Cansu ÇAMLIBEL
Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 2011 00:00
İsviçre Dışişleri Bakanı Michelin Calmy-Rey ülkesinin 2005’te kabul ettiği kanunun sadece 1915’teki olaylarla değil, genel olarak tüm ırkçı eylemlerle ilgili olduğu söyledi. Calmy-Rey, “Zürih protokolünün en önemli unsuru da 1915 olayları için komite kurulmasıdır” dedi.
ANKARA’da devam eden 4’üncü Büyükelçiler Konferansı’na konuşmacı olarak davet edilen İsviçre Dışişleri Bakanı Michelin Calmy-Rey, ülkesinin 1915 olaylarının inkarı konusundaki tutumunun Fransa’nın tutumundan farklı olduğunu savundu. Calmy-Rey, İsviçre’nin 2005’te kabul ettiği kanunun, özel olarak 1915’teki olaylara değil, genel olarak bütün ırkçı söylem ve eylemlere ilişkin olduğunu belirtti, Doğu Perinçek’in yargılanmasını “Mahkemenin kendi yorumu” diye nitelendirdi. Calmy-Rey’in sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
- İsviçre hükümetinin 1915 olayları için tavrı ne?
Fransa’dakinin aksine İsviçre’de durumu ‘soykırım’ olarak kabul eden bir yasa yok. Bizde ilgili mahkemeler anti-semitik (Yahudi karşıtı) ve ırkçı eylem ve söylemleri cezalandırmak üzere hazırlanan ceza kanununun 261’inci maddesi üzerinde bazı kararlar aldı. Ve bugüne kadar da 261’inci maddeden yargılanan sadece 2 Türk vatandaşı (Doğu Perinçek ve Yusuf Halaçoğlu) var.
- Mahkemelerin yorumlarıyla hükümetinizin tavrı arasına mesafe koymaya çalışıyorsunuz...
İsviçre hükümetinin tavrı 2003’ten beri hiç değişmedi. Zürih protokollerinin en önemli unsurlarından biri 1915 olaylarının tarihi boyutunu araştırmak üzere bir alt-komite kurulmasıdır ki, hedef tüm arşivlerin açılarak Türk, Ermeni ve İsviçreli tarihçilerin de yer aldığı, uluslararası uzman grubunun ortak bir güven zemininde beraber çalışmasıydı.
- Geçen hafta Meclisinizin gündemine gelen neydi?
23 Aralık’ta bazı gruplar, 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun Asuri, Ermeni ve Rum Pontus nüfusuna yapılanların ‘soykırım’ olarak nitelendirilmesini talep eden bir dilekçeyi Kantonlar Meclisimizin ve Ulusal Parlamentomuzun gündemine getirdi. Ancak Ulusal Meclis bu dilekçeyi reddetti.
- İsviçre’nin soykırım konusundaki tavrına ilişkin kanaat nedeniyle bu yılki Büyükelçiler Konferansı’na konuşmacı olarak davet edilmeniz kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Biliyor muydunuz?
Evet duydum ve çok şaşırdım. Ben Türkiye ve Ermenistan’ı uzlaşmanın kenarına getiren Zürih Protokolleri için 2-3 yıl arabuluculuk faaliyetlerini yöneten bir dışişleri bakanıyım.
- Protokollerle ilgili süreç tam bir çıkmazda gibi gözükmüyor mu?
Bu durumlarda yapılacak en önemli şey diyaloğun devamıdır. Normalleşmenin en önemli unsuru, her şart ve koşulda diyaloğu sürdürebilmektir. Hâlâ protokollerin iki ülke meclislerinde onaylanabileceğini düşünüyorum.