Bizimki milenyum aşkı

YILLAR SONRA YOLDA KARŞILAŞTIK

Sizi tanımakla başlayalım. Kimdir Arbil Akın?

Bandırma’da doğdum. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimimi Bandırma’da tamamladım. Bilkent Üniversitesi Bankacılık ve Finans Bölümü’nden mezun oldum. İstanbul’da, özel bir bankanın genel müdürlüğünde çalışmaya başladım ve departman müdürlüğüne kadar yükseldim. 17 yıllık bir çalışma hayatım oldu. Ahmet vekil seçildiğinde oğlumuz Erdal 1,5 yaşındaydı. İstanbul, Ankara, Balıkesir arasında Ahmet’e yetişmeye çalışırken baktık çocuk çok hastalanıyor. 2015 yılının sonunda işimden ayrıldım ve Ankara’ya taşındık.

Nasıl tanıştınız?

Arbil Akın: Ben Bandırmalıyım, Ahmet Gönenli. Çocukluğumuz da birbirine çok yakın olan bu iki yerde geçti. Ahmet ile çocukluk arkadaşıyız. Ailelerimiz de birbirlerini tanıyorlardı. Eşimin kız kardeşi yakın arkadaşımdı. Lisenin ardından üniversite, İstanbul’da çalışma hayatı derken koptuk. Balıkesir’den ayrıldıktan sonra hiç görüşmemiştik. Yıllar sonra İstanbul’da tesadüfen karşılaştık; ‘Aa-aa Ahmet’ dedim o gün. Bu karşılaşma da bizi evliliğe götüren bir yola soktu.

Ahmet Akın: ‘Aa-aa Ahmet’ dedi ve gitti o akşam (Gülüyor). 2000’li yıllar, milenyum aşkı bizimkisi anlayacağınız. Restoran gibi bir yerdi, karşılaştık. Gittim yanlarına ‘Nasılsınız? Gelin beraber oturalım’ dedim. O gün telefon alışverişi oldu. Genciz, cesaretimiz var. Ertesi gün hemen aradım. ‘Ne yapıyorsun, nasılsın iyi misin kalabalıktı tam konuşamadık’ dedim. Sinemaya davet ettim. Arbil hayatımın şansı. İyi ki de yıllar sonra karşılaştık, beraber olduk ve evlendik. Hayatımın şansı, siyaset yaparken en büyük desteği aldığım kişi yüzde 100 Arbil.

‘BİZİM AHMET’TEN ‘BENİM AHMET’E

Ertesi gün çalan telefonla heyecanlandınız mı?

Arbil Akın: Yoo, ‘Bizim Ahmet aradı’ dedim sadece. Birkaç görüşmenin ardından ‘Benim Ahmet’e’ döndü mesele. Sık görüşmeye başladık, evliliğe doğru ilerledi. Özel bir evlilik teklifi olmadı. Bir gün otururken, ‘1 Temmuz’da ben size geleceğim’ dedi ve 1 Temmuz’da da geldi.

Ahmet Akın: 1 Temmuz 2011’de çaldık kapılarını. O gün de taktık yüzüklerimizi. 21 Nisan 2012’de de evlendik.

EVLENDİKTEN İKİ AY SONRA EVLİLİK TEKLİFİ

Evlilik teklifi...

Arbil Akın: Olmadı. Evlendikten sonra evlilik teklifi etti. Arkadaş ortamlarında çok sık sorulmaya başlandı; ‘Evlenme teklifi nasıl oldu’ diye. Ben, her defasında ‘özel bir teklif olmadı’ yanıtını verdikçe, Ahmet sanırım bir şeyler hazırlamaya karar verdi. Baktım, organizasyon yapmış; çiçeğini, yüzüğünü almış gelmiş. Kabul ettim tabii ki (Gülüyor).

Ahmet Akın: Niyetimiz belliydi, ciddiyetimiz birkaç hafta içinde netleşmişti. ‘Burada bir eksikliğimiz var onu bir tamamlayalım’ dedim. Teklifimiz, eksik kalmıştı.  Neyse ki kabul etti (Gülüyor).

Yoğun tempoda evde nasıldır Ahmet Bey?

Arbil Akın: Ahmet benim neşe kaynağım. Öyle güzel bir enerjisi vardır ki, eve geldiği anda evin havası bir anda değişir. Bizi hemen şımartır, neşelendirir. Aslında çok az evde olmasına rağmen o anlar bize terapi gibi gelir. Tatile gider rahatlayıp dinlenip dönersiniz ya Ahmet’in eve her gelişi, bizim tatilden dönüş sakinliğimize, neşemize dönüşür. Zaman yönetimi çok iyidir. Evde verimli zaman geçirir. Bizi rahatlatır ve geri gider. Ne kadar yorgun olursa olsun gece yarılarında da gelse benimle biraz sohbet eder, beni dinler. Bu konuda çok şanslıyım. Bana en kızdığı şeyi söyleyebilirim; telefonlarını açmazsam çok kızar. Duymazsam, ulaşamazsa biz burada tek başımızayız diye tedirgin oluyor.

Ahmet Akın: Telefon neden var, açılmak için var değil mi? Yıllardır aşamadığımız tek sorun bu gerçekten.

Arbil ismi şans getirendir, bana da, hayatıma da hep şans getirdi. Rahatlıkla konuşabildiğin, anlayışlı, inanılmaz anlayışlı hatta çok fazla anlayışlıdır. Arbil’e minnettarım. Hayatım, yoğun tempom çekilecek şey değil çünkü. 

SALINCAK KEYFİ

AKIN Ailesi birlikte yürüyüş yapmayı seviyormuş. Çiftin yürüyüşlerine kimi zaman Erdal da eşlik ediyor, parkurun sonunda baba-oğul basketbol oynuyormuş. Eve dönüş yolunda oyun parkındaki salıncaklara önce Erdal ardından da Arbil Hanım koşuyor; Ahmet Akın’a ise onları sallayıp o keyifli anın tadını çıkarmak düşüyor.

ERDAL BAŞKAN OLMAK İSTİYOR

8 yaşındaki Erdal da babası gibi siyaset yapmak istiyormuş hatta hedefi “Başkan” olmakmış. İlk, okulda sorulduğunda vermiş bu yanıtı. Bir kez de ben soruyorum: “Başkan olacağım, cumhurbaşkanı olacağım. Boş yerlere ağaç dikmek istiyorum çünkü daha çok oksijene ihtiyacımız oluyor. Siyaseti seviyorum, seçim otobüsünde babamla birlikte geziyoruz.”