Güncelleme Tarihi:
Moskova'da, zamanında Komünist Parti Gençlik Kolları'nın parti disiplinine uygun bir şekilde eğlenmeleri için yapılmış dev MDM Salonu, üç gece boyunca Efes Pilsen Blues Festivali'ne sahne oldu. Salon tıklım tıklım dolu, zemin ve hava şartları konser vermeye müsait, ambians da hakikaten süperdi...
EFES Pilsen Blues Festivali bundan 11 yıl önce gündeme geldiğinde, millet ‘‘Türkiye'de 200-300 kişi dışında kim blues dinler allasen?’’ şeklinde özetlenebilecek gayet net bir tepki göstermişti.
Ama işte 11 yıldır sürüyor. Hem de artık sadece İstanbul- Ankara- İzmir'de değil; Diyarbakır'dan Trabzon'a, Samsun'dan Gaziantep'e yurt sathında düzenleniyor. Aslında yurt sathında demek biraz yanlış. Çünkü iki yıldır yurt dışına da zıplamış durumda söz konusu festival. Geçen yıl Moskova'da düzenlenen ve müzisyenler başta olmak üzere herkesi şaşırtacak derecede ilgi gören festival, bu yıl programına bir de Bükreş'i ekledi.
ST. PETERSBURG SIRADA
Rusya'da ilginin fazlalığı olayı organize edenleri bu yıl Moskova'da üç konser düzenlemeye mecbur etti. Hatta gelecek sene St. Petersburg'u da programa eklemeyi ciddi şekilde düşünüyorlar.
Ankara'da açılış yapan festivalin bu yılki konukları Lil' Brian & The Zydeco Travelers, The Holmes Brothers ve Long John Hunter & The Bad News Blues Band idi.
Ekip, Ankara'nın ardından Moskova'ya geçti. Geçer geçmez de soluğu konserin düzenleneceği MDM'de aldı. MDM, SSCB döneminde Komunist parti Gençlik Kolları'nın parti disiplinine uygun vaziyette yoldaş yoldaş eğlenebilmeli için inşa edilmiş dev bir kompleks.
2000 kişilik konser salonu, bu kompleksin sadece küçük bir parçası. Tepedeki ışıklandırma sistemi sakat duruyor ama Rus görevlilerden biri ‘‘Komünistlerin yaptığı bir şeyin düşmesi imkansız. Düşürmeye çalışsanız bile düşmez’’ diyor.
BİLETLER 200 RUBLE
200 rubleye yani yaklaşık 4,5 milyon TL'ye satılan biletler bir hafta önceden tükenmiş, yani salon tıklım tıklım. 200 ruble (8 ABD Doları), Rusya'nın diğer bölümleri için olağanüstü bir para olabilir ama Moskova için ne çok pahalı, ne de çok ucuz bir rakam. Örnek vermek gerekirse, orada 'premium' yani lüks bira kategorisindeki Efes'in satış fiyatı 20 ruble civarında.
Biletler karaborsada filan satılıyor. Gelenlerin tamamı genç. Arada bir, kovboy şapkası takıp, komple deri kıyafet yapmış arkadaşlar filan da görüyoruz. Hatta ben birini acayip derecede Teks'teki Kit Karson'a benzettim. Meğer Rusya'nın en ünlü blues'cusuymuş. Normal şartlar altında Rusya'da sadece bir blues müzisyeni olmasına bile şaşırmam gerekir ama bu ilginç ortamda sadece ‘‘Hımmm!’’ diyebiliyorum.
Neyse, ilk olarak Holmes Brothers çıkıyor sahneye. Salonda kıyamet kopuyor bir anda. Müzisyenler neye uğradıklarını şaşırıyorlar. Tamam, bunların hepsi çok iyi müzisyenler ama yaptıkları müziğin doğası gereği çoğunlukla küçük kulüplerde çalmışlar ve sahneye çıktıklarında asla Rolling Stones muamelesi görmemişler.
Bir yandan çalmaya çalışıyorlar, bir yandan uzatılan kağıtları, tişörtleri filan imzalıyorlar. Ben bir ara kızlar iç çamaşırlarını sahneye fırlatacaklar filan diye korktum. Hayır fırlatsınlar da adamlar ihtiyar. Kalp sektesinden kesin kayıp verirlerdi.
STAR TRİBİNE GİRDİLER
Bu ilgi, Lil'Brian ve Long John Hunter'da daha da arttı. Sahneye normal, aklı başında blues müzisyeni olarak çıkan müzisyenler konser sonrasında haliyle biraz star tribine girdiler. Girmeleri de normal zaten.
Velhasılkelam; Moskova üç gün boyunca üç süper konser izlemiş oldu. Müzisyenler de üç gün için bile olsa, star olmanın nasıl bir duygu olduğunu hissettiler. Ama ben geleceklerini pek parlak görmüyorum. Moskova'dan sonra sırasıyla İzmir, Bükreş, Adana, Mersin, İstanbul, Eskişehir, Bursa, Antalya, Gaziantep, Diyarbakır, Trabzon ve Samsun'da çalacaklar. Yani bu kültür şoku da onlara yeter de artar bile. Allah, bu ekibi ABD'de beklemekte olan eşlerine dostlarına sabır versin. Çünkü onlar için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.