Hatice DEMİRCAN-Uğur DÜNDAR
Oluşturulma Tarihi: Nisan 17, 2007 00:00
Günümüzde zengin fakir, kadın erkek, 7 den 70’e hemen herkesin giyim tercihi olan blucinlerin beyazlatılmasında kullanılan kum püskürtme yöntemi, gencecik insanların hayatına mal oluyor. İstanbul’da kot taşlama işi yapan merdivenaltı atölyelerde çalışan gençler ya ölüyor ya da sakat kalıyor. Bu atölyelerde "denetim"in D’si bile bilinmiyor. Uğur Dündar yönetimindeki Arena ekibi, 21’inci yüzyıl Türkiyesi’ndeki bu insanlık dışı olayı araştırdı.
KOT taşlama diye nitelenen blucin beyazlatma işini büyük firmalar, genellikle taşeron atölyelere yaptırıyor. Çoğu "merdivenaltı" tabir edilen kaçak işyerleri olan bu atölyelerde blucinlere kum fışkırtmak için genellikle sigortasız gençler çalıştırılıyor. Çalışma koşulları son derece ilkel ve takılan maskeler yetersiz olduğundan püskürtme sırasında akciğerlere dolan kum tanecikleri akciğer dokusunu tahrip ediyor. Tıp dilinde "slikozis" denilen bu hastalık, giderek akciğerde katılaşmaya sebep oluyor. Yoğun toza maruz kaldıkları için hastalanan gençleri, daha sonra oksijen tüpüne bağlı kısa bir yaşam ve ardından ölüm bekliyor.
GENÇ ÖLÜMLERE İSYAN
Son yıllarda hastaların sayısının çığ gibi artması, gencecik hastalarının ölümüne tanık olan tıp otoritelerini isyan ettiriyor. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, servislerinde 20-25 yaşında çok sayıda genç işçiyi kot kumlama kaynaklı "slikozis" hastalığı yüzünden art arda kaybetmeye başladıklarını söyleyerek yetkilileri uyardı:
"Eğer hasta yoğun bir toza maruz kalıp belli bir noktaya gelmişse, o kişiyi işyerinden uzaklaştırsanız bile, hastalık ilerliyor ve solunum yetersizliğine bağlı olarak ölümle son buluyor. Gerçekten çok, çok ciddi bir sorun, utanç verici bir olay Türkiye açısından. Başta bu hastalığa teşhis konulamadı, hiç kimsenin aklına bu insanların kot kumlama hastası olabileceği gelmedi. Yanlışlıkla verem teşhisi konuldu ve verem dispanserlerine yönlendirildiler. Bir kısmına ’nedeni bilinmeyen akciğer katılaşması’ denildi. Daha sonra anlaşıldı ki bunlar slikozis hastası. Bu aslında hiç kabul edilemeyecek çok çok büyük olay. Yani bir insanın 20 yaşında 30 yaşında meslek hastalığından ölmesi, asla kabul edilemeyecek bir olaydır. Çok basit olarak önlenebilmesine rağmen, hiçbir denetim olmaması, sigortasız çalıştırılması, bence utanılacak bir olay. Aslında hepimiz için utanılacak bir şey."
HASTALAR ÇIĞ GİBİ ARTIYOR
Arena ekibinin araştırmasına göre silikozis hastası gençlerin sayısı çığ gibi artıyor. Yaşanan dramlarda hikayelerin ortak paydası ise Anadolu’daki yaygın işsizlik. Köylerinden kalkıp çalışmak için İstanbul’a gelen gençler, risklerini bilmeden kot kumlama işine girip, genellikle sigortasız çalışıyorlar.
Uğur Dündar yönetimindeki Arena ekibinin tespit ettiği bu insanlık dışı çalışma koşulları, sadece İstanbul’la sınırlı değil. Sinop, Tokat, Bingöl, Siirt, Erzurum, Zonguldak ve Çorum’da da kot kumlama sonucu akciğerleri iflas edip memleketlerine ölümü beklemek için dönen insanlar var. Arena ekibi ayrıca, İstanbul’un Sultançiftliği, Küçükköy, İkitelli, Halkalı, Alibeyköy semtlerinde, her türlü denetimden uzak çok sayıda kot kumlama atölyesi tespit etti.
Her şey 4 yıl içinde oldu
İrfan Demir, 37 yaşında ve artık oksijen tüpüne bağlı bir yaşam sürüyor. İrfan Demir’in sadece 4 yıl süreyle kot kumlama işinde çalışması, slikozis hastası olmasına yetmiş. İstanbul İkitelli’deki bir firmada kot kumlayan İrfan Demir, merdivenleri çıkamaz olunca doktora gitmiş. Ancak doktorların İrfan Demir’e "Yapılabilecek bir şey yok, seni hava değişimine gönderelim ve oksijen tüpüne bağlayalım, akciğerlerin çok oksijensiz kalmış" demeleri üzerine, memleketi Tokat Niksar’a bağlı Boğazbaşı Köyüne dönmüş. Annesi ve babasının bakımına muhtaç olan İrfan Demir’in okula giden iki kızı var.
Gençliğimizi çaldılar
Kot taşlama işi kaynaklı bir başka dram, İstanbul Küçükköy’deki bir gecekonduda yaşanıyor. Beytullah Özkaya, 6 yıl süreyle kot taşlama işçisi olarak çalıştıktan sonra slikozis hastası olmuş. Beytullah Özkaya’nın hiçbir sosyal güvencesi olmadığı için 80 YTL’lik ilaçlarını dahi alamıyor ve üç aydır yatağa bağlı olarak yaşıyor. 25 yaşındaki Beytullah Özkaya, "Genç yaşta hayatımızı bitirdiler, gençliğimizi çaldılar bizden. 25 yaşında hayatım bitti, 45 kiloya düştüm" diyerek isyan ediyor.