğan, dönemin Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Emniyet Amiri Serhat Demir, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdür Yardımcısı Sedat Zavar, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürlüğünde görevli Komiser Yardımcısı Enes Çiğci, suç tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru İlker Usta, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığında görevli Emniyet Müdürü Ahmet Türer, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görevli polis memuru Hurşit Gölbaşı, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görevli polis memuru Seyit Saydam, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görevli polis memuru Harun Yavuz, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görevli Komiser Yardımcısı İbrahim Sarı, eski Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanı Mehmet Yüksel ve Zeki Bulut ile eski TÜBİTAK yöneticisi Hasan Palaz."
İddianamede, şüphelilerden Özdoğan, Zavar, Demir, Türer, Çiğci ve Usta'ya, "Başbakan'ı siyasi casusluk amacıyla dinlemek, kamu görevlisinin özel hayatın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaları kaydetmek" suçları yöneltildi ve 21'er yıldan 36 yıl 6'şar aya kadar mahkumiyetleri talep edildi.
İddianamede ayrıca Yavuz, Sarı, Gölbaşı, Saydam, Yüksel, Bulut ve Palaz'ın ise aynı suçların işlenmesine yardım ettikleri savunuldu.
İddianamede, "örgütlemeyi yapanın ve diğer şüphelileri ayarlayanın şüpheli Ali Özdoğan olduğu ve yapılacak dinlemeler konusunda şüpheli Ahmet Türer'in destek verip faaliyeti yönlendirdiğinin anlaşıldığı" aktarıldı.
İddianamede, dinleme cihazı bulunması sonrasında ilişkin Başbakanlık Teftiş Kurulunun hazırladığı soruşturma dosyasından bilgiler özetlendi.
Rapora göre, 2011'de Başbakanlığın onayı ile MİT ekibi, 28-30 Aralık 2011 arasında, Erdoğan'ın Keçiören'deki ikametgahında, AK Parti Genel Merkezi'nde, Başbakanlık Merkez Bina'da ve Başbakanlık Resmi Konut'taki çalışma ofislerinde, gizli dinleme ve gözetleme sistemlerine karşı teknik arama çalışmaları gerçekleştirdi. Oluşturulan ekibe Başbakanlık Başmüşaviri Mustafa Varank eşlik etti.
Erdoğan'ın Keçiören'deki ofisi aranırken, Erdoğan'ın kullandığı ve kriptoluyla birlikte 4 telefonun konulduğu masanın sağ tarafında, 6 girişli priz içinde telsiz kaynağı bulundu. Açılmadan X-ray cihazıyla görüntülenen priz içerisinde, özel bir yapının varlığını andıran görüntüyle karşılaşılması üzerine açılan prizden elektrik şebekesinden beslenen telsiz vericiye ulaşıldı. Mevcut durum sadece Varank ile paylaşılarak, olumsuz bir durum yokmuş gibi teknik arama faaliyeti sürdürüldü. Çoklu priz, incelenmek üzere MİT ekibince teslim alındı.
Başbakanlık Resmi Konut'taki "böcek"
Başbakanlık Resmi Konut'ta, Erdoğan'ın kullandığı makam odasındaki aramada da 3 girişli çoklu priz içerisinde, Keçiören'deki çalışma ofisindekinin benzeri olan ve sinyal yayını olmaması nedeniyle pasif durumda olduğu değerlendirilen telsiz verici tespit edildi. Bu durum da sadece Varank ile paylaşılarak, olumsuz bir durum yokmuş gibi teknik arama faaliyetine devam edildi. Bu priz de incelenmek üzere MİT ekibince incelenmek üzere alındı.
Başbakanlık Teftiş Kurulu, telsiz vericilerin elektrik şebekesinden beslenmesi dolayısıyla uzun süreli dinleme faaliyeti gerçekleştirmek amacıyla yerleştirildiğini tespit ederken, teknik operasyonel çalışmanın profesyonel bir uygulama olduğunu değerlendirdi. Vericilerin, Başbakan'ın kriptolu telefonunun da dahil olduğu bölümlerde tespiti "dikkat çekici" bulunurken, bu durumdan, iki uygulamanın da "aynı merkezce" gerçekleştirildiği anlaşıldı.
Cihazların özelliklerine ilişkin bilgiler verilen iddianamede, cihazların bulunmasının ardından TÜBİTAK ile TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinin, çoklu prizler ve içinde bulunan dolgu malzemelerine ilişkin rapor alındığı, bunlara göre, cihazların, önceden yapılan keşifler doğrultusunda 24-25 Kasım 2011 tarihlerinde çalışma ofislerine yerleştirildiği kanaatine varıldığı aktarıldı.
Görevlilerin beyanları
İddianamede, cihazları yerleştirenlerin belirlenmesi amacıyla 1 Temmuz 2011 ile 28-29 Aralık 2011 arasında konutlara gittiği görülen tüm isimlerin, öncelikle meslekleri ve meşguliyetleri, Keçiören'deki 2 numaralı ofise gelme gerekçeleri, kullanıcısı oldukları GSM'leri soruşturuldu. İddianamede daha sonra tanık olarak ifadesine başvurulanların beyanları özetlendi.
Konut'ta, 25 Kasım 2011'de görev yapan polis memuru S.Ö'nün, "Erdoğan'ın, rahatsızlığı nedeniyle İstanbul'da bulunduğu, muhtemelen Kasım 2011'de, sanıklardan Başbakanlık Teknik Arama Ekibi Amiri Serhat Demir'in başında olduğu 4-5 kişilik ekibin, konutta arama faaliyeti icra ettiğini, ekipte Demir'in yanı sıra 40-50 yaşlarında kır saçlı bir erkeğin bulunduğunu, Aralık 2011 sonlarından itibaren birçok arama yapılmasına rağmen, arama ekibinde bulunan bu şahsı bir daha görmediğini belirttiği aktarıldı.
Başbakanlık Resmi Konut Güvenlik Amiri V.K. ise "Erdoğan'ın Ankara'da bulunmadığı dönemde Çankaya konutta 2 kez teknik arama yapıldığını, Başbakanlık Teknik Arama Ekibi Amiri Demir ile Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığında görevli üç kişiden oluşan ekibin, 24 Kasım 2011 akşamı, konutta arama yaptığını söyledi ve fotoğraflar üzerinden sanıklardan Sedat Zavar'ı teşhis etti.
Resmi Konut'ta teknisyenlik yapan H.N. de 24 Kasım 2011'de adlarını bilmediği üç görevlinin arama yaptığını, Başbakan'ın ofisine geçildikten birkaç dakika sonra çalışmayı sürdüren iki görevlinin gürültü olduğunu söyleyerek, kendilerini ofisten çıkardıklarını ve kapıyı kapattıklarını, yaklaşık 10 dakika ofiste yalnız çalıştıktan sonra bu kişilerin çıktıklarını anlattı.
Şüphelilerin tespitine yönelik çalışmalar
İddianamenin devamında, "Yapılan araştırmalar, görüşmeler, teknik analizler ve tespitler neticesinde oluşan kanaat çerçevesinde şüpheli durumunda olanlardan şahıs bazında yapılan eksiltmeler hedef kitleyi küçültmüş ve yeni şüpheli şahısları ortaya çıkarmıştır" değerlendirmesinde bulunuldu.
Başbakan ve eşinin, yakın koruma ekibinin belirlenen tarihlerde İstanbul'da olduğu, yakın koruma ekibi dışında Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliği personelinin özellikle her iki konuta da kısıtlama olmaksızın girebileceğinin anlaşıldığı bildirilen iddianamede, Temmuz-Aralık 2011'de, Keçiören ve Çankaya'da arama faaliyeti icra edilmediği, Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Emniyet Amiri Serhat Demir'in bu yönde talimatı olmadığı, bu tarihler arasında arama yapıldığına ilişkin kayda rastlanmadığı belirtildi.
"Başbakanlık Arama Ekibi" dışında hiç kimse ya da grubun arama amacıyla konut veya ikametgaha giremeyeceği, MİT mensuplarınca gelen emir doğrultusunda söz konusu adreslerde arama yapılabileceği ifade edilen iddianamede, "Başbakanın, 23 Kasım-14 Aralık 2011 arasında İstanbul'da bulunduğu tarihlerde, Başbakanlık teknik arama ekibince çalışma ofislerinde arama yapıldığı, Keçiören'deki konutun güvenlik amiri ve yardımcısının, arama ekiplerinin giriş ve çıkışlarını kayıt altına almadığı, aramalarda rutin olarak bir saat kadar önce bu kişilere haber verildiği ve akabinde arama yapıldığı bildirildi.
İddianamede, şunlar kaydedildi:
"Bu kapsamda Keçiören ikametgahta ve Resmi Konut'ta, Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliği personeli ile Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı personelinden bir grubun örgütlenerek çalışma yaptığı, rutin böcek araması yapıldığı intibası verilerek şüpheliler Serhat Demir'in sevk ve idaresinde şüpheli Sedat Zavar ile birlikte şüpheliler Enes Çiğci ve İlker Usta tarafından fırsat operasyonu şeklinde siyasal casusluk amacıyla dinleme cihazlarının mekanlardaki prizlere yerleştirilerek dinlemelerin yapıldığı, örgütlemeyi yapanın ve diğer şüphelileri ayarlayanın, şüpheli Ali Özdoğan olduğu ve yapılacak dinlemeler konusunda şüpheli Ahmet Türer'in destek verip faaliyeti yönlendirdiği anlaşılmıştır."