Bizimkiler ne derdi?

Güncelleme Tarihi:

Bizimkiler ne derdi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 01, 2004 00:00

TERÖRİSTTEN daha aşağılayıcı bir insan sıfatı olabilir mi? Gerçekten, belli bir amacı gerçekleştirmek için olsa bile, kurban olarak silahsız masumları seçen ve öldüren insandan daha alçağını bulabilir misiniz?En zor koşullarda, bazen de ölümün kol gezdiği ortamlarda görev yapan gazeteci, masum kurbanlar arasında belki de en fazla saygıyı ve sevgiyi hak edendir.Çünkü gazeteci, eylemci değil sadece bilgilendiricidir. Bu aşağılık katil sürülerinden Irak İslam Ordusu isimlisi de, masum iki Fransız gazeteciyi rehin aldıklarını ilan etti. Fransız hükümeti bunların taleplerini, verdikleri süre doluncaya kadar -ki o süre bu satırlar yazılırken dolmak üzereydi- yerine getirmezse, ellerindeki iki gazeteciyi öldüreceklerdi.‘Fransa’da 4 Eylül 2004 tarihinden itibaren okullarda türban gibi bir dini empoze etmeyi amaçlayan giysi ve simgeler takılmasını ve kullanılmasını yasaklayan yasanın uygulanmayacağı açıklanmalıymış.’Aslında buraya kadar okuduklarınıza hiçbirimiz yabancı değiliz. Çünkü o katil sürüleri aylardan beri adam kaçırıp kelle kesiyorlar. Nitekim gelen son bir habere göre muhtemelen bir başka katiller çetesi, rehin aldıkları Nepalli 11 işçiyi katletmiş.Son olayın özelliği, İslam adına bu kadar barbar ve yobaz olabilenlere Fransa’daki Müslümanların verdiği yanıt:Biliyorsunuz Fransız Müslümanları da bu yasaya karşı idiler. O nedenle, yasayı protesto amacıyla bir gösteri yürüyüşü düzenlemişlerdi. Ama iki gazeteciyi kaçıran teröristlerin Fransa’ya yönelik şantajını öğrenince, şantajcılara destek vermemek için yürüyüşü iptal ettiler. Yani bir bakıma ‘laik hükümeti, terörist Müslüman’a tercih ediyoruz’ dediler.Bu olayı okuyunca insanın ‘acaba buna benzer bir durum iki Türk gazetecinin başına Irak’ta gelseydi, bizdeki aşırı İslamcı kesim aynı duyarlığı gösterir miydi?’ sorusu geliyor.Daha geçen gün bunların akıl hocalarından biri, herhangi bir Türk vatanperverinin gözyaşı dökmeden anmadığı Çanakkale Savaşı ile Şiilerin kutsadığı Necef şehrindeki çarpışmaları mukayese etmedi mi? ‘Necef benim için Çanakkale’den bin kat daha faziletlidir’ demedi mi?İşlerine gelince ‘Biz Avrupa’daki laiklikten başka bir şey istemiyoruz. O kadarını verin yeter’ diyen bu bağnaz kafalara birileri çıkıp;‘Biz de sizden, kendi devletinin yasalarına saygı gösteren -yasa derken trafik yasasından, ceza yasasından değil, laik rejimin temel taşı olan yasalardan söz ediyoruz- Fransız Müslümanlarının yaptığını bekliyor ve istiyoruz’ dese acaba yanıtları ne olur?Neyse ki Fransa’da iyi işleyen bir devlet var. Yerleşik sistem için tehlike oluşturabilecekleri daha baştan yakalayıp sıfırlıyorlar. Gazetecilerin hayatı pahasına olsa da, devletin saygınlığı korunuyor. Ve yasalar bu tehditlere pabuç bırakmadan uygulanıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!