Güncelleme Tarihi:
KISA sürede yaptığı doğa resimleriyle ve TRT’de 1990’lı yıllarda yayınlanan ‘Resim Sevinci’ programıyla Türkiye’de ünlenen Amerikalı ressam Bob Ross’un kurduğu yağlı boya ve boyama malzemelerini satan şirketi, Türkiye’de, ‘Bob Roos markasını taşıyan ürün ve eğitim programlarının taklit edilerek veya başka ülkelerden hukuka aykırı şekilde ithal edilerek, yurtiçinde satışa sunulduğu’ gerekçesiyle dava açtı. Dava dilekçesinde, “Markaya yönelik tecavüzün önlenmesi, markayı taşıyan ürünlerin imha edilmesiyle maddi ve manevi tazminata karar verilmesi” istendi.
Davaya bakan İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, 5 Aralık 2013’te, herhangi bir hakkı bulunmamasına rağmen başvurucuya ait markayı taşıyan ürünlerle başvurucuya ait eğitim CD’lerinin, Türkiye’de bir şirket tarafından ticari amaçlı kullanıldığını, markaya tecavüzde bulunduğunu tespit etti. Davalı şirketin markayı kullanmasının yasaklanmasına, bu markayı taşıyan ürünlerinin imhasına karar veren yerel mahkeme, başvurucu şirkete maddi ve manevi tazminat ödemesine de hükmetti. İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, Bob Ross markasının ‘tanınmış marka’ olduğunun tespitini ise reddetti.
DOSYA YARGITAY’A GELDİ
Bob Ross şirketi, “tanınmış marka” konusundaki istemine ilişkin mahkeme kararını Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 22 Eylül 2014’te yerel mahkemenin kararını onadı. Karar düzeltme isteminde bulunan başvurucunun, bu talebinin reddedilmesi ve kesin kararın 15 Temmuz 2015’te verilmesi üzerine, Bob Ross’un şirketi, 13 Ağustos 2015’te Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda, “Karar düzeltme isteği hakkında olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmamış olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği” öne sürüldü. Anayasa Mahkemesi, şirketin bu başvurusunda, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
İKİNCİ KEZ BAŞVURDULAR
Bob Ross şirketi, bu kez de davanın uzun sürmesi nedeniyle ‘makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği’ iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin ikinci başvuruyu, iç hukuk yolları tüketilmediğinden 18 Eylül 2024’te kabul edilemez buldu. Yüksek Mahkeme’nin gerekçesinde, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin Tazminat Komisyonu’na başvuru yolunun tüketilmesi gerektiği vurgulandı.