Güncelleme Tarihi:
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan dün ‘Güç ve Paradoks: 21. Yüzyılda Büyük Stratejiyi Anlamak’ başlığıyla düzenlenen TRT World Forum’un açılışını videomesajla yaparken özetle şu mesajları verdi:
“İnsanlık bir süredir ekonomik, sosyal, siyasi, boyutları olan büyük bir sağlık krizi ile mücadele ediyoruz. COVID-19 salgını etkisini yitirmekle birlikte gündemimizi işgal etmeyi sürdürüyor. Salgının artçı sarsıntılarını ekonomi başta olmak üzere farklı alanlarda hissetmeye devam ediyoruz. Bu süreçte yaşananlar artık dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını göstermiştir.
SINIFTA KALMIŞTIR
Son 2 yıla damgasını vuran bu salgın bireylerin hem kendilerine hem içinde bulundukları topluma hem de küresel siyasete yaklaşımlarını kökten değiştirmiştir. Küresel sistemdeki tenakus ve paradokslar daha önce hiç olmadığı kadar gün yüzüne çıkmıştır. Özellikle refah bakımından dünyada üst sıralarda yer alan ülkelerin sağlık ve sosyal yardım alt yapılarının ne derece kırılgan olduğu görülmüştür. Tüm insanlığın geleceğini tehdit eden bu kriz karşısında dünyada barış ve adaleti sağlamakla görevli kurumlar bir kez daha sınıfta kalmıştır. Az gelişmiş ülkeler ve yoksul toplum kesimleri kaderlerine terk edilmiş, tedarik zincirlerinde kırılmalar yaşanmıştır.
ENDİŞELERİMİZ ARTIYOR
Ekonomik sıkıntılarla birlikte batılı ülkelerde nefret suçları ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Sosyal devlet kavramı ağır yara alırken, gelir adaleti daha da kötüleşmiş, İslam düşmanlığı ve göçmen karşıtlığı yeniden alevlenmiştir. Avrupalı siyasetçiler toplumu tıpkı bir kanser hücresi gibi saran İslam düşmanlığı ile mücadele etmek yerine bunu istismar etmenin siyasi ranta çevirmenin, oya devşirmenin hesabını yapıyor. Uzun yıllardır bu tehditlere dikkat çeken bir siyasetçi olarak şahit olduklarımız karşısında endişelerimiz daha da artıyor.
BÖYLE DEVAM EDEMEZ
İslam aleminin söz hakkının olmadığı, Afrika’nın, Latin Amerika’nın, Güney Asya’nın taleplerinin dikkate alınmadığı, 5 ülkenin çıkarlarını gözetildiği bu sistemin hâli hazırdaki yapısı ile devam etmesi mümkün değildir. BM ve diğer uluslararası kurumlardaki reform ihtiyacı artık görmezden gelinemez. Türkiye olarak bu reform ihtiyacını yıllardır ‘dünya beşten büyüktür’ ifadesi ile dile getirmekteyiz. Bu konudaki somut tekliflerimizi kısa süre önce ‘daha adil bir dünya mümkün’ diyerek milletimizle ve tüm dünya ile paylaştık.
Tüm mazlum ve mağdurlar adına yürüttüğümüz bu mücadeleyi çok daha yukarılara taşımakta kararlıyız. İnsanı merkeze alan adaleti ve hakkaniyeti önceleyen, güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu küresel bir düzen kurulana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”
BU SİSTEM ADALET ÜRETEMİYOR
Küresel barış ve adaleti tesis yolunda tarihi bir fırsatı heba edildiğini görmekten üzüntü duyuyoruz. Bize büyük bir aile olduğumuzu tekrar hatırlatan koronavirüs salgınını ne yazık ki işbirliği ve dayanışma açısından hakkıyla değerlendiremedik. Dünya genelinde 5 milyona varan ölümleri virüse veya yetersiz sağlık hizmetlerine bağlanmak hem kolaycı hem de hatalı bir yaklaşım olacaktır. Bu tablonun ortaya çıkmasının en önemli sebebi zayıf yerine güçlüyü koruyan, paylaşma yerine sömürüyü teşvik eden, kanaat yerine hırsı, bencilliği, tamahkarlığı özendiren mevcut sistemdir. Birinci Dünya savaşı sonrası temelleri atılan, İkinci Dünya Savaşı sonrası tahkim edilen bu sistem uzun süredir adalet ve istikrar üretmiyor.